31 Ocak 2010 Pazar

Federer'den 16. Grand Slam


Roger Federer, Andy Murray'i üç sette geçip ulaştığı Avustralya Açık zaferiyle, 16. Grand Slam kupasını koleksiyonuna eklerken, tarihte 4 kez bu kupayı kaldıran beş isimden biri olmayıda başardı.

Final öncesi her ne kadar Murray'i daha avantajlı gördüysem de Federer özellikle ilk iki sette harika bir tenis oynayıp beni yanılttı. Murray'in baskı altında olduğu bir gerçek ama fazla da kafaya takmasına gerek yok zaten Grand Slam kazanacak kapasiteye sahip. 2 sene önce kaybettiği Amerika Açık zamanına göre hem fiziksel olarak hem de oyun olarak kendini epey geliştirdi.

Üçüncü sette Murray epey toparlandı, 5-2'yi de buldu ama Federer'e karşı bazen bu yetmiyor. Sayısını hatırlayamadım ama üçüncü sette 4-5 set puanınıda çevirmeyi başardı. Tie break'te nefesleri kesti, Murray 6-4'ü yakaladı ama yine seti bitiremedi, Federer'de 3. şampiyonluk sayısını geri çevirmedi.

Bu seti Murray kazansaydı farklı bir sonuç ortaya çıkacağını zannetmiyorum ama hiçbir zaman bilemeyiz tabii ki. Seremoni'de ise geçen seneyi hatırlatan görüntüler yaşandı ki iki rakette bundan bahsetti. Ben Roger'ın yerinde olsaydım ben ağladıktan sonra 3 Slam kazandım bence tutma kendini sende ağla derdim Murray'e =) Şaka bir yana Roger Federer gibi bir tenisçiyi, yani tarihin şu anda en iyi tenisçisinin her anını izleyebildiğimiz için ben kendimi çok şanslı hissediyorum.

Avustralya Açık Tek Erkekler Finali
Roger Federer def. Andy Murray 6-3 6-4 7-6(11)

30 Ocak 2010 Cumartesi

Büyü bozuldu / Serena Şampiyon


Son yıllarda gerçekleşen tek taraflı finallerin aksine zevkli ve çekişmeli bir finali geride kalırken Serena'nın şampiyonluğu iki büyüyü bozdu. Birincisi Serena'nın 03-05-07-09'dan sonra ilk kez şampiyonluğu korumayı başarması ikincisi ise Henin'in geri dönüşünden bu yana katıldığı 2. turnuva olan Avustralya Açık şampiyonluğunun engellenmesi.

Maça hızlı başlayan ve 4-1 yakalayan Serena oldu. Bu andan sonra Henin sete dengeyi getirsede 4-5'de sette kalmak için kullandığı servisini kırdırınca ilk set 6-4'le Serena'ya gitti. İkinci setin yedinci oyununda servis kırmayı başaran Henin, bu andan sonra üstüste aldığı puanlarla seti bitirdi ve final setinde de 1-0 öne geçti.

Final setinin ikinci oyununda Henin 2 servis kırma puanı kaçırdı. Üçüncü ve dördüncü oyunlarda yaşanan karşılıklı break'lerin ardından Serena beşinci oyunda bir kez daha servis kırdıktan sonra Henin bir daha maça dönemedi.

Bu zaferle kariyerinin 5. Avustralya Açık, toplamda 12. Grand Slam şampiyonluğuna ulaşan Serena Williams, Billie Jean King'i yakaladı.

Açıkçası her ne kadar tarafsız bir şekilde izlesem de Kim Clijsters'ın Amerika Açık şampiyonluğunun özel kalması açısından içten içe Serena'nın kazanmasını istedim.

29 Ocak 2010 Cuma

Abla Kardeş Şampiyon


Williams kardeşler, Black - Huber ikilisi karşısında aldıkları iki setlik galibiyetle 11. Grand Slam çiftler şampiyonluğuna ulaştılar.

Women's Doubles Final
Serena / Venus def. Black / Huber 6-4 6-3

Roger çok rahat


Dünya 1 numarası Roger Federer, Tsonga karşısıda sonuca 1.5 saatte giderken Andy Murray'e de adeta gözdağı verdi.

Maç hakkında konuşcak birşey yok, baştan sona oyunu domine eden bir Federer vardı. Rakibine bir tek servis kırma şansı dahi tanımadı.

Performansı onuda fazlasıyla tatmin etmiş olacak ki maç sonrası kortta yapılan röportajda 74 yıldır Grand Slam hasreti çeken Britanyalılara takılmadan geçmedi. Türkçeye çevirmek isterdim ama anlamı bozuluyor biraz. Jim Courier'in pazar günkü finalle ilgili sorusuna şu şekilde cevap verdi; "I know he'd like to win the first for British tennis in... what is it ... like 150,000 years?"

Roger Federer def. Jo-Wilfried Tsonga 6-2 6-3 6-2

28 Ocak 2010 Perşembe

Yeteeeeeeeeeeer..!






Andy Murray'in puan sevinçleri beni hasta etmeye başladı. Ağzını daha ne kadar açabilir bilemiyorum. Hay çenene kramp girsin diyorum her seferinde...

Finalin adı kondu




Sezonun ilk Grand Slam'inde bayanlar finalinin ismi belli oldu: Justine Henin vs Serena Williams.

Final her ne kadar heyecan uyandırsa da yarı finaller inanılmaz sıkıcıydı ya da bana mı öyle geldi bilemiyorum. Jie Zheng açılış oyununu aldıktan sonra Henin bir daha da şans tanımadı, 51 dakikada paketledi. Serena'nın maçı 2 tie break oynanmasına rağmen özellikle ikinci setteki tenis beni öldürdü. Ralliler 2-3 vuruş geçmiyor, sürekli basit hatayla bitiyordu. O kadar sıkıldım ki Li seti kazanmasın diye Serena'yı bile destekledim maç sırasında...

Erkekler ilk yarı finalinde de Murray rüzgarı devam etti. Yarı finale kadar set dahi vermeyen Britanyalı ilk setini bu maçta kaybetti ancak dört sette maçı bitirmeyi bildi. Açıkçası Murray bu turnuvada oynadığı tenisle finalde rakibi kim olursa olsun favori olarak çıkacaktır. Özellikle kortta kaldığı süre çok kısa, ayrıca ilk oynamanın verdiği avantajla bir gün daha fazla da dinlenmiş olacak. Britanya'nın 74 yıllık Grand Slam hasreti bu kez sona erecek gibi gözüküyor.

Yarı Finaller
Justine Henin def. Jie Zheng 6-1 6-0
Serena Williams def. Na Li 7-6(4) 7-6(1)

Andy Murray def. Marin Cilic 3-6 6-4 6-4 6-2

27 Ocak 2010 Çarşamba

Geri dönüş gecesi





Çeyrek finallerin ikinci günü oldukça enteresan geçerken Rod Laver Arena'da oynanan dört maçtada geri dönüşler yaşandı.

Erkeklerde Federer, son dönemin en formda ismi Davydenko karşısında ilk seti 6-2'yle kaybettikten sonra ikinci sette de 3-1 geriye düşmüştü. Kritik 5. oyunda 15-40'ı yakalamıştı ancak iki servis kırma şansını kaçırdıktan sonra Federer adeta vites yükseltti ve üstüste 13 oyun alarak maçı adeta bitirdi.

Djokovic - Tsonga maçının yalnızca ilk setini izleyebildim. Fazla bir yorum yapmak istemiyorum ancak istatistiklere baktığımda Tsonga setlerde 1-2 geriye düştükten sonra dördüncü ve beşinci sette yalnızca 5 basit hata yapmış. Djokovic ise 25. Sanırım son 2 setin özeti budur. Yine de izleyen arkadaşlar yorum yaparsa sevinirim..

Bayanlarda ise Serena'nın muhteşem dönüşü vardı. Yani Azarenka'ya ne desem bilemiyorum 6-4 4-0'dan da maç verilmez artık. Ama Serena'nın hakkını vermek lazım 57 winner vurdu ve hakikaten süper bir geri dönüşe imzasını attı.

Na Li'de abla Williams karşısında benzer bir geri dönüşe imza attı. Çinli raket 2-6 3-5'den dönmeyi başardı ve yarı finale yükselen 2. Çinli oldu.

Yine enteresan bir Grand Slam yarı finali. 2 Çinli Jie Zheng ve Na Li yarı finalde. Bakarsınız All Chinese Final görürüz =)

Unbreakable


Az önce dikkatimi çeken ilginç bir istatistiği paylaşmak istedim. Serena Williams turnuvada henüz bir kez bile servisini kırdırmamış. Oynadığı dört maçta yalnızca 12 kez bu puanla karşı karşıya kalmış ve hepsini çevirmiş..

Buradan Azarenka'ya sesleniyorum, eğer maçı kazanmak istiyorsan Serena'nın servisini kır..!

26 Ocak 2010 Salı

İlk yarı finalistler





Avustralya Açık'ta ilk yarı finalistler Marin Cilic, Andy Murray, Jie Zheng ve Justine Henin oldu.

Clijsters'dan sonra Henin'in de peri masalı devam ediyor. Petrova karşısında yine oldukça iyi bir maç çıkardı. Kritik anlarda hatasız oynayan Henin'e Petrova'nın basit hatalarıda eklenince yakın 2 sette maç sona erdi.

Jie Zheng zaten Bondarenko ve Wozniacki önünde neler yapabileceğini gösterdi, açıkçası bu ikisini yenip Kirilenko'ya yenilmesi garip olurdu. Çinli raket yorulmak bilmiyor, kortta sürekli hareket halinde ve zaman zaman rakibine duvara karşı oynuyormuş hissi veriyor. Yarı finalde Henin karşısında bu performansını sürdürebilecek mi emin değilim..

Marin Cilic ise soğukkanlılığıyla yoluna devam ediyor. Roddick karşısında 2-0 öne geçmesine rağmen beş sete giden maçta gülen taraf oldu. Aslında gülen taraf demek yanlış çünkü kazandığında bile gülmüyor :) Cilic'in bu performansı açıkçası beni şaşırtmıyor geçen sene yaptığı çıkıştan sonra bu sezona da oldukça iyi başladı. Güçlü bir servis oyunu olduğu gibi geri çizgiden de oldukça istikrarlı vurabiliyor. İstikrar sağladığı sürece turda Djokovic ve Murray'in arasına girecektir..

Andy Murray ise geçen gün bahsettiğim gibi çaktırmadan yarı finali gördü. Turnuvada henüz set kaybetmiş değil. Nadal'ın dizindeki problem nedeniyle çekilmesine rağmen nefis bir maç çıkarıyordu. Murray Cilic yarı finali harika bir eşleşme ama Cilic'i şimdiye kadar üç 5 setlik maç oynaması beni korkutuyor. Murray'in final şansı %70 diyebilirim..

25 Ocak 2010 Pazartesi

İşte Çeyrek Finaller




Dördüncü tur maçları dün gece oynanan maçlarla tamamlanırken son çeyrek finalistlerde belli oldu. Buna göre erkeklerde Federer, Davydenko, Tsonga ve Djokovic, bayanlarda ise Serena, Venus, Na Li ve Azarenka son çeyrek finalistler oldu.

İki 5 setlik maçın yaşandığı günde Almagro ve Verdasco 2 set geriden gelmeyi başardılar ancak final setinde sonuca ulaşamadılar. Verdasco'nun zorlayacağını biliyordum, beş setlik maç beni şaşırtmadı hatta galibiyet bekliyordum açıkçası zaten turnuva öncesi çeyrek final için Verdasco'yu daha şanslı gördüğümü belirtmiştim. Davydenko'nun bu üstün performansına Federer son verir artık diye düşünüyorum. Federer'de Hewitt karşısında çok rahat bir galibiyete imza attı. Hewitt'te sezona gayet iyi başlamıştı ama son 14 maçta olduğu gibi Federer karşısında yine pek bir varlık gösteremedi. En azından bir set almasını bekliyordum..

Bayanlarda ise bana göre en şaşırtıcı sonucu Wozniacki aldı. Yenilmesi mesele değil ama oynadığı tenisle bu sezon beklentilerin altında kalacağının sinyallerini veriyor. Umarım bu durum sakatlığıyla ilgilidir de bir an önce eski formuna kavuşur. Azarenka'da geçen seneki şansız maç sonrası rövanş için Serena'nın karşısında çıkacak. Schiavone'de iyi başladığı sezona burada da performansını arttırarak devam etti. Venus karşısında ilk seti aldıktan sonra break avantajınıda yakalamıştı. Acaba olacak mı derken Venus vitesi arttırdı..

Çeyrek Finaller;
Roger Federer vs Nikolay Davydenko
Novak Djokovic vs Jo-Wilfried Tsonga
Andy Roddick vs Marin Cilic
Andy Murray vs Rafael Nadal

Serena Williams vs Victoria Azarenka
Na Li vs Venus Williams
Justine Henin vs Nadia Petrova
Jie Zheng vs Maria Kirilenko

24 Ocak 2010 Pazar

İlk çeyrek finalistler



Avustralya Açık'ta ilk çeyrek finalistler şu anda oynanan Gonzalez - Roddick maçı dışında tamamlandı. Erkeklerde Nadal, Murray ve Cilic, bayanlarda Henin, Petrova, Zheng ve Kirilenko çeyrek finale yükselen taraf oldular.

Günün maçı kuşkusuz Del Potro'yla Marin Cilic arasındaydı. 4 saat 38 dakika süren maçta Marin Cilic maçı 4 sette bitirmeye çok yaklaşmıştı ancak Arjantinli raket sıfıra karşı kırdığı 11. oyundan sonra servisine tutununca maç beşinci sete uzadı. Final setinde ise harika servis oyunlarıyla Del Potro'ya fazla şans tanımadı Cilic ve kariyerinde 2. kez bir Grand Slam çeyrek finalinde oynamaya hak kazandı.

Kuralar ilk çekildiğinde 3. çeyrekte Del Potro'nun sakatlığının etkili olması durumunda çeyrek final için favorimin Cilic olduğunu söylemiştim. Del Potro bundan önce oynadığı 3 maçtada rahat olmadığını verdiği setlerle zaten göstermişti o yüzden ben çokta sürpriz olarak görmüyorum bu sonucu. Roddick'te şu maçı kazanırsa tablonun alt kısmı için düşündüğüm eşleşmeler gerçekleşmiş olacak.

Diğer maçlarda 2 dev isimle oynayan Nadal ve Murray, Karlovic ve Isner'i geçmeyi bildiler. Nadal bir set bırakmasına rağmen çokta zorlandığını söyleyemem. Öte yandan Murray çaktırmadan yola devam ediyor, turnuvada henüz set kaybetmedi.

Bayanlarda ise güne Bondarenko Zheng maçıyla başladık. Enteresan bir eşleşmeydi geçen hafta Bondarenko 2 sette rakibini geçmişti. Zheng ise bu tura üç tane 3 setlik maçla geldi ki maçada bunun bilincinde başladı. Eğer 3 sete gitseydi bu kez Zheng'in koparması oldukça güç olacaktı. Ancak son 10 gündür izlediğimiz Alona'dan eser yoktu. Zaten çok etkili bir servisi yok üstüne oldukçada kötü servis attı. Alona'nın ball toss'u inanılmaz kötü, boyu iyi bir servis için ideal ancak kesinlikle kullanamıyor. Gününde olduğu zaman özellikle backhand crosscourt'larıyla çok etkili ama ritim bulamadığında vasatın üstüne çıkamıyor. Zheng'de üç seti çıkaramayacağını bildiğinden bütün gücünü harcadı, ikinci setin ortalarında o da düştü oyundan biraz ama maçı bitirmeyi bildi.

Petrova'da Kuznetsova karşısında 3 sette galibiyete uzanırken mental açıdan kuvvetli olursa ne kadar tehlikeli bir raket olduğunu bir kez daha gösterdi. Petrova'nın şimdi Henin karşısında ne yapacağını çok merak ediyorum açıkçası. Günün bir diğer Rus eşleşmesinde Maria Kirilenko ilk sette 5-4 öndeyken Safina sakatlığı sebebiyle çekildi. Kirilenko'da kariyerinde ilk kez bir Grand Slam çeyrek finali oynayacak.

Günün maçında ise Justine Henin, yeni favorim Wickmayer'i 3 sette geçmeyi başardı. Wickmayer ilk sette 3 set puanı kaçırdı ancak Henin hakikaten harika puanlar oynadı ve şampiyon kalitesini gösterdi. Wicky ikinci sette double break'i yakaladıktan sonra rahat bir oyunla sete uzandı. Final setinin başında servis kırmayı başaran Henin bir daha servisini kaptırmayınca set ortalarında yaşadığı ufak burkulmaya rağmen maçı bitirmeyi başardı.

Dördüncü tur sonuçlar;
Andy Murray def. John Isner 7-6(4) 6-3 6-2
Rafael Nadal def. Ivo Karlovic 6-4 4-6 6-4 6-4
Marin Cilic def. Jmd Potro 5-7 6-4 7-5 5-7 6-3

Jie Zheng def. Alona Bondarenko 7-6(5) 6-4
Nadia Petrova def. Svetlana Kuznetsova 6-3 3-6 6-1
Justine Henin def. Yanina Wickmayer 7-6(3) 1-6 6-3
Maria Kirilenko def. Dinara Safina 5-4 ret.

23 Ocak 2010 Cumartesi

Gonzo'yla tekne gezintisi


Fernando Gonzalez boş vaktini sevgilisi Daniela Castillo'yla beraber Yarra Nehrinde bir gezinti yaparak geçirmiş.

Acaba..?


Kim Clijsters'ın Nadia Petrova karşısında aldığı 6-0 6-1'lik maç sonrası ortaya atılan ilginç bir iddia kafaları karıştırdı. İddiaya göre Kim, maçtan hemen önce kocası Brian Lynch'in kendisini aldattığını öğreniyor ve bu sebeple kariyerinin en kötü maçını çıkarıyor. Umarım sadece bir dedikodudur...

Üçüncü turun ardından




Avustralya Açık'ta üçüncü tur maçları dün gece oynanan maçlarlar tamamlanırken erkeklerde ve bayanlarda toplam 32 raketin 26'sını seri başları oluşturdu.

Erkeklerde Federer, Djokovic, Davydenko galibiyete üç sette ulaşırken Tsonga Haas'ı 4 sette geçmeyi başardı. Günün merakla beklenen karşılaşmasında maça harika başlayan Hewitt oldu. Baghdatis'in omuzundaki sakatlık nedeniyle zorlandığı gözlenirken ikinci sette servisini kırdırınca daha fazla devam etmek istemediği için maçtan çekildi. Sonuçta Avustralyalılar mutlu oldu ancak tenis adına fazla birşey göremedik.

Bir diğer maçtan çekilen isim ise Koubek oldu. Verdasco lehine 6-1 ile biten ilk set sonunda hastalığı sebebiyle çekilmek zorunda kaldı. Albay Youzhny ise Gasquet'i 5 sette geçtiği maç sonrasında yaşadığı bilek sakatlığı geçmediği ve ağrılarının devam ettiği gerekçesiyle maça çıkmadı.

Açıkçası pek tat veren bir gün olmadı. Tamamlanan maçlar Tsonga haricinde 3 sette bitti. İyi haber ise Hewitt ve Verdasco'nun kortta fazla kalmadan turu geçmesi oldu zira dördüncü turda onları Federer ve Davydenko bekliyor.

Bayanlarda ise favoriler rahat maçlar çıkardı. Oynanan 8 maçın 7'si iki sette biterken Na Li, Hantuchova'yı üç sette geçti ki kesinlikle sürpriz değil, Dani'nin bu tür maçlarına alışığız.

Kuralar ilk çekildiğinde de bahsettiğim Peer Wozniacki eşleşmesi ise beklenen düzeyden uzaktı. Aslında Peer kötü oynamadı, özellikle ilk sette 4-3 öndeyken kaçırdığı 2 servis kırma şansı onun için belirleyici oldu. Skora rağmen yakın geçen maçta kritik puanların hiçbirini alamadı Peer, bunda Caro'nun minumumda tuttuğu basit hata sayısı ve defansınında payı var.

Dördüncu turda güzel eşleşmeler bizi bekliyor, özellikle Henin Wickmayer ve Vera Vika maçlarını kaçırmamak gerektiğini düşünüyorum...

22 Ocak 2010 Cuma

Seyirci Manzaraları





Son fotoğraftaki arkadaşlar Şilili, Gonzalez'in dünkü maçında kendilerine karşı ekstra önlem alınmasına bu şekilde karşılık vermişler: "Biz Masumuz"

Yoğun İstek Üzerine...


"Umuyorum bu kez işimizi biraz daha erken bitireceğiz..."

Lleyton Hewitt, burada 2008 yılında sabaha karşı 04.34'te mağlup ettiği Marcos Baghdatis'le tekrar eşleşmesi üzerine...

--

Yoğun istek üzerine bu klasik, Cumartesi günü TSİ 10.00'da bir kez daha Rod Laver Arena'da...

Şok


Herkes iki Belçikalı'nın karşılaşacağı çeyrek finali iple çekerken, bugün sabah turnuvanın şu ana kadarki en büyük sürprizi gerçekleşti ve Kim Clijsters, Nadia Petrova karşısında sadece 52 dakika dayanabildi. Kariyerinin en ağır yenilgisini alan son ABD Açık şampiyonu, ilk seti 18 dakikada kaybederken, ilk 7 oyunda yalnızca 5 puan kazanabildi. Clijsters'ın oldukça kötü bir maç oynamasına karşın, Petrova'nın 4 sene öncesini andıran etkili oyununu ve kendisiyle kavga etmediğinde ne kadar tehlikeli olduğunu tekrar gösterdiğini de eklemek gerek.

Clijsters'ın vatandaşlarından Henin, Kleybanova karşısında 3-6 1-3 ve iki servis kırma puanından geri dönerken; Wickmayer de, Errani'ye karşı ikinci seti tie break ile yitirmesine ve maç içinde bir sakatlık yaşamasına karşın üç sette kazanmayı başardı. İki Belçikalı, oldukça keyifli geçmesi muhtemel olan 4. tur eşleşmesinde karşı karşıya gelecek.

Erkeklerde ise Nadal, Del Potro ve Roddick gibi favoriler 4'er sette kazanarak yoluna devam etti. İkinci turda Marsel'i turnuva dışında bırakan Gonzalez, Korolev karşısında çok zorlanmasına karşın 5 sette gülen taraf oldu.

21 Ocak 2010 Perşembe

Yazık


Vatan Gazetesinin olayla ilgili "Türk Açılımı" adlı haberi

--

Sabahtan beri bu haberle ilgili aldığım, "Tenisi de bozmuşuz" "Tenis bizim neyimize" ana fikirli mail ve telefonun haddi hesabı yok. Normal.. Nereden bilecek ki çoğu insan, detayları takip etmeden gerçekleri?

Fotoğrafdaki Şilililer ne kadar "üzerlerine meşale atılmış" duruyor değil mi?

Haberin gerçek yüzünün yazıldığı websitesi

Yukarıdaki haberde nasıl da "35 Türk'ün" atıldığı yazıyor veya?

Daha önce kortlarda böyle birşey olmamış, Eurosport yayınını değiştirmiş utancından hatta?



Başta Şilililer ve Güney Kıbrıslılar olmak üzere çok örneği var bu sahnelerin bildiğimiz gibi.. Rakibin hatasında sevinmek için ise bu milletlerden olmak gerekmiyor, basit bir Roland Garros maçı izlemeleri yeterli...

Yapılanlar tabiki kortta komik ve bazı noktalarda yersiz ama ne bekleniyordu ki, İngiliz gibi davranmamız mı?

Hoş, uzun uzadıya yorum yapmaya da gerek yok çünkü aynı olaylar üzerine yorum yapmıyoruz, detaylarıyla tamamen düzmece bir haber sabah gazeteyi açıp da okuduğumuz.. Önce tam olarak neler yaşandığında anlaşalım, sonra kortta uygun olup olmadığı başka bir mesajın konusu olur.

Ne kadar da meraklıyız kendimizi küçük görmeye, aşağılamaya.. Marsel'i de bunun yarısı kadar haber yapsanız keşke...

Son sözü Gonzalez söylesin;

"Gerçekten çok keyifliydi, tıpkı Davis Kupası atmosferi gibi..."

--


(Gonzalez said he enjoyed playing in front of the strong Chilean and Turkish crowd.

“It was really fun, like a Davis Cup atmosphere,” he said.)

İpek de veda etti / Melis ana tabloda


Avustralya Açık çift bayanlarda raket sallayan Türk tenisçi İpek Şenoğlu, turnuvaya veda etti. Daha önceki iki kez oynadığı Melbourne'de üçüncü kez ana tabloda mücadele veren Şenoğlu, Yaroslava Shvedova ile birlikte çıktığı ilk maçında 12 numaralı seribaşı Kveta Peschke ve Chia-Jung Chuang ikilisine 6-0, 7-5 ile yenildi.

Kazak Yaroslava Shvedova'nın teklerde kaybettiği maçtan iki buçuk saat sonra çıktığı maçta, Şenoğlu/Shvedova ikilisi ilk sette ciddi sorun yaşadı. Servislerinin hepsini kaptıran çift, ikinci sette kritik servis kırma puanları karşılayarak oyunda kalmayı başardı. Ancak 12. oyunda Şenoğlu'nun servisini kıran 12 numaralı seribaşı Peschke/Chuang, adını ikinci tura yazdırdı. Peschke/Chuang, ikinci turda Peers/Robson ile oynayacak.

Öte yandan önümüzdeki hafta oynanacak olan junior turnuvasının ana tablosunda yer alacak isimler netleşti. Buna göre ITF klasmanının 96 numarası Melis Sezer, Avustralya'da ana tabloya kalmayı başardı.

Sezer, 1990 Roland Garros junior'da oynayan Gülberk Gültekin'den sonra junior ana tablo gören ilk Türk tenisçi oldu.

Denge



"İki sene önceye kıyasla topa daha iyi vuruyorum ve ayaklarım da daha çabuk. Ancak kendi üzerimde kurduğum baskı beni çok bunaltıyor. O kadar çok mental enerji harcıyorum ki, en ihtiyaç duyduğum anda orada olmuyor. Dengeyi bulmalıyım..."

2008 Avustralya Açık finalisti Ana Ivanovic, Gisela Dulko'ya kaybederek büyük hayal kırıklığı yaşadığı 2. tur vedasının ardından...

--

Dünyanın 1 numarasına kadar yükseldiği ve tenis dünyasının en heyecan verici potansiyeli haline geldiği sezon olan 2008'den, "daha iyi vurduğu" kısmına kesinlikle katılmasam da; mental açıdan söyledikleri de aynı kesinlikle doğru. Hala sadece 22 yaşında olan büyük yetenek, rahatlamak, kendine daha iyi bakmak ve en önemlisi kaybettiği özgüvenini yeniden kazanmak zorunda... Her ne kadar geride kalan 17 günde o ışığı fazla veremese de...

20 Ocak 2010 Çarşamba

Marsel aslında çok şey kazandı


Marsel İlhan Avustralya Açık 2. tur maçında turnuvanın 11 numaralı seri başı Fernando Gonzalez'e üç sette yenilmekten kurtulamadı.

Belirtmek gerekiyor ki beklentilerimizin üzerinde bir Marsel vardı kortta. Skordan da anlaşılacağı üzere setler birbirine yakın geçti. Maça servis kırarak başladıktan sonra oyunu istediği gibi yönlendiremedi Marsel, setin ortalarına doğru yavaş yavaş Gonzo'ya ayak uydurmaya başladı.

İkinci ve üçüncü setlerde servis performansını arttıran Marsel başa baş bir oyun ortaya koydu. Ancak Gonzo'nun etkileyici servis oyunu Marsel'in maçı bir adım öteye taşımasına imkan vermedi. Winner'larda 51'e 19'luk üstünlük kuran Gonzo, maç boyu ilk servislerinden yüzde 86'lık bir puan çıkarma başarısı gösterdi.

Maçın üç sette bitmesi hiç önemli değil, Marsel bize neler yapabileceğini gösteriyor. Yerinde saymadan her gün biraz daha üstüne koyarak ilerlemeye devam ediyor. Bizim yapacağımız tek şey onu bu yolda cesaretlendirip, desteklemektir.

Artık her yeni başarısında Türklüğünü sorgulamak ya da daha kötüsü başardığı şeyleri hor görüp küçümsemek saçmalamaktan öte geçmiyor. Marsel bizim gibi tenis severlerin çok değil iki sene önceye kadar hayalini bile kuramadığımız başarılar elde etti.

Yalnız beni asıl şoke eden ve aslında bunları yazmamın nedeni tenisin içinde olan ve bu sporu iyi bilen insanların dahi Marsel'in başarısını küçümsemesidir. Bu konuda biraz yapıcı olmak lazım, bu davranışların sebebi her neyse bir an önce son vermelerini diliyorum...

Avustralya Açık'ta 3. gün





Sezonun ilk Grand Slam'i Avustralya Açık'ta 3. gün sona ererken genel olarak beklenen sonuçlar ortaya çıktı.

Erkeklerde Nadal, Roddick, Murray, Monfils, Gonzalez gibi seri başları 3'er sette yollarına devam ederken bayanlarda Clijsters, Wozniacki, Kuznetsova, Safina, Jankovic, Azarenka gibi isimler 2'şer setle maçlarını tamamladı.

Günün Sürprizi; 3. günde yankı uyandıracak önemli bir sürpriz yaşanmadı. Erkeklerde Korolev'in Berdych'i üç sette devirmesi, bayanlarda ise Rezai'nin Kerber'e iki sette yenilmesini günün sürprizleri olarak seçtim. Esasında Berdych sezona iyi başlamadığı ortada yine de set alamaması sürpriz olarak nitelendirilebilir. Rezai ise iyi başladığı sezonda solak rakibi karşısında basit hata makinası gibi çalıştı. 46'ya 18'lik basit hata farkı Rezai'nin sonunu hazırladı.

Günün Maçı; Erkeklerde Del Potro'nun 5 setlik galibiyeti, bayanlarda da Henin - Dementieva maçı kuşkusuz en güzel maçlardı. James Blake'in ilk turda Clement karşısında oynadığı tenis ve Del Potro'yu ne kadar etkileyeceği belli olmayan sakatlığı düşünüldüğünde iyi bir maçın sinyallerini almıştık. Tam da beklediğimiz gibi oldu, Blake'in iki kez de tedavi molası aldığı maçta final seti 10-8 ile Tandil Kulesinin oldu.

Bayanlarda ise herkesin merakla beklediği maç hayal kırıklığı yaşatmadı. İki sette bitmesine rağmen 2 saat 50 dakika süren maçı Justine Henin 7-5 7-6(6)'yla kazanırken ikinci sette 4-2'lik üstünlüğünü koruyamayan Lena D tie break'te de 3-1 öne geçti, ardından 6-5'te set puanı yakaladı. Ancak Henin agresif oyunuyla sonuca gitmeyi başardı.

Günün bir diğer etkileyici performansı da Daniela Hantuchova'dan geldi. İlk seti kaybettikten sonra rahat bir oyunla ikinci seti hanesine yazdıran Slovak raket final setinde 0-4 geriden gelip 7-5'le maçı kazanmayı bildi.

Zamanda Yolculuk


"Büyücü" lakabıyla hafızalarımıza kazınan veteran Fransız Fabrice Santoro, Avustralya Açık'ın ilk turunda Marin Cilic'e kaybederken, toplamda 70. kez bir Grand Slam'de mücadele etmiş oldu. Dört ayrı 10 yıllık dönemde - 80'ler, 90'lar, 2000'ler ve 2010'lar - Grand Slam oynayarak kırılması çok güç bir rekora imzasını atan 37 yaşındaki Santoro, ilk olarak 1989'da Roland Garros ana tablosunda mücadele etmiş ve ilk tur maçını beş sette kaybetmişti. Santoro, kariyeri boyunca Jimmy Connors'dan Roger Federer'e kadar 17 dünya 1 numarasını, daha doğru bir deyişle kariyerinde 1 numaraya çıkmış 17 raketi yenmeyi başardı. Bu kurbanlardan biri olan ve Santoro'ya karşı oynadığı dokuz maçın yedisini kaybeden Marat Safin, hiç kuşkusuz bu durumdan en muzdarip olan oyunculardan biriydi...

"Birisinin bana Santoro'yla oynayacağımı söylemesindense, 'Öleceksin' demesini tercih ederim!"

İki taraftan da oynadığı enteresan slice vuruşları, gelenekselliğin çok dışındaki oyun stili, filedeki yetenekleri, muazzam oyun bilgisi ve zekasıyla, izleyen herkese büyük keyif veren Santoro, 1989'da ilk Grand Slam maçına çıktığında;

- Efsanevi Çek raket Ivan Lendl, yılı 1 numarada tamamlamıştı...

- Pete Sampras henüz Grand Slam kazanmamıştı...

- Agassi, uzun sarı saçları ve asi duruşuyla Wimbledon'a katılmayı reddediyordu...

- Pete Sampras'ın 14 Grand Slam'lik rekorunu tarihe gömen Federer mi?

7 yaşında henüz tenis topuyla tanışmaya başlamıştı!

--

Belki hiçbir zaman turun en önemli oyuncularından biri olmadı ama her zaman seyir zevki en yüksek, en keyifli oyunculardan biriydi...

Özleneceksin Fabrice!

19 Ocak 2010 Salı

Paris Hilton Değilim!


"Ben Paris Hilton değilim, öyle de olmak istemiyorum. Nadal veya Federer gibi, hiçbir zaman kahvaltıda göremeyeceğiniz, sürekli oda servisini kullanan oyunculardan da olmak istemiyorum. Ben o kadar ünlü değilim..."

Son ayların en formda oyuncusu Nikolay Davydenko, tercihlerini enteresan bir benzetmeyle anlatıyor...

İkinci günün ardından - Bayanlar



İkinci gün bayanlar açısından oldukça sıkıcı geçti. Heyecan uyandıran bir eşleşmeden yoksun günde maçlarda keyif vermekten uzaktı.

Serena, Venus, Jankovic, Ivanovic ve A.Radwanska rakiplerini ikişer sette geçerken güne heyecan katanlar Avustralyalılar oldu. 4 Avustralyalının korta çıktığı günde 2-2'lik sonuç oluşurken dört maçta üç sete uzadı. Dellacqua ve Stosur galip gelirken Molik ve Rogowska turnuvaya veda ettiler.

Bayanlarda bu sıkıcı günden sonra bugün gerçekten güzel eşleşmeler bizleri bekliyor. Özellikle akşam seansında oynanacak Dementieva - Henin maçını kaçırmayın..