29 Ağustos 2011 Pazartesi

Bahisçilere Göre US Open


Bak sevgili tenissever, bir kere bahis deyip geçmeyeceksin. Bahisin ne kadar büyük bir sektör olduğunun, sporun hemen hemen bütün dallarına nasıl etki edebildiğinin bilincine iyi varacaksın. Tenisin de bu etki alanının içinde bulunduğunu, hatta en ön sıralarda yer aldığını fark edeceksin. Bilmem hangi kasabada, bilmem hangi dandik challenger turnuvasına, internetin ücra köşelerinde streamler bulabiliyorsan, bunun senin gibi scout kılıklı tenis izleyicilerinin yeni genç yetenekleri erkenden keşfedebilmesi için değil, o dandik maçların bile üzerine binlerce dolarlık bahis oyunları oynandığı için olduğunu iyi ayırt edeceksin. Çoğu spora kafadan en az yüde 30'luk bir ilginin, sadece bahis oynayanlar tarafından sağlandığını bileceksin, bileceksin ki; insanların nasıl bir takımı, sporcuyu ya da kişiyi, bu kadar ateşli bir şekilde desteklediğini anlayabileceksin. Sporun asla spor olmadığı yerde, işte bahis denen bu dipsiz kuyunun başladığını göreceksin. Çoğu sponsorun, bahis firması menşeili olduğunu öğreneceksin. Ayrıca bahis firmalarının risk merkezlerinde çalışan insanların, senden benden çok daha iyi futbolu, tenisi veya basketbolu takip ettiklerini kabul edeceksin. Sen burdan falanca maça kendi çapında yorumlar döşenirken, onların orada bütün istatistikleri, maçları, sakatlık durumlarını ayrıntılı olarak tek tek masaya yatırdıklarını ve buna göre bir sonuç ortaya koyduklarını öğreneceksin. Uzun lafın kısası, bahis deyip geçmeyeceksin sevgili tenissever. Bahis, tenis gibi sporların ayrılmaz bir parçasıdır, lokomotifidir. 

Neyse, bahis güzellememizi yaptıktan sonra, bahis şirketleri bizim için ne gibi güzellikler hazırlamış, bir de onlara kulak verelim. Bir kere onlar, artık kararsızlıktan kurtulmuşlar ve Novak Djokovic'in şu anda halihazırdaki en formda tenisçi olduğunu anlamışlar. 2.30'luk oranıyla, kafadan favori göstermişler. Ona en yakın ismin Nadal olması şaşırtıcı değildir de, oranının 1'e 5.50 olması şaşırtıcıdır sanırım. Yani Novak'a açılan oranın iki katından bile fazla. Wimbledon'da buna cesaret edemeyen şirketler, artık tavırlarını açık olarak Novak'tan yana koymuşlar. Hayırlısı olsun.

Gelelim üç ve dört numaraya. Üç numarada Federer'i bekliyorsanız avucunuzu yalarsınız, şirketler bu konuda da artık tavırlarını koymuşa benziyorlar. Murray'ı üçüncü sıradan favori gösterip, üstüne bir de 1'e 6'lık bir oran vererek, Nadal'ın kuyruğuna takmışlar. Yani Murray'a da neredeyse en az Nadal kadar şans tanımışlar. Djokovic'e uzak, Nadal'a yakın ol Murray'cım demişler. O da saygı duymuş haliyle.

Dört numaralı favori, her turnuvada cepten yemeye devam eden efsane. Ama ben inanıyorum ona, bir gün şu şımarık Tsonga'yı yenebilirse, eskiye dönebilecek. Yani Tsonga'yı bi geçeydik hayırlısıyla, Djokovic'i filan sonra düşünürüz. Ekselansları 1'e 8'lik oranıyla dördüncü sıradan favori. Bana göre ise Tsonga'yı yendiği gün bir numaralı favori, bak yazdım buraya.

Potro'yu beşinci sıradan favori göstermişler, bana göre de yüzde yüz abartmışlar. Lan bu adamın neresi favori? Bunu alın buralardan, sizi ilk paragrafta o kadar övdük, siz hangi akla hizmet bu adamı beşinci sıradan favori gösteriyosunuz. He pardon pardon, bu adam iki sene öncenin şampiyonu, bir de Federer saltanatını burada ilk sallayan adamdı değil mi? Doğru doğru, siz vefalı adamlarsınız, bilirim.

Oraların en büyüğü o bir başka, Mardy Fish Mardy Fish çok yaşa. Bak şarkıya da uydu ismin, zaten çizgi film karakterine gidebilecek de bir ismin varmış şimdi fark ettim. Ama sana ayıp etmişler yiğidim, servisçim volecim. Şu Del Potro'yu bile beşinci sıradan favori göstermişlerkene, senin gibi, sağlam Djokovic'ten bile daha iki-üç hafta önce set almış adamı ta altıncı sıradan favori göstermek ayıp değildir de nedir? Neyse sen de gönüllerin, pardon pardon, Amerikalıların favorisisin, üzülme.

Listede sırayı bir şebek almış. Ona benden önce Abbas efendi seslenmek istiyor. Cıvık babam afedersin! Evet evet, tam bir cıvık. Kendisi turnuvalardaki misyonunu Federer'i elemek üzerine üstlendiğinden, Federer'i yendikten sonra turnuvayı bitiriyor kafasında. Toplamaya çalıştığı sempatiklik de, bana bu yüzden mi itici geliyor sanki. Ben karışmıyorum zaten, Abbas efendinin üzerine daha bir şey söylemek olmaz. Ha bir de, bu yeteneğine rağmen neden hala ben taa yedinci sıralardan favori gösteriliyorum diye bir ara kendi kendine sorarsa, onun için daha iyi olur sanki. İşe yaramaz seni.

Berdych, Ferrer, Monfils ve Soderling sırasıyla diğer favoriler. Bunlar önemli değil de, ben asıl başka bir şey gördüm. Hey gidi Roddick heey! Sen buralarda, Amerikalar'da 1'e 101 verilecek adam mıydın be. Yemin ederim en az Federer'in Wimbledon'da bir numaralı favori olamaması kadar trajik. Demek bu günleri de görecektik, resmen seni bir figüran olarak koymuşlar oraya. Ne buldun şu defansif oyunda da bu hallere düştün, gerçekten ara sıra düşünürüm bunu. Neyse artık, olan olmuş. He bu arada, John Isner'i turnuvadan eleyecek olana da, jüri özel ödülünü vereceklermiş, öyle diyorlar. Çok mantıklı bir karar olur, arkasındayız.

Sert kotlar ilgi çekicidir, servisçilere volecilere her zaman biraz daha şans tanır. Bu yüzden favoriler için zorlu, underdoglar için ise iyi fırsatlar barındıran yerlerdir. Bu turnuvanın albenisi de buradan kaynaklanıyor zaten. 9 günlük tatile de denk geldi miydi, vatandaş sabaha kadar tenisini izleyecek birader. E izlesin o zaman!

0 yorum: