2 Eylül 2011 Cuma

Mission Accomplished


Bu camiada kendisine kutsal gözüyle bakıldığı için fazla uzatmayacağım. Ancak önümdeki turnuva tablosuna baktığım zaman, halen yoluna devam eden ve zaten hep buralarda yer almaya alışık isimlerin arasında, Özbekistan'ından Lüksemburg'una, Letonya'sından Güney Afrika'sına kadar birçok temsilci görebiliyorum ve bu ülkelerin şartlarının, bizim ezik ruhumuza hak verecek kadar parlak olup olmadığı hakkında şüphelerim var. Halk arasında ve yaygın medyada tenise ilgi yok demek, Marsel'in şartlarının, bu ülkelerin kendi oyuncularına sağladığı şartlardan daha kötü olduğu anlamına mı geliyor, bu konuda da şüphelerim var. Ancak bana göre bir gerçek var ki, Marsel'in üstlendiği misyonun ve ona karşı olan beklentilerin, bence daha ötelerde olmaması gerekiyor. İki-üç tane eleme maçı atlatıp ana tablo gördüğü zaman, garip duygular içerisinde beklentilere kapılıp da, sonra bu beklentilerin bizzat Marsel'de bile olmadığını görmek her seferinde bünyede aynı hayal kırıklığını yaratıyor, gerek yok. Kendisi Türk tenisine adını altın harflerle yazdırmıştır, grand slam maçlarında tribünlerden "Haydi Marsel" nidalarını duymamıza vesile olmuştur ve bizi hiç tadılmadık heyecanlara gark etmiştir, bunların hiçbirisi unutulmaz. Ancak gelinen noktada görünen o ki, Marsel'den en fazla bu kadarı oluyor. Kariyerinin geri kalanında bundan ilerisini görebileceğini açıkçası zannetmiyorum. Üzerine düşeni yapmıştır ve onun açtığı yolda eminim ki başka başka isimler belki de beş-on yıl içerisinde, bize onu örnek aldıklarını söyleyerek yepyeni başarılar tattıracaklar. Yani gelecekte Türk tenisinden bahsedilecek her alanda, Marsel'e bir selam çakmadan kimse söze başlayamayacak, orası kesin. Bu durum bana göre, zaten birkaç şampiyonluğa bedel bir durumdur ve üstlenilmiş en zor misyonlardan bir tanesidir. Kimine göre bu bile yeterlidir, kimine göre ise bunların birkaç şampiyonlukla taçlandırılması daha anlamlıdır; kişiye göre değişir. Ancak kişiye göre değişmeyecek gerçekler herkesin önünde, her grand slam'da kafamıza vuruluyor. Bunu da açık yüreklilikle görmek lazım.

0 yorum: