15 Mayıs 2011 Pazar

Bu Seri, Yarın Bitmeyi Hak Etmiyor


Herhalde kişisel yapımdan olsa gerek, yenilmezlik/galibiyet/gol yememe vb. serilere, bu seriler uzadıkça sempati duymaya başlarım. Bu serileri kim yaparsa yapsın, ister sevdiğim bir sporcu/takım olsun, ister sevmediğim, hemen ilgimi çekerler. Seri gidebildiği yere kadar gitsin isterim; gol mü yenmemesi lazım, yenmesin, maç mı kaybetmemek lazım, kaybedilmesin, hep galip mi gelmek lazım, hep galip gelinsin.

Şu sıralar tenisle ilgili ilgisiz herkesin odaklandığı tek bir şey var: Djokovic'in bu müthiş galibiyet serisi ne zaman bitecek?


Daha önceleri yenmekte zorluk çektiği isimleri teker teker, hem de defalarca yenmesi bir yana, kalburüstü tenisçileri de yenmekle bırakmıyor, skor olarak da onlara gözdağı veriyor. Şu anda herkes üst üste kazanılan maç sayısına kilitlenmiş durumda. He arada Grand Slam'lar, Masters'ler filan kazanılıyor ama bu pek kimsenin umrunda değil, asıl amaç serinin bozulmaması, şampiyonluklar ikinci planda.

İşte bu gece de, seriye bir halka daha katıldı. Aslına bakılırsa, bir ara serinin sonuna geldik diye düşünen çok olmuştur (ki bunlara ben ve Mehmet Sevinç de dahil), ama Spartacus (by Mehmet Sevinç) bizi yanılttı ve bu serinin neden bu denli uzun olduğunu bir kez daha gösterdi. Eğer şu anki durumun tersi olsaydı, yani Murray galip gelip seriye son noktayı koysaydı, ben bu durumu hiç yadırgamazdım. Zira böyle görkemli bir seriye yakışacak güzellikte bir maç oynandı bugün. Eğer bu seri bitecekse, böyle bir maç sonunda bitmeli elbet.

Şimdi yarın öyle bir maç var ki, bu maç hem turnuvanın finali, hem de serinin finali olabilir. Çünkü Nadal, Djokovic'e kıyasla beleş bir şekilde finale gelmişken, Djokovic, hem aylardır gösterdiği üstün performansın, hem de bu turnuvada gösterdiği yüksek eforun etkisi ile maça çıkacak yarın. Bu yorgunluk etkenleri bugün onu bir ara sıkıştırdı ama o yine de üstesinden gelmeyi bildi. Fakat yarın ne durumda olur pek kesiremiyorum. Ama ben, bu serinin, hem kendim bir seri fetişisti olmam nedeniyle, hem de bu denli emek sarfedilerek gelinen bu noktada, Djokovic'in bahsettiğim dezavantajları nedeniyle bitmesini istemiyorum. Dediğim gibi, bitecekse bugünkü gibi kıran kırana bir maç sonucu bitmeliydi, sakatlık/yorgunluk vb. sebeplerle biterse çok yazık olur. Kaldı ki, yarın olası bir mağlubiyette bunların etkisinin olması kaçınılmaz bir durum gibi görünüyor. İşte sırf bu nedenlerle, yarın, daha önce hiç olmadığı kadar Djokovic'i desteklemek geliyor içimden.

4 yorum:

del p. dedi ki...

nadal,federerin rekorlar kırarak ulaştığı sert zemindeki(56) ve çimdeki(65) kazanma serilerini nasıl bitirdiyse bu seriyi de sonlandıracak.
son paragrafta bazı hatalar var,mesela daha ilk maçında elenebilirdi nadal, ne beleşi...

MELİH dedi ki...

Paolo Lorenzi'ye set kaybetmiş olması Nadal'ın kendi sorunu. Bu, Paolo Lorenzi'nin zor bir kura olduğu anlamına gelmiyor. Wawrinka Soderling Murray üçlüsü bana göre daha zorlu bir yol, en önemlisi de Murray-Gasquet farkı ve bir yarı finalin üç, diğerinin bir saat sürmüş olması.

del p. dedi ki...

onun, murray gibi bi toprakçı! karşısında bu kadar zorlanması da nadalın sorunudur eminim..
djokovic zor kurasından dolayı değil, kötü oynadığı için zorlandı. son olarak; federeri eleyen gasqueti zorlanmadan yenmesi nadalın finale beleş geldiğini göstermez, aksine performansının karşılığıdır bu.

MELİH dedi ki...

Dünkü maçın son derece güzel ve çekişmeli geçmesi, Djokovic kötü oynadığı için değil, her iki tenisçinin de üst düzey bir tenis oynaması sayesinde oldu bana göre. Eğer maçı izlediysen sen de görürsün, özellikle Murray'ın önceki toprak performanslarının çok çok üstünde olmasına dikkatini çekerim. Ayrıca, Nadal'ın bir saatlik maç ve yaklaşık otuz saat dinlenme süresiyle, Djokovic'in üç saatlik maç ve on yedi saatlik dinlenme süresi, ister istemez Djokovic'in handikapı olacak ve ben de yazıda buna değindim zaten. Bu handikapın maçtaki olası bir düşük performans üzerinde doğrudan bir etkisi olacak bana göre, ama yine de maç saatini beklemek en doğrusu.