28 Kasım 2011 Pazartesi

Sezonluk Değil, Ömürlük Sporcu Olabilmek


Şöyle bir düşünüyorum da, tarihte, farklı farklı spor dallarından, kim bilir kaç tane yetenekli sporcu gelip geçmiştir. Hepsi, zamanında sevilimiş, taraftar toplamış, belli başlı başarılar kazanmış ve tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Onlarca spor dalında, yüzlerc sporcu öne çıkmış ve yetenekleriyle, kendi zamanlarında isimlerinden bahsettirmişlerdir.

Bunların yanında, bir de sadece kendi zamanlarında değil, bu dünya döndüğü müddetçe hatırlanacak, saygıyla anılacak ve başarılarıyla hafızalara kazınmış sporcuları düşündüm. Bir sürü sporcu yetenekleri ve kupaları ile öne çıkmasına rağmen, konu efsane olmaya geldiği vakit, her spor dalından hemen hemen herkes tarafından üzerinde mutabakat sağlanmış, iki ya da üç isim olduğunu gördüm. Bunlar belki de kendi zamanlarında yetenek olarak yakalanamamış, yenilememiş veya her daim rakiplerini ezip geçmiş isimler değillerdi ama, unutulmaz olmak elbette başka özellikler isteyen bir şeydi.

Farklı spor dallarından çeşit çeşit örnekler verebilmek mümkün. Benim yaşım yetmiyor ama, bir George Best'in kendi kuşağında bıraktığı iz elbette bambaşkadır, fakat iş futbolun efsanesi olmaya geldiği zaman, gözler ya Pele'yi arıyor, ya Maradona'yı. Veya bir Jack Villeneuve'yi pistte ne kadar tutkuyla izlediğimi ben hatırlarım, ancak Formula 1 dendiği zaman Michael Schumacher'den veya Ayrton Senna'dan farklı bir isim düşünebilmek mümkün mü? Allen Iverson'un izleyenlere verdiği heyecan elbette başkaydı, ancak Kobe Bryant hala bir numarayken, Allen Iverson'u hatırlayan var mı? Örnekler daha da çoğaltılabilir, fakat hepsinin ortak noktasını yakalamak için bu kadarı yeterli sanırım. Zaman uzun vadede görevini yapıyor, eleğini kullanıyor ve geriye sadece efsaneler kalıyor.

Lafı nereye getireceğim üç aşağı beş yukarı belli olmuştur, kısa yoldan söyleyeyim o yüzden. Yukarıdaki örneklerin arasına tenisi de ekleyecek olursak, neredeyse on yıl olmuş, bütün isimler değişiyor, rakipler-turnuvalar-sıralamalar değişiyor, ancak geriye yalnızca tek bir isim kalıyor: Roger Federer. Zaman uzun vadede eleğini kullandığı zaman, eleğin üst kısmında kalan hep o. Geçen yıl kortlarda fırtına gibi esen Nadal, bu yıl ortalarda yok. Sezonun ilk yarısında tarih yazan Djokovic, sezonun ikinci yarısında yok. Ama karşılarında onlar varken de, onlar yokken de duran tek bir isim var. Ondaki istikrar, performans ve mental güç, kendisine en zor zamanlarında bile yeni başarılar elde etmesini sağlıyorken, Nadal'ın, Djokovic'in, Murray'in pili belli bir dönem fazla çalıştığı için, erken bitiyor. Şöyle geniş bir açıdan bakıldığı zaman, geride envai eşit sakatlıkla uğraşan bir yığın tenisçi ve hala tüm azmi-profesyonelliği ile turnuva kazanmaya devam eden dev bir adam görülüyor. Daha ne olsun!

Kendimi onun oynadığı tenisi izleme imkanı bulduğum için şanslı sayıyorum. Kariyerinin hemen hemen tümüne tanıklık edebildim. Çoğu diğer spor dalındaki efsaneleri bilenlerden dinleriz, eskileri görmek benim kuşağıma kısmet olmadı, ama benim zamanımın efsanesi de o. Mutlaka Nadal'ın, Djokovic'in ve daha nice tenisçinin damaklarda bıraktığı tatların ayrı ayrı yerleri var, hepsi hafızalarda yer etmiş isimler. Fakat görünen bir gerçek var ki, kortlarda Federer olduğu müddetçe, değişmeyen tek isim de yine Federer olacak.

Çoğu tenisçide çöküşe yol açabilecek bir Amerika Açık finalinden sonra bile, muhteşem bir geri dönüş ile sezona son noktayı koyan yine o oldu ve neden efsane olduğunu bir kez daha gösterdi:

Ekselansları

28 yorum:

Adsız dedi ki...

o efsaneler arasında bir büyük isim daha var; Michael Jordan nam-ı değer majesteleri, her sporda başarılara imza atabilirsiniz, ancak çok nadir isimler kendi uğraştıkları spor dalları dışında bütün spor otoriteleri tarafından saygıyla anılır. O iki isim bu yüzyılda "Majesteleri" Michael Jordan ve "Ekselansları" Roger Federer' dir.

Adsız dedi ki...

muhteşem yazı..teşekkürler.. :)

Berke B. dedi ki...

Altına imzamı atarım ;)

"Mutlaka Nadal'ın, Djokovic'in ve daha nice tenisçinin damaklarda bıraktığı tatların ayrı ayrı yerleri var, hepsi hafızalarda yer etmiş isimler. Fakat görünen bir gerçek var ki, kortlarda Federer olduğu müddetçe, değişmeyen tek isim de yine Federer olacak."

Çok güzel özetlemişsin durumu, her ne kadar son yıllarda taraftarlık olgusu biraz daha gelişsede özellikle ATP'de, Federer'in yeri her zaman ayrı olmuştur. Sadece istatistiki anlamda değil, kort dışı ve içi hareketleriyle de Tarihin En İyisi ünvanını fazlasıyla hakediyor..

kirpi dedi ki...

Uzun ömürlülük konusunda benzer bir yazı ben de yazmıştım. Tek farkı ben Nadal ve Federer demiştim. Sadece 25 yaşında olduğundan mıdır nedir es geçilen bir nokta şu ki Nadal 7 sene üst üste slam kazandı ve bu devam edecek gibi de görünüyor şimdilik (Federer de 8 sene, sadece 1 sene fazla yani). Hatta tenis tarihinde erkeklerde aynı kupayı üst üste 7 yıl kazanabilen başka bir sporcu da yoktur (ki bu 1000 puanlık bir kupadır). O yüzden zaman eleğinden geçirildiğinde yukarıda kalır bence. Djokovic ile aynı kefeye koymak ağır haksızlık olur. Bu 7 sene içerisinde tabi Federer'e göre çok daha fazla dalgalanma yaşamıştır sakatlıklar yüzünden ama yıllara bakıldığında devamlılığı tartışılmaz yine de. Tabi bir de en önemli nokta temelde bir toprak kort oyuncusu olmasıdır ki bu zaten günümüz tenisinde rekabet ortamında baştan 1-0 malup olmak demek. Sezonun yarıdan çopğu sert zeminde oynanıyor zira.

Bir de "Geçen yıl fırtına gibi esen Nadal bu sene kortlarda yok" demek fazlasıyla acımasız. Yılda sadece 1 slam kazanmayı yok olmak sayıyorsak zaten Federer son 2 senedir yok demektir ki bunun böyle olduğunu söyleyecek kimse yoktur herhalde. Bu yıl Nadal 1 slam, 1 masters, 1 ATP 500 kupası, 1 ATP 250 çiftler şampiyonluğu, 2 slam finali ile Federer'den çok daha iyi bir sezon geçirdi. Zaten puanlar da bunu doğrular nitelikte. Federer'in Avustralya Açık- Roland Garros arası yokları oynadığı da bir başka gerçek. 9 ay boyunca kupa kazanamadığı da. Hatta bu 9 aylık süre zarfında sadece 2 kez final görebildiği de. Her ne kadar sezon sonunda ayakta kaldığı için her dem fit görüntüsü çizse de sezon içerisinde, özellikle Şubat-Mart-Nisan döneminde geleneksel olarak düşüşe geçen bir isimdir. Senelerdir bu böyle hatta. 2006 yılı gibi başından sonuna üst seviyede götürdüğü sezonlar da oldu ancak özellikle son 4 yıldır bundan söz edemeyiz. bunda tabi yaşının da etkisi mutlaka vardır.

Sonuç olarak çok uzun yıllar zirvede kaldığı için özel bir isim olduğunu ben kendim de yazmıştım blogumda. Ama bu konuda tek olduğuna, hele ki bu sezon Nadal'dan iyi olduğuna malesef katılamıyorum :) Federer tabi ki devamlılık konusunda her türlü övgüyü hakediyor ama onu övmek adına ondan daha iyi bir sezon geçiren oyuncuyu yok saymak, 7 senedir slamsız yılı olmadığı halde Djokovic ile yan yana koymak terazinin dengesini bozmak olur bence.

kirpi dedi ki...

Bu arada merak edip baktım da ben de benim yazıyı Federer üzerinden yazmışım meğersem..

http://truegrandslam.blogspot.com/2011/09/bir-serinin-sonu.html

Bu da bana ders olsun :(

Adsız dedi ki...

buyrunuz güzelim yazının altını kim yorumlarıyla kirletmiş..tam ezik yahu bu kadar olur,pesssssss,Federer yazısının altına kneedal da şöyle böyle bıdı bıdı..bi otur sus kardeşim ya,bi otur sus iki dakika.http://tr.eurosport.com/tenis/barclays-atp-world-tour-finals/2011/bugun-gunlerden-federer_sto3043758/story.shtml bak bugün günlerden Federer imiş,saygı duy bir rahat bırak bu adamı yahu!!

kirpi dedi ki...

E hani isminde oyuncu adı geçmeyen bloglarda sadece bir sporcuyu öven postlar yazılamazdı ? Noooldu?

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
kirpi dedi ki...

"bak güzelim blogu da yorumlarımla doldurdum senin yüzünden!"

Bak işte en çok buna üzüldüm ben...

Ayrıca bizdeki Federer resimlerini görememen, üstteki linki açtığında okuyamaman gerçekten senin sorunun.

Adsız dedi ki...

yapa yapa ''bir serinin sonu'' diye başlık atmışsın yine gururla söylerken bunu çok bir şey olmuş gibi,yanına 2 sahte yorum yazmışsın ne yazar..heryer saçma yorumlarınla dolu,basel,paris geçmiş wtf gelmiş sırf Federer şampiyon ya yorum yok,bir de her yorumumun altına saçma salak git rf.com a yaz diyen şakşakcılar..bunları göremiyorsan o da senin sorunun..

kirpi dedi ki...

Kendini doğru, kalan herkesi yanlış olarak algılıyorsan, yanlış olan sensindir.

Adsız dedi ki...

Nadal ile Djokoviç'i aynı kefeye koymak ne kadar yanlışsa Nadal ile Federer'i de aynı kefeye koymakta o kadar yanlıştır bence. En azından şimdilik. (objektif olmaya çalışıyorum.
Bence hiçbir tenisçi onunla aynı kefeye konulamaz. (Tamamen subjektifim)

Ama Nadal'ı da çok severim. O ayrı.Bir ihtimal daha olsaydı o da kesin Nadal olurdu.

kirpi dedi ki...

Tabi ki tam olarak aynı kefeye konulamaz ama öylesine bir tat bırakıp gelip geçmiş bir isim muamelesi yapmak da yanlış.

MELİH dedi ki...

@kirpi

Verdiğin istatistikler gerçekten dikkat çekici. Nadal'ın bu yılki performansı, sanırım her seferinde Djokovic engeline takıldığından fazla göz önüne gelmemiş. Ancak geniş açıdan on yıllık süreye bakılırsa, Federer'in yanına Nadal'ı koymak çok zorlama bir hareket olur.

Ben bu yazıyı yazarken, hiçbir istatistiği dikkate almadım aslında. Açıkçası baz aldığım noktalardan birisi şuydu; Nadal'ın, Djokovic'in veya Tsonga'nın, ben herhangi bir turnuvadaki herhangi bir maçlarını izlediğimde, surat ifadeleri, bu isimlerin o turnuvadaki amaçlarını çok kolayca açığa vuruyor. Mesela sezon sonu turnuvasında, Nadal ve Djokovic'i bir kez olsun izlemiş olanların, onların hal ve tavırlarından bu turnuvada bir şey yapamayacaklarını anlamış olmaları lazım. Bu asık suratlar da, bir şekilde geliyor sakatlıklara bağlanıyor. Ben Federer'de böyle bir şey gördüğümü inan hatırlamıyorum. Nadal'ın her maçta elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını biliyoruz. Ancak bu elinden gelenin en iyisi, turnuvaya erken turlarda veda etmek olduğunda, ileri sürülen sakatlık mazereti, insanların algılarında sağlam ve olumsuz bir yer edindi artık. Sırf bu algı bile, aslında istikrar olmadığının bir göstergesi olabilir.. Kaldı ki ben yazmıda da belirttim, bana göre sakatlanmamak da bir uzun ömürlü olabilme aşaması.

Senin argümanlarına da değinecek olursam, Nadal'ın her yıl 1 slam kazandığını ve bu konuda da Federer ile neredeyse başa baş olduğunu söylemişsin. Nadal'ın her yıl kazandığı bu slam belli, yani hep aynı zamanda, aynı yerde. Şimdi benim de kalkıp, yahu bu Mardy Fish her sene Amerika serilerinde başarılı oluyor, turnuva kazanıyor, bu adam gerçekten çok istikrarlı demem mümkün olabilir mi? Bu mantıkla Sam Querrey ve John Isner bile istikrar abidesi olabilirler ilerleyen günlerde. Nadal, bir iki yıl dışında hep aynı yerde, aynı zamanda başarılı olarak hatırlanırken, Federer'in hemen her yerde iddialı olduğu gerçeği gözden kaçmaz sanırım.

Ayrıca bu yazıyı yazmaktaki asıl amacımı, daha doğrusu benim böyle yazmama sebep olan esas faktör olan bilinçaltımdaki düşünceyi açıklayayım: Ben Nadal'ın, kariyerinde zirveyi yaptığını düşünüyorum. Yani Federer'e 30 yaşına dayandığında ancak istikrar abidesi diyebiiyoruz, Nadal'ın ise aynı zamanlarda (bu tamamen benim kişisel görüşüm ve hiçbir veriye dayanmıyor) nerelerde olacağını gerçekten merak ediyorum. Hatta ben, Nadal'ın gelecek yıldan itibaren kariyerinde düşüşe doğru geçeceği kanısındayım. Benim daha önce de böyle düşündüğüm bir zaman olmuştu ve o beni yanıltmıştı, yine öyle olma ihtimalini her zaman için göz önünde bulundursam bile, bence onun için bundan sonra daha ilerisi yok. He olur da o, gelecek 5 yıl daha RG kazanmaya devam ederse, dediğim gibi, ancak Amerikalılar kadar istikrarlı ve uzun ömürlü bir raket kabul edilebilir. Oysa benim istikrardan bahsettiğim, bambaşka bir şey.

kirpi dedi ki...

@Melih

Birden fazla zeminde istikrarlı olabilmek ayrı bir yeti. O nedenle zaten Federer'i ayrı bir yere koyarım ben de. Ama uzun senelere yayılmaya istikrar deyip de Roland Garros'a Amerika'da oynanan herhangi bir turnuva muamelesi yapıldığı zaman mantık çökmeye başlıyor biraz. O kadar önemsiz bir kupa olsa Federer'in replikası ile yetinemediği tek kupa olmazdı sonuçta.

Nadal önümüzdeki sene de slam alıp ondan sonra düşüşe geçerse Federer ile eşit sayılabilecek bir kariyere sahip olur. Dikkatten kaçan nokta: Nadal yaş itibarı ile dominasyon oluşturmaya Federer'den 3 sene önce başladı. O nedenle de şu anki hali Federer'in 28 yaşındaki haliyle kıyaslanabilir ancak. 2 sene sonra da Federer'in 30 yaşındaki haliyle kıyaslarız. Zaten önemli olan kaç yaşında olunduğu değil, ne kadar uzun süre profosyonel olarak oynandığı. Nadal 15 yaşından beri ATP'de. Eğer 5 sene daha Roland Garros kazanmaya devam ederse, 12 yıl boyunca her sene en az bir slam kazamış olur ki, değil şu anki Amerikalılar, bilinen tüm Amerikalı oyuncular artı Federer'i toplasanız böyle bir uzun ömürlülük elde edemezsiniz. Zaten şu an bile Nadal topraktaki dominasyonunu her hangi zaman aralığında ve zeminde geçebilmiş bir oyuncu yok. Toprak diyorum bir de, sadece Roland Garros değil.

Bir de az önce de söylediğim gibi Nadal ve Djokovic'in yüzündeki bezmişlik ifadesinin aynısını bahar döneminde Federer'de görüyorum ben. Hatta turnuva öncesinde kura çıkınca oyuncular için tahmin yaparken "herhalde şu oyuncuya elenir" diye yazıyorum ve çoğu zaman da yanılmıyorum. Tesadüf olamaz bence. Ama bunun tabi ki bilinçli olduğu söylenemez. Aynen diğer oyuncularda olduğu gibi Federer de sezonun bir bölümünde kaçınılmaz bir şekilde inişe geçiyor son yıllarda. Kimse karbonfiber değil neticede. Zaten son postta biraz bunu inceledim, 6 aylık döngüler oluyor genelde. Bir kaç senedir hep aynı senaryoyu izlememiz de tesadüf olamaz.

Spor Karalamaları dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Russell dedi ki...

Kirpi zaten Roland Garros ile sıradan Amerika masters turnuvalarının aynı kefeye koymanın mantıksızlığını belirtmiş, üstüne bir de eklemek istediğim bir şey var.

Neden anlamıyorum ama toprak zemin resmen üvey evlat muamelesi görüyor. Tenisin doğal zemini çim ve topraktır; sert kort ve ona bağlı olarak gelen halı kort vb. kort türleri daha sonradan gelmiştir. Buna rağmen iş Federer-Nadal karşılaştırmasına gelince sırf Nadal'ın yaptığı işi küçümsemek için "ama topraktaydı" demek çok abes kaçıyor. Karşı taraf da sert kortu kayda değer bulmayıp "ama sert korttaydı" diyip, Federer'in kazandığı çoğu slam'i bir çırpıda çöpe atabilir. (evet, Nadal'ın RG şampiyonluklarına Fish'in masters finali oynamasıyla eşleştirerek bir nevi çöpe atmış oluyorsunuz) Kaldı ki kirpi'nin de dediği gibi sadece RG şampiyonluğu değil söz konusu olan. Monte Carlo gibi tenis tarihinin en köklü turnuvalarından biri olan bu turnuvayı 7 kere üst üste kazanmış, bunun dışında da üst üste kazandığı daha pek çok toprak kort turnuvası bulunuyor. Çimde de gayet iyi bir oyuncu bu adam. 2 Wimbledon şampiyonluğu, 2 de finali var ve bunların üstüne de hala ekleme şansı var. Üstelik 2006 yılında "final bile görmesi mucize" diyen tenis yazarları vardı onun için.

Daha da eklenebilecek şeyler var ama şimdilik aklımda bu kadarı vardı.

Adsız dedi ki...

Federerle Nadalı aynı kefeye koyan insanların neyin kafasını yaşadığını anlayabilmek pek mümkün değil

Adsız dedi ki...

Russell Nadal Wimbledon'da 2 degil 3 final gordu, 2 sampiyonlukta eklersek 5 final aslinda . Onun disinda kirpi ve sana katiliyorum. Herhangi bir kafa yasadigimizi da sanmiyorum ustteki arkadasin yazdigi gibi.

Russell dedi ki...

Doğru diyorsun, bu sene oynadığı finali eklemeyi unutmuşum. US Open ve AO şampiyonluklarından bahsetmedim bile. Sert kort oyuncusu denilen Murray 0 slam kazanmışken, toprakçı Rafa 2 tane sert kort slam'i kazandı bile misal..

Adsız dedi ki...

Federer ve Nadalı kıyaslamak mı???? Gerçekten de komikmiş. Federer sizin de dediğiniz gibi ömürlük bir sporcu ve karşılaştırıldığı kişi gibi yenilgilerine zaman zaman ki düşüşlerine kılıf uydurulmuyor.Nadalın yürümesi gereken çooook yolu var Federer olabilmesi için ki bence yürüyebileceği kadarını yürüdü zaten.

Adsız dedi ki...

Kilif mi ?? Mono ve basit hata laflarindan bikmistim bi ara :))
Federer'in wimbledon 08 sonrasindaki fantastik beyanina girmiyorum bile.
Kisacasi her sporcunun ya da taraftarinin yenilgiye bir aciklamasi vardir, zaten olmalidir da, normali bu.

MELİH dedi ki...

RG'yi küçümsemem gibi bir durum söz konusu değil. Evet, belki Nadal şu anki haliyle bile bir efsane kabul edilebilir, ama bu tanım olsa olsa "toprak efsanesi" olur. Anlatmaya çalıştığım, kariyerindeki tek yönlü başarılar. Amerikalılarla tek ortak nokta olarak da bunu verdim zaten, yani turnuva derecesine bakmadan, sadece kort bazında yaptım bu kesişimi, bu da yanlış anlaşılmış çünkü. Tabii bu "tek yönlü" sözü, Federer'inkiler ile kıyaslayınca söylenebilir. Yoksa normal bir bakış açısıyla, bütün slamları kazanmış bir oyuncuya tek yönlü demek kadar abes bir şey olamaz. Ancak Federer'in kariyeri ile kıyaslandığında, fazlasıyla tek yönlü olduğu bir gerçek.

Mesela Federer, o Nadal'ın altın bileziği RG'lerin bile neredeyse tümünde finale çıktı, artı bir de şampiyonluğu var. Federer'in şov yaptığı Amerika ve Avustralya'daki turnuvalarda ise Nadal'ın istatistikleri, Federer'in RG istatistiklerine kıyasla çok sönük kalıyor. Evet Nadal'ın Wimbledon istatistikleri iyi olabilir, ama onlar da Federer'in şampiyonluklarında eriyip gidiyor. Tekrar söylüyorum, bu eriyip gitme tanımı, iş efsane olmaya geldiğinde, daha doğrusu Federer ile kıyaslama yapıldığı için kullanılmış bir tanım. Yoksa asla küçümsenecek işler değil, kolay kolay elde edilebilecek istatistikler olduğunu söylemiyorum zaten ben de.

Kirpi sen, Nadal 5 sene daha Roland Garros kazanırsa, Federer'in yedi ceddi gelse bunu başaramaz demişsin. Ayrıca bu şekilde de uzun ömürlü olacağını söylemişsin. Fakat ben sana bir şey ekleyeyim, Nadal'ın 5 RG kazanmasına daha gerek yok zaten, o şimdiden toprak kort için yapılacak ne kadar övgü varsa hepsini hak etmiştir; efsaneyse efsane, uzun ömürlü ise uzun ömürlü. Oysa ben yazıda toprak efsanesinden değil, tenis efsanesinden bahsettim, burada ayrışmışız sanırım. He Nadal gelir önümüzdeki 5 yılda, slam ayırt etmeden, sakatlanmadan, bezmeden, tek tek şampiyonluklarını alır, zemin ayırt etmez, çok yönlülüğünü kanıtlar, o zaman ona da toprak efsanesi değil, tenis efsanesi gözüyle bakılır. Ancak şu an için (kendi fikrim), "ağırlıklı olarak toprak turnuvalarına damgasını vurmuş, üst düzey bir tenisçi" tanımından öte bir şey yakıştıramıyorum kendisine, Yine de herkesin efsanesi kendine tabii.

Russell dedi ki...

Sizin mantığınızla toprak kortta sürünmüş Sampras da bir efsane olamıyor. "Efsane" kavramını çok abartıyorsunuz. Nadal, Sampras, Borg, McEnroe, Edberg, Lendl, Agassi hepsi bu oyunun efsaneleri. Nadal bile efsane değilse o zaman tenis tarihindeki efsane oyuncu sayısı 3'ü geçmez size göre, ki kulağa hayli komik geliyor tarihi 100 seneyi aşmış bir oyunun sadece 2-3 efsanesi olabileceği fikri.

Hatırlatayım, Nadal, az da olsa kazandığı toprak dışı slam'lerde bunu Federer ve Djokovic'i yenerek başardı. İlki çoğu kişiye göre tarihin en iyi oyuncusu. İkincisi de tarihteki en iyi sert kortçulardan biri ki US Open ve Olimpik şampiyonluklarında onu yendi. Avustralya ve Wimbledon'da da 5 setlik epik Federer galibiyetleri söz konusu. Federer'i tek yenmediği grand slam finali US Open finali. Bu adamın efsane olabilmesi için daha fazlasına yapmasına gerek yok. Şu an efsanedir ve bunun Federer ile karşılaştırılıp karşılaştırılamayacağı ile bir ilgisi yoktur.

Adsız dedi ki...

Aynen Nadalın her yenilgisine uydurulan kılıflar ve sakatlık bahanelerinden öyle gına geldi ki sırf bu yüzden bile federerle aynı noktaya koymak büyük saçmalık..

Berke B. dedi ki...

Olaya şu açıdan bakın 25 yaşında, önünde en az 4 sene olan aktif bir tenisçinin efsane olup olmadığını tartışıyoruz..

Nadal, toprak kortta tenis tarihinin gördüğü gelmiş geçmiş en iyi oyuncudur, buna karşı çıkacak çok az insan vardır diye düşünüyorum. Bunu bir kenara koyalım..

Ben bu konuda hiç detaya girmeye gerek görmüyorum açıkçası, Nadal'ın başarısı toprak kortla sınırlı kalmamıştır. Açık dönemde kariyer slam'i tamamlayan en genç tenisçidir, ayrıca tarihteki 7. isimdir. 2008 Olimpiyat Altın Madalyasıyla kariyer golden slam'i tamamlamıştır.

Sadece bu veriler onu efsaneler arasındaki yerini -en azından istatistiki anlamda- çoktan hazırlamıştır.

Aksi düşünülemez çünkü o zaman Fransa Açık'ı hiç kazanamayan Sampras'da diğer Slam'lerde göreceli olarak başarılı olamayan Borg, Wilander, Lendl, McEnroe gibi isimlerde efsane değildir gibi komik bir durum oluşuyor..

He ama Nadal'la Federer'i ayrı ayrı değerlendirmeye alışın artık. Henüz ikiside kariyerlerine devam eden 2 sporcu, daha önce de yazdığım gibi Federer'in efsane oluşu sadece kort içi istatistiklerle bağlı bir durum değildir. Bu sporun gördüğü en karakterli oyunculardan biridir.

Ha birde şöyle bişyi var, es kaza Nadal kariyerine 2 sene geç başlasaydı ya da Federer 2 sene erken başlasaydı, tarihin gördüğü en dominant 2 oyuncu olabilirlerdi. Onların kısmen aynı döneme denk gelmesi hem şansları hem şanssızlıkları olmuştur. 2si arasındaki rekabet kesinlikle tenislerini geliştirmiştir..

kirpi dedi ki...

Federer 2 sene erken değil de 2 sene geç başlasaydı asıl, daha da efsane rekabet olurdu...

Adsız dedi ki...

Daha büyüğü gelinceye kadar en büyük efsane Federer'dir.