7 Temmuz 2011 Perşembe

Gerçekliğin Ötesinde (Andrea Petkoviç Der Spiegel Röportajı - Bölüm 2)



Der Spiegel'in Andrea Petkoviç ile yaptığı röportajın ikinci bölümünde, Petkoviç'in kortun dışında uğraştığı işlere, özellikle entelektüel kişiliği ve politikaya dair sorular var. Röportajın arasına sıkıştırdığım videolarda ise, Petkoviç'in meşhur dansını ve bir robot(!) ile birlikte bu dansın nasıl yapılacağına dair bir ders verdiği videosunu bulabilirsiniz. Röportajın ilk bölümünü okumamış olanlar, aşağıdaki linki kullanabilirler.

Gerçekliğin Ötesinde (Andrea Petkoviç Der Spiegel Röportajı 1. Bölüm)

Spiegel: Bir tenis entelektüeli olarak konumlandırılmak seni bazen rahatsız ediyor mu?

Petkoviç: Entelektüel kavramına bir profesör gibi bağlı değilim. Ben yaşamdan keyif alan, meraklı bir insanım.

Spiegel: Eğitiminin dışında, kültürünü artırmak için nasıl bir yol izliyorsun?

Petkoviç: Der Spiegel ve Die Zeit'ın abonesiyim. Ve her zaman bir roman ile kurgu olmayan bir kitabı paralel olarak okurum.

Spiegel: Şu anda hangi kitapları okuyorsun?

Petkoviç: Nelson Mandela'nın "Long Walk to Freedom" ve Theodor Fontane'nin Effi Briest'ini okuyorum. Şiirsel gerçekçilik aslında bana çok uygun değil, ama hikaye oldukça ilginç. Özlem duyan bir kızın nasıl sınırlandırıldığına dair.

Spiegel: Pek çok profesyonel tenisçi vaktini televizyon veya PlayStation önünde geçiriyor.

Petkoviç: Ben de onlara takılıyorum ve DVD izliyorum. Ama benim için durağanlık çok sıkıcı. Gitar çalıyorum, bateri çalmayı öğreniyorum, söz yazıyorum. Bir turnuvanın ardından bir gün daha şehirde kalıp, bir şeyler görmeye giderim. New York'ta Modern Sanat Müzesi'ndeydim, Paris'te de Louvre'a gittim. Ayrıca Video-Blog'umla ilgileniyorum.



İşte bütün Petkorazzi severlerin beklediği video: Petkorazzi kendine has dansının inceliklerini video blogunda paylaşıyor.

Spiegel: Orada kendine Petkorazzi ismini verdin ve Tenis dünyasının garipliklerini anlatıyorsun. Bu nasıl oldu?

Petkoviç: Modern Almanya'yı temsil etmenin yolunu arıyorum ve genç nesil de Facebook ve MySpace'de ilerliyor. İnsanlara, başkalarının sahip olmadığı bir şeyi sunmak ve kişiliğimin farklı yönlerini göstermek istedim. Önce yalnızca Almanca videolar hazırlıyordum; ancak o kadar çok istek geldi ki, sonunda videolarımı İngilizce sunmaya başladım.

Spiegel: Bir bölümde Dubai'deki bir oyuncular partisindesin. Orada profesyonellerin çok iyi olanakları olduğunu; çünkü büfenin inanılmaz büyük olduğunu ve tatlının da köpek kakasına benzediğini söyleyerek eğleniyorsun. WTA bu durumu nasıl karşıladı?

Petkoviç: WTA işletilmesi gereken bir şirket. Ne kadar çok insan tenisle ilgilenirse, onlar için de o kadar iyi. Onların ulaşamadıkları insanlara benim blogumla ulaşabildiğimi bildiklerini düşünüyorum. Ben daha önce tenisi heyecan verici bulmayan insanların, tenisi ilgi çekici bulma ihtimallerinin olmasını sağlıyorum. Bu nedenle WTA beni destekliyor, resmi internet sitelerinde benim ana sayfama link veriyorlar.

Spiegel: Amerika Açık'ta son 16'ta elendin, dört gün sonra Almanya ve Avrupa'nın anayasal tarihi hakkında bir sınava girdin. Sınav nasıl gitti?

Petkoviç: Gayet iyi. Her gün bir iki saatimi öğrenmeye veriyorum. Turnuvalarda bile.

Spiegel: -Hristiyan-Demokrat Parti(CDU) üyesi Roland Koch'un yanında staj yapması üzerine- Kendini CDU'ya yakın hissediyor musun?

Petkoviç: Aslında hayır. Şu anda katılmayı düşüneceğim bir parti bulunmuyor, bu nedenle Tenis kariyerimin ardında kendim bir tane kurmayı düşünüyorum. Ciddiyim. 25 - 40 yaş arası insanları temsil edecek sol eğilimli bir parti yok.

Spiegel: Ailenle birlikte 22 yıl önce Yugoslavya'dan Almanya'ya göç ettin. Thilo Sarrazin'in tezleri hakkında ne düşünüyorsun? (Not: Thilo Sarrazin, geçtiğimiz yıl yazdığı "Deutschland schafft sich ab - Almanya kendini yok ediyor" kitapta entegrasyon politikalarının işlememesinin sorumlusu olarak göçmenleri göstermiş ve yabancı düşmanlığına varan söylemleri ile göçmenlerin tepkisini çekmişti.)

Petkoviç: Bu konuda bilgiçlik taslayamam, yalnızca kendi tecrübelerim üzerine konuşabilirim. Almanya'ya geldiğimde altı aylıktım. Bu ülke bana pek çok fırsat verdi. Siyasi sistemi beni oldukça etkiledi. Ailem beni üç yaşındayken anaokuluna yazdırdığında, tek kelime Almanca bilmiyordum. Dili hallettikten sonra, arkadaşlarım da oldu. Dil, entegrasyonun ön koşulu. Almanca bilmeseydim, Almanya'daki yaşam bana hiç bir anlam ifade etmezdi. Bu nedenle sürekli olarak eğitime kaynak aktarmalıyız. İnsanlar entegrasyon için zorlanmamalı, ancak göçmenlere doğru yolu bulmaları için yardım edilmeli. Ancak, işler tıkanma noktasına gelinceye kadar iyi ve hoşgörülü olmak zorunda da değiliz.

Spiegel: Şimdiden bir politikacı gibi konuşuyorsun.

Petkoviç: Pratik yapmak işi kusursuzlaştırır.

Spiegel: ilk 50'ye girdin, ama bu artık sürekli orada kalacağın anlamına gelmiyor. Eğer sıralamada yeniden geriye düşersen ne yapacaksın?

Petkoviç: En kötü durumda bile, 35. sıradan 90. sıraya düşmek için bir yıl gerekiyor. Eğer bir veya iki yıl daha arkalarda kalırsam, kariyerimi sonlandırırım. Başka türlüsü ilkesizlik olur.

Spiegel: Sayın Petkoviç, bu söyleşi için size teşekkür ediyoruz.

Kaynak: DER SPIEGEL – 27.09.2010 (39/2010)
http://www.spiegel.de/spiegel/print/d-73989824.html

0 yorum: