tag:blogger.com,1999:blog-89317425386928360892024-03-05T14:24:41.523+03:00- Passing Shot -www.passingshotblog.comBerke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.comBlogger1145125tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-20535722834339017022013-10-22T00:37:00.000+03:002013-10-22T00:51:07.223+03:00En İyi Kadınlar Son Kez İstanbul'da<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTWDigBW-p1UGpTuayE07CuCSilVtdOt2vddg6f71i9A7cimXFCO1u0QEEDHlshBk8RZpWbufLL3PUB8dRmaqq-xf6EUO7LkXR-UWNOfAG6uxSneNTiyflW4lRjBch8cavmzn3lYj3kwc/s1600/0,,12910~12320155,00.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTWDigBW-p1UGpTuayE07CuCSilVtdOt2vddg6f71i9A7cimXFCO1u0QEEDHlshBk8RZpWbufLL3PUB8dRmaqq-xf6EUO7LkXR-UWNOfAG6uxSneNTiyflW4lRjBch8cavmzn3lYj3kwc/s400/0,,12910~12320155,00.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<b>Süslenmişler püslenmişler, İstanbul'a gelmişler, ne de iyi etmişler.</b><br />
<br />
İstanbul bu hatunlara son kez hoşgeldiniz derken, bize de bu eşsiz organizasyonun tadını çıkarmak kalıyor. Final günü biletleri çoktan tükenmiş, aferin İstanbul. Kalanları da sahipsiz bırakmamak lazım, dünyanın en iyi tenis oynayan sekiz kadını İstanbul'a gelmiş hanım, haydi bakalım.<br />
<br />
<b>Ağır Favori:</b> Serena Williams<br />
<br />
<b>Plase:</b> Victoria Azarenka<br />
<br />
<b>Sürpriz:</b> Petra Kvitova (Serena'yı yenecekse bir tek bu hatun gününde olursa yener)<br />
<br />
O değil de, şu <b>Radwanska</b>'nın bebeksi güzelliğini ve zarif duruşunu ne yapmalı, onu ben de bilmiyorum.MELİHhttp://www.blogger.com/profile/07201057233655903143noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-65153724026340973212013-10-20T22:51:00.002+03:002013-10-21T02:09:44.906+03:00Sharapova Yaramış Bebeğime<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3xiasX_ssotVW19jL81DVd1gWr-dhJTu8V3PCHeqZ-NMzDkB4877UCNZHO1jag_oOJdfLfaLnQhbTOZUTrdednCeMenp6r8lbAHislDdb7DFqOGp1ibSn5UBC2CWbl-HyS3oXpprQd9I/s1600/n00dj.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="281" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3xiasX_ssotVW19jL81DVd1gWr-dhJTu8V3PCHeqZ-NMzDkB4877UCNZHO1jag_oOJdfLfaLnQhbTOZUTrdednCeMenp6r8lbAHislDdb7DFqOGp1ibSn5UBC2CWbl-HyS3oXpprQd9I/s400/n00dj.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
Vujacic'ten sonra ben şahsen yakıştıramamıştım Masha'ya. Lakin elalemin aşna fişna olaylarına karışabilme yetkimiz, maksimum yakıştırma düzeyinde olduğu için de haydi hayırlısı deyip geçtik zamanında. İç sesimiz iki üç aylık bir gönül eğlencesi demiş olsa da, şimdilik biz yanılmış gibi duruyoruz.<br />
<br />
Dimitrov'un turnuvalardaki ciddiyetsiz tavırlarına bir süre tahammül ettikten sonra, artık onun için önceliğin teniste bir yerlere gelmek olmadığını düşünüyordum. Fakat bunun yerine amacı ne acaba diye sorduğumda da kendi kendime tutarlı bir cevap bulmak zordu. <b>Derken namı-ı diğer baby Federer, bir erkeğin tenisten kazanabileceği en büyük ödülü aldığını bize Sharapova'yı koluna takarak gösterdi ki, biz de "sana o ciddiyetsiz tavırlar kurban olsun bebeğim" diyerek saygı duyduk Dimitrov'a</b>.<br />
<br />
Yeteneğine oranla yerlerde sürünen kariyerine bakınca, bu ilişkinin Dimitrov'a nasıl etkilerinin olacağı merak uyandırdı tabii. Dünyanın sayılı güzellerinden bir kadınla, zaten bir türlü düzen tutturulmamış aktif spor yaşamına devam ederken yaşanan birliktelik son darbeyi vuracak mıydı, yoksa vurdumduymaz ve rölantide geçen tenis kariyerine yeni bir ivme mi kazandıracaktı?<br />
<br />
Derken biter dediğimiz ilişki bitmedi, hatta daha da ciddileşti. Federer'in bebeği, Masha'ya yüzüğü takmış, Masha da kasıla kasıla bu yüzükle pozlar vermeye başlamıştı. Tabii ki nişan yüzüğü değil, liselilerin kendi aralarında taktıkları yüzük gibi bir şey olsa gerek.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOoyaQfecDCy1MmO46nSVS6Uo8FBnz6Y1OyReFO9ZGmQqNZs1lEaG-X-opa67AS3XMxsGzwZML6ttA6D_EpXDKYtWUeVw6NMtJxCr95vxkGVVQq7wV2R20JeUfAroooQUqbm_FTV7N6Ew/s1600/article-2413672-1BA66C99000005DC-131_634x966.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOoyaQfecDCy1MmO46nSVS6Uo8FBnz6Y1OyReFO9ZGmQqNZs1lEaG-X-opa67AS3XMxsGzwZML6ttA6D_EpXDKYtWUeVw6NMtJxCr95vxkGVVQq7wV2R20JeUfAroooQUqbm_FTV7N6Ew/s640/article-2413672-1BA66C99000005DC-131_634x966.jpg" width="417" /></a></div>
<br />
İlişki bitmediği gibi, üstüne bugün de ilk meyvesini verdi. Meyve diyince çocukları olmuş gibi oldu, yok öyle değil, ama Dimitrov'un artık nur topu gibi bir kupası var. <b>Evet, artık onun hem bir Saharapova'sı, hem de bir ATP şampiyonluğu var.</b> Potansiyeli olan oyuncuların başarılı olmalarını can-ı gönülden isteyen birisi olarak bunları hiç kıskanmadım, gerçekten bak.<br />
<br />
<b>Kariyerindeki ilk ATP şampiyonluğuna, bugün Stockholm'deki ATP 250 turnuvasında ulaştı Dimitrov</b>. Ve sevinci de görülmeye değerdi doğrusu, çok istemiş çocuk. Bugün finalde David Ferrer'i yenerek (bu da ayrı bir başarı bana göre), hem daha önce 3 kez yenildiği Ferrer'e karşı ilk galibiyetini almış oldu, hem de daha önce hiç elde edemediği, bir kez kıyısından döndüğü (Brisbane 2013) bir başarıya ulaştı. Sharapova, beklenmeyen yan etkiyi gösterdi ve Dimitrov, bugün kariyeri açısından çok önemli bir şampiyonluk elde etti.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEha0KgFDs8HpnEVq9jZGIXIi8Dj5O9XCl-bOljJuKtRuT-68ovuW2pQRGEhIHUwaXl82zo8Aojq7867cFBsuc64_u5R_U7HR_e8Oo1tqM6epUZtj8XOwRxnk5GoqA0mtXOaxOVIsDb-gbY/s1600/20131020-0001-2-3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="232" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEha0KgFDs8HpnEVq9jZGIXIi8Dj5O9XCl-bOljJuKtRuT-68ovuW2pQRGEhIHUwaXl82zo8Aojq7867cFBsuc64_u5R_U7HR_e8Oo1tqM6epUZtj8XOwRxnk5GoqA0mtXOaxOVIsDb-gbY/s320/20131020-0001-2-3.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Ne diyelim, biz sevdik eller alsın, herkese Sharapova gibi güzel bir kadın nasip eylesin, herkese Sharapova gibi etkileyici bir kadın nasip eylesin, her kadın erkeğini Sharapova gibi etkilesin, herkes Saharapova'yı bir kez dünya gözüyle görsün, kimse Dimitrov'a haset etmesin, Dimitrov bu yolda aynen devam etsin.<br />
<br />
<br />MELİHhttp://www.blogger.com/profile/07201057233655903143noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-87726341145620412862013-09-05T02:36:00.001+03:002013-09-05T02:54:55.966+03:00Varsın Kurt Kocasın, Ama Ne Olur Maskara Olmasın<b><br /></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8BYJY-yIuOBvLe3Bl5cU9W7zSBMvJO3TADg_Jovuz27dIpLjlEah9I6WwzBGvAgJQiqYjpcHidpUwQRD6jhd0QXhQaMpzPkpVTBAPJ9IwdoUe86imDU3MsX-QZmKwJ2dYRKbMJhGcTfw/s1600/647114-roger-federer.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8BYJY-yIuOBvLe3Bl5cU9W7zSBMvJO3TADg_Jovuz27dIpLjlEah9I6WwzBGvAgJQiqYjpcHidpUwQRD6jhd0QXhQaMpzPkpVTBAPJ9IwdoUe86imDU3MsX-QZmKwJ2dYRKbMJhGcTfw/s400/647114-roger-federer.jpg" width="400" /></a></div>
<b><br /></b>
<b><br /></b>
<b>Büyümekle yaşlanmak aynı şey değil.</b><br />
<br />
Mesela ben büyüdüm. Öğrencilik dönemimde takriben yaz okulu final dönemine denk gelen Amerika Açık'ı sınavları göz ardı edip sabahlara kadar kaçırmadan takip ederken, acımasız iş hayatının yazı kışı olmadığı için hakkını vererek izleyemiyorum bile. İşten gelip bir önceki gecenin maçlarının tekrarını izleyeyim derken bir bakıyorum yeni günün maçları başlamış, yeni günün maçlarını izleyeyim derken bir bakıyorum tekrar gece olmuş, gece bütün direncimle maçları izlemeye çalışırken bir bakıyorum yine ekran karşısında uyuya kalmışım, ve bu döngünün sonunda bir bakıyorum işe yine taksiyle gitmişim.<br />
<br />
Büyümek böyle bir şey; hayatta keyif alarak yaptığın şeylerden feragat edip kendini para karşılığında birilerinin hizmetine sunma yaşına geldiğin zaman büyümüş oluyorsun demek ki.<br />
<br />
<b>Ama bir de yaşlanmak varmış.</b><br />
<br />
Mesela Federer yaşlandı. Gözümüzün önünde genç yetenekti, gözümüzün önünde yıldız oldu, gözümüzün önünde tenisin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu oldu, ve şimdi gözümüzün önünde gidiyor. İyi bir gidiş şekli değil bu, iyi bir gidişat hiç değil.<br />
<br />
<b>İnsanlar benim yedinci sırada olmama üzülüyor, boşuna üzülmesinler, ben bu durumu hiç önemsemiyorum</b> demiş ekselansları.<br />
<br />
Üzülen insanlar yedinciliğe mi üzülüyorlar, yoksa bir efsanenin gözlerinin önünde çöküşüne tanıklık ettiklerine mi üzülüyorlar? İnsanlara acı veren şey yedincilik mi, yoksa bir toprakçıya sert kortta yenilmek mi?<b> İnsanları ilgilendiren şey haftalık sıralamadaki yer mi, yoksa bir efsanenin artık geri gelmemek üzere gittiğini hissetmeleri mi?</b><br />
<br />
Daha acısız bir son mümkün müydü acaba? Mesela 2012 Wimbledon zaferinden sonra<b>, başladığım yerde, başladığım gibi bitiriyorum </b>dese daha mı iyi olurdu sanki?<br />
<br />
Ya da biz hayranları kendimize şöyle mi desek? Böyle bir adam daha kaç defa bu kortlara gelecek; ister yensin ister yenilsin, ister yedinci olsun ister yetmiş yedinci, ister Wimbledon'da ilk 100 dışındaki adamlara yenilsin, ister sert kortta bir toprakçıya kaybetsin.<br />
<br />
Sen onu izlemene bak, o korttayken onu izlediğin her dakika, senin için bir daha yakalanamayacak bir fırsat. Şu anda en azından bir sonraki turnuvayı bekleyelim, belki orada kendini yeniden bulur deme şansın var, yakında bunu da diyemeyeceksin diye teselli mi etsek kendimizi acaba?<br />
<br />
Ya da biz hiç büyümesek, o hiç yaşlanmasa. Biz yine tenis aşkıyla sınavlardan kalsak ama o da bandını takıp uzun saçlarını arkadan toplasa, biz yine finalleri kaçırsak ama o Wimbledon çimlerinde Sampras'ı sallarken insanlar da hayretle kimmiş bu çocuk dese, o bir efsane olurken biz de buna tanıklık etsek.<br />
<br />
<b>En iyisi biz hiç yaşlanmasak, o da tenisi hiç bırakmasa?</b><br />
<b><br /></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhkDKI3IQ2Spl0x4GJ42G0lNLWjKQsq8RMC4wyBIhs2rpgL925OdrFUJpizHjBxp3v8y7hAdHE2AUKY0YD4Dj3STMe55qa2_r75YvTKOfHEkuc_nGOWP_zZ8ByLMfGZSVrI3A1sJIaxtI/s1600/post-2-0-14980000-1348441592.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhkDKI3IQ2Spl0x4GJ42G0lNLWjKQsq8RMC4wyBIhs2rpgL925OdrFUJpizHjBxp3v8y7hAdHE2AUKY0YD4Dj3STMe55qa2_r75YvTKOfHEkuc_nGOWP_zZ8ByLMfGZSVrI3A1sJIaxtI/s400/post-2-0-14980000-1348441592.jpg" width="400" /></a></div>
<b><br /></b>
<br />
<br />
<br />
<br />MELİHhttp://www.blogger.com/profile/07201057233655903143noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-14357738222668311212013-02-24T22:22:00.000+02:002013-02-24T23:51:35.720+02:00Hani Soderling, Hani Nadal?<br />
Fahri İkiler'in, "<b>Soderling bu tie-break'i alırsa inanamıyorum sayın seyirciler Nadal elenecek</b>" haykırışları hala kulağımda.<br />
<br />
Özledim ikisini de vallahi!<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="270" src="http://www.youtube.com/embed/r2djE5NqNjU" width="480"></iframe>MELİHhttp://www.blogger.com/profile/07201057233655903143noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-29229822541773849792012-07-09T13:38:00.001+03:002012-07-09T13:38:39.713+03:00Bu Finalde Tarih YazılacakEvet,Wimbledon erkekler finalinden bahsediyoruz..Yarı finallerin ilk ayağında dünya bir numarasını 4 sette yenen rekor adam Roger Federer mi, yoksa 1938den bu yana Britanyalıların ilk finalisti olan Andy Murray mi kahraman olacak onu ise Pazar günü göreceğiz.<br />
<br />
<br />
Merkez korttaki ilk maçta,oyunun büyük bir kısmında kusursuza yakın oynayan Fedex,Nole'yi yenerek gülen taraf oldu. İkilinin son 7 maçının 6sını kazanan Djokovic,bu skor avantajına rağmen bugun baştan sona maça inanmamış bir görüntü çizdi desek çok da yanlış olmaz. Federer'in backhand kanadında alışkın oldugumuz slicelar yerine çok daha agresif ve isabetli düz vuruşlar gördük bugün. Nole oyunu önceki maçlarda olduğu gibi oyunu Roger'in backhandine yıktı ancak bu sefer Ekselansları geri çizgide çok sağlam durdu ve sadece 10 basit hatayla maça noktayı koydu. Bugün Federer adına bir diğer olumlu gelişme adeta bir makine gibi tam ihtiyacı olan yerlerde bulduğu etkili servisleri oldu. 2.sette biraz sallansa da maçı 4 sette bitirmeyi bildi ve 1 yıldan fazla süreden sonra bir Grand Slam finaline çıktı.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqJyf9AfSJ4JMfJtiVOi8uWej4qoCuX0bofSGo7R5uaeU5ecoCRxSYQnGQ2zHZiIw1a4JzosUrotonMeKfWLDxPUdKzBDz9O9jDy5SDc_x9apAIFpTr6-zMYsEX6Y-L20Q-mDIKDQT1ZAm/s1600/fed5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqJyf9AfSJ4JMfJtiVOi8uWej4qoCuX0bofSGo7R5uaeU5ecoCRxSYQnGQ2zHZiIw1a4JzosUrotonMeKfWLDxPUdKzBDz9O9jDy5SDc_x9apAIFpTr6-zMYsEX6Y-L20Q-mDIKDQT1ZAm/s1600/fed5.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6C_UZtEo3HdWzbzKKNbasixkX5PxJGbK-ocq4FtO73dVQqKLBUAb6WtERMn_vENFJZsPHH9wRWNShcNyaCVm7h_beuffowp3OY3zLYgziG_mi6dOyYus3R2Hy7Zrl37Z1uL1dbiegm0hC/s1600/ts.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6C_UZtEo3HdWzbzKKNbasixkX5PxJGbK-ocq4FtO73dVQqKLBUAb6WtERMn_vENFJZsPHH9wRWNShcNyaCVm7h_beuffowp3OY3zLYgziG_mi6dOyYus3R2Hy7Zrl37Z1uL1dbiegm0hC/s1600/ts.jpg" /></a></div>
İkinci maç Britanyalılar için çok daha heyecan vericiydi kuşkusuz. 38den beri hiç bir vatandaşlarının finale çıkamaması,buna en çok yaklaşan isim olan Murray'nin de karşısında hep Rafa'yı bulması onlar için büyük hayalkırıklığıydı. Ancak bu sene Rafa'nın erken elenmesinden sonra gözler direk Andy'e çevrildi. Daha 3.turdan itibaren İskoç rakedin bu hasrete bu sene bir son verebileceği konuşuluyordu. Nitekim Murray bunu başardı. Maçın başından sonuna kadar bütün merkez kortun desteğiyle ve Tsonga'nın da amaçsız ve savruk oyunuyla maçı 3-1 alarak tarih yazmaya biraz daha yaklaştı.Gizem S.http://www.blogger.com/profile/00165447866257880849noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-84724435333302511212012-07-09T13:16:00.001+03:002012-07-09T13:16:40.609+03:00Murray Finale Doğru<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEin8aG4NifZT2DK95B6hg90bFU0lY_sywBEQOF9y418zvGN3UNJ8KQ77RWMEqcNlSs-k1hZuQaTVHGj1GFtH15Gz2ZtSZhA6bZqUrWRtwtTX9pJp-nwGI6Z2iMe36Vwp87wHb7Yee9BgFp9/s1600/murray.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEin8aG4NifZT2DK95B6hg90bFU0lY_sywBEQOF9y418zvGN3UNJ8KQ77RWMEqcNlSs-k1hZuQaTVHGj1GFtH15Gz2ZtSZhA6bZqUrWRtwtTX9pJp-nwGI6Z2iMe36Vwp87wHb7Yee9BgFp9/s1600/murray.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
Erkeklerde günün ikinci maçında merkez kortta Britanyalıların en büyük umudu Andy Murray ile İspanyol David Ferrer karşılaştı. Bu maçın yarıfinalde rakibini belirleyecek tablonun diğer çeyreğinde Nadal ın olmaması iki tenisçiyi, de heyecanlandırmıştı hiç kuşkusuz. İlk sette Ferrer set için servis kullanmanın avantajını kullanamayınca ibre Murray'e döndü diye düşünsek de Ferrer seti tiebreakte almayı başardı. İlk setin neredeyse karbon kopyasını izlediğimiz ikinci sette Ferrer gene set için servis kullanırken oyunu alamadı ve tiebreak e gidildi. İspanyol tenisçi burada da mini break avantajınu kullanamayınca Murray affetmedi ve setlerde durumu eşitledi. Uzun süren rallileriyle adeta bir Roland Garros maçı izlediğimiz diğer setleri alan Murray yarıfinalde Tsonga'nın rakibi oldu.Gizem S.http://www.blogger.com/profile/00165447866257880849noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-21574966257905023362012-07-09T13:06:00.000+03:002012-07-09T13:06:10.047+03:00Cuma günü Fedex-Djoker günüWimbledon 2012 tek erkeklerde bugün çeyrek final günüydü. Merkez korttaki ilk maçta 3 numara ve 6 kez wimbledon şampiyonu Roger Federer adeta bir antreman havasında gecen maçta Mikhael Youzhny i 3-0la geçti. Böylece Federer in Wimby'de bu sene en kolay bitirdiği maç çeyrek final maçı oldu.Bunda Youzhny in daha önce 14 kez yenildiği Ekselansları ile bir Grand Slam çeyrek finalinde karşılaşmanın getirdiği stresi kaldıramamasının da etkisi büyük. Hatta bir ara Youzhny kraliyet locasında dönüp Andre Agassi'ye ''O'nu yenmek için ne yapabilirim ? '' diye sorması da bunun hoş bir örneği..Maçın skoruna bakıp akıllarda sıkıcı bir karşılaşmöa canlanabilir ama özellikle 2.setin ortalarından itibaren Federer'in ritim bulmasıyla çok sayıda epik puan izledik.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6PF87EnFPJvDhZtiXKl__gMfWYsrvyHaspi_EDdNAxbsW0S_5Jp_N2BmDXSXtR4kfImNF7jX8PW3RuIgrohxY5xl04klhQReg18lQWl5pySYxR2FwM9REwJXjiix42hxLprdDWARzVIft/s1600/federer.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6PF87EnFPJvDhZtiXKl__gMfWYsrvyHaspi_EDdNAxbsW0S_5Jp_N2BmDXSXtR4kfImNF7jX8PW3RuIgrohxY5xl04klhQReg18lQWl5pySYxR2FwM9REwJXjiix42hxLprdDWARzVIft/s1600/federer.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcybyOaGugp1KTmn8ZO7T4D7k2zKh2ykSkTXtoPCLdFYKAQInDAkbh-4tApIjPZMhHV2lipCFNcgzvtxwK3qWH6oLxnTqnG5fnaHitwJJ8LqQmTyYU_CLWbxP7lBKcVh8O6Pb7c3XvYEHc/s1600/novak.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcybyOaGugp1KTmn8ZO7T4D7k2zKh2ykSkTXtoPCLdFYKAQInDAkbh-4tApIjPZMhHV2lipCFNcgzvtxwK3qWH6oLxnTqnG5fnaHitwJJ8LqQmTyYU_CLWbxP7lBKcVh8O6Pb7c3XvYEHc/s1600/novak.jpg" /></a></div>
Tablonun üst kısmındaki diğer çeyrek final mücadelesi dünya 1 numarası Novak Djokovic ile turnuvanın bu sneeki sürprizlerinden Alman Florian Mayer i karşı karşıya getirdi.Youzhny'nin aksine Mayer maça iyi başladı hatta servis kırarak öne de geçti ama hemen ardından servisini kırdırdı.Setteki,belki de maçtaki kırılma noktası ise ilk sette skor 4-4ken üstüste 3 servis kırma şansını değerlendiremeyip kendi oyununda da 40-15ten seti vermesi oldu. Bu kendi servisinizde Djokovic gibi bu sporun tepesinde birkaç adamdan birine yapabileceginiz bir hata değil..Maçın devamında Novak sonraki setleri de rahat aldı ve yarıfinalde Federer'in rakibi oldu.Bir anlamda erken final diyebileceğimiz bu maçta bakalım ekselansları Nole'yi yenip 1 numara hayaline biraz daha yaklaşabilecek mi ??Gizem S.http://www.blogger.com/profile/00165447866257880849noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-55842743004027768412012-06-30T11:22:00.001+03:002012-06-30T11:22:57.114+03:00Ekselansları Sarsıldı Ama Yıkılmadı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4dubK62oPlRZ0W36DHxxtAB2JNo3hTr1LBxwFc5ensK6txMCCbe5fCn9l7ncQjn4gQOYRLZWHzrQKCbw3GBJfv2gZZP5R6b2JAnN_Ep-iISrnhFLwKFVO4uHVW3Hay4e1xkA6fPNUGHu4/s1600/federer.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="199" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4dubK62oPlRZ0W36DHxxtAB2JNo3hTr1LBxwFc5ensK6txMCCbe5fCn9l7ncQjn4gQOYRLZWHzrQKCbw3GBJfv2gZZP5R6b2JAnN_Ep-iISrnhFLwKFVO4uHVW3Hay4e1xkA6fPNUGHu4/s320/federer.jpg" width="320" /></a></div>
Wimbledon 2012 tek erkeklerde Rafa Nadal ın dünya 100 numarası Lukas Rosol a elenmesinden sonra dün bir diğer büyük sürpriz daha gerçekleşiyordu.Ekselansları Roger Federer ilk iki maçının tam aksi bir görüntü çizerken,büyük ihtimalle Rosoldan feyz alan fransız çim spesiyalisti Julien Benneteau ilk iki sette Federer'e adeta kök söktürdü. İkinci sette 3 set puanından yararlanamayıp 0-2 geri düşünce Fedex silkelendi.<br />
<br />
Son 9 seneden gelen 7 final 2 çeyrek finalden sonra 3.turda elenme ihtimali,hele de olası bir finalde kendisini bekleyen Nadal yokken Roger'ı kendisine getirdi. Üstelik kariyerinde kıramadığı bir iki rekordan biri olan dünya bir numarasında en uzun süre kalma rekorunu turnuva sonunda egale etme şansı da elinden gidiyordu. 25 dkda kazanılan rahat 3.setten sonra Benneteau 'nun yasadıgı fiziksel problemlerin de yardımıyla,Federer kariyerinde 8.kez 0-2 den geri gelip maç kazandı ve 4.tura yükseldi.<br />
<br />
Roger dün maçını kazanarak bir anlamda tarihi tekerrür ettirdi. 2009 Roland Garros'da Nadal Soderling' e 4.turda elendikten 1 gün sonra, Federer 0-2den geri gelip maçını kazanarak sonrasında şampiyonluğa kadar yürümüştü.Bakalım aynı şeyi Wimby'de de yapabilecek mi ?Gizem S.http://www.blogger.com/profile/00165447866257880849noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-59975938060565889962012-03-19T16:17:00.003+02:002012-03-19T16:29:19.357+02:00Ekselanslari geri mi donüyor ??<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7GccHjDNqsKA_YPwtWe6RKNre5V8nkRTPSwxUhi-qM8k9fB1N7jO93ZZMwr0UKWVaxnTYZsauPiGdX-ceo1lCiVwIrfBDdOinAecBI9ECmSGquvt78ZhyphenhyphenzJ3jXG5U0_nn6HeXbedGyHpM/s1600/rgr.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 377px; height: 196px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7GccHjDNqsKA_YPwtWe6RKNre5V8nkRTPSwxUhi-qM8k9fB1N7jO93ZZMwr0UKWVaxnTYZsauPiGdX-ceo1lCiVwIrfBDdOinAecBI9ECmSGquvt78ZhyphenhyphenzJ3jXG5U0_nn6HeXbedGyHpM/s400/rgr.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5721615209152363890" /></a><br /><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><span style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); ">Indian wells 2012 deki oyunlariyla djokovic nadal ve federer hakkinda sayfalarca yazi yazilabilir belki ama en epiğinin federerinki olacagina suphe yok.</span><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><span style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); ">Djokovicten baslarsak,olaganustu ve insanlikdisi gecen bi 2011 in ardindan 2012 ye konsantre olmak yeterince zor,kusku yok. Ama Nole'nin konsantrasyon eksikligi grand slam ve olimpiyat harici tum turnuvalarda devam edecek gibi duruyor. Zira yilin başında gelen avusturalya aciktaki sampiyonluktan sonra oyununda bir dusus olduğu aşikar. Tabi ki 2011 deki oyununu her macta bekleyemeyiz ama bu sene novak in aklinda olimpiyat altini ve kariyer grand slami icin roland garros olduğu zaten herkes tarafindan soyleniyor.</span><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><span style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); ">Nadal a gelirsek,geçen seneki Nole dominasyonuna 2012 de bir de eski günlerine takdire şayan bir geri dönüş yapan Roger var. Bu sene bu üçlü içinde işi en zor olan Rafa gibi duruyor. Bir de buna gecen yılki Roland Garros'tan beri ,yani 10 ay oluyor,turnuva kazanamadigini eklersek rafanin turdaki mental olarak en saglam oyunculardan biri olmasina ragmen zorlanması normal.</span><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><br style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><span style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); ">Gelelim Fed-ex'e. Geçen sezon, her ne kadar world tour şampiyonu olarak kapatnsa da,roger standartlarinda bir oyuncu icin hic kolay bi sene olmadi. Finallerin adinin tamamen degismesi,3 numaradan kurtulamamak ve 2003 wimbledondan beri ilk defa bir seneyi grand slamsiz kapatmak Federer icin ardi ardina geldi. Hep en buyuk basariyi hedeflerken birden turnuvalarda favori olarak adinizin bile gosterilmemesi cok yikici bir sey olsa gerek. Ama ekselansları kendi tenis tarihine yakisani yapti ve muhteşem bir geri donusle daha 2012 nin 3. ayindayken 3 sampiyonluk kazandi. En sonuncusunun yarifinalde gelen ustun nadal galibiyetiyle daha da guvenini pekiştirdiğini soylersek yanlis olmaz. Üstelik arada uzun bi suredir bu kadar az puan farki olmamisti. </span><div><span style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); "><br /></span></div><div><span style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; text-align: -webkit-auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); ">Bundan sonra Federer ayni formda kalabilirse bu sene Nole- Roger senesi olacak gibi duruyor.</span></div>Gizem S.http://www.blogger.com/profile/00165447866257880849noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-83917960595199412172012-01-31T13:19:00.000+02:002012-01-31T13:19:59.635+02:00Avustralya Açık 2012 Şampiyonları<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifJaqbmvQxdExA_vPNUOLZX-1ZSQEqsJo8Brq5wcrOScPwFBsarVbXguZkWMuxEUtoDw5iufjwXRDhY0VlxxGwHPqxB5uZtbKTnJc1vXI737oHGuFbEU2ZonlFf7dHcSMmEOCi7cj2z6Xn/s1600/nole.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="292" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifJaqbmvQxdExA_vPNUOLZX-1ZSQEqsJo8Brq5wcrOScPwFBsarVbXguZkWMuxEUtoDw5iufjwXRDhY0VlxxGwHPqxB5uZtbKTnJc1vXI737oHGuFbEU2ZonlFf7dHcSMmEOCi7cj2z6Xn/s400/nole.jpg" width="400" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhAJ2U2qccq9dZyKB5v8mk6GBfkPRWVzomVyMG3FDygyo1NFkzQUPSEdcayZokzTNjdNMLMXdOat07C0SSOvaLNDNzTC7Zfp8qcscsfkPHbcXn8OSwxrevSB52vUNUNqPK73DfNS1sL0ED/s1600/vika.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhAJ2U2qccq9dZyKB5v8mk6GBfkPRWVzomVyMG3FDygyo1NFkzQUPSEdcayZokzTNjdNMLMXdOat07C0SSOvaLNDNzTC7Zfp8qcscsfkPHbcXn8OSwxrevSB52vUNUNqPK73DfNS1sL0ED/s400/vika.jpg" width="280" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjP7ejrSyoRihLk1QsXFErrg7A_f0N1ZGOuqxg8VBEaPAtKNADwsL4T64iKKf388r47aAbvqHE9kO04dOPfsOsGo0-gS1SD_RSYvTPCXZvZ_5NTLhtW8OTFE6_iv98ZGt6KepisAoz0eHmz/s1600/mensdouble.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="133" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjP7ejrSyoRihLk1QsXFErrg7A_f0N1ZGOuqxg8VBEaPAtKNADwsL4T64iKKf388r47aAbvqHE9kO04dOPfsOsGo0-gS1SD_RSYvTPCXZvZ_5NTLhtW8OTFE6_iv98ZGt6KepisAoz0eHmz/s200/mensdouble.jpg" width="200" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBpjWXRATCuZprcm8Lk4q_wnSKnmpOLM0gsKzymkivY9rmAYNSkFafAANhUmTuQgYaT1eK8-FQcBMSTt0U8_FTAJWClVxbGFH3pMWNtlgT-iuqGw4f43i52q9aeKbdkrIHtFpjXLikf3z1/s1600/womensdoubl.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="132" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBpjWXRATCuZprcm8Lk4q_wnSKnmpOLM0gsKzymkivY9rmAYNSkFafAANhUmTuQgYaT1eK8-FQcBMSTt0U8_FTAJWClVxbGFH3pMWNtlgT-iuqGw4f43i52q9aeKbdkrIHtFpjXLikf3z1/s200/womensdoubl.jpg" width="200" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiefOonuFURBr1A4uvnFXTajZDwIMGkpsXxL_INPjii2YPjclgLmwNqhzap3YsVbNpgrbzaDcSdCZvoUNzaZ3o17CwOLjkMFr1pqpAV9uLnWyhkeJHf0hTWLIx4Jo8ZwA5SS84Phy5Ii713/s1600/mixed.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiefOonuFURBr1A4uvnFXTajZDwIMGkpsXxL_INPjii2YPjclgLmwNqhzap3YsVbNpgrbzaDcSdCZvoUNzaZ3o17CwOLjkMFr1pqpAV9uLnWyhkeJHf0hTWLIx4Jo8ZwA5SS84Phy5Ii713/s320/mixed.jpg" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCiF0aVZ5wZgFeq6M8qiBRQnldBTJQypgPF7RL-h-cAc5mSbXNuwfWz_RJ2puM79aQ7TeBanpD3L9tfe7hTIZt2d-ijEx4JJ8mmLWroTtyO0gOwFDYSiiRGQqdhYqkTRmH7j_aFSMzuesd/s1600/boys.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="132" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCiF0aVZ5wZgFeq6M8qiBRQnldBTJQypgPF7RL-h-cAc5mSbXNuwfWz_RJ2puM79aQ7TeBanpD3L9tfe7hTIZt2d-ijEx4JJ8mmLWroTtyO0gOwFDYSiiRGQqdhYqkTRmH7j_aFSMzuesd/s200/boys.jpg" width="200" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQB4X1PYwUKiI4rx1wH72fd6vvYfXsb5-Nvb7PrbxCuwLIEfGQLBnoG5-HJDre6RMkr2cutD0_JsErG_LxU0XGe7KqUSr0s50sC9Cgv1m1WGlj5Ku_Ru42yW58S6tESnKcrm5yNNO5B6St/s1600/girls.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="132" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQB4X1PYwUKiI4rx1wH72fd6vvYfXsb5-Nvb7PrbxCuwLIEfGQLBnoG5-HJDre6RMkr2cutD0_JsErG_LxU0XGe7KqUSr0s50sC9Cgv1m1WGlj5Ku_Ru42yW58S6tESnKcrm5yNNO5B6St/s200/girls.jpg" width="200" /></a></div><br />
<br />
<div style="text-align: center;"><b>Men's Singles</b></div><div style="text-align: center;">Novak Djokovic def. Rafael Nadal 5-7 6-4 6-2 6-7(5) 7-5</div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;"><b>Women's Singles</b></div><div style="text-align: center;">Victoria Azarenka def. Maria Sharapova 6-3 6-0</div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;"><b>Men's Doubles</b></div><div style="text-align: center;">Paes / Stepanek def. Bryan / Bryan 7-6(1) 6-2</div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;"><b>Women's Doubles</b></div><div style="text-align: center;">Kuznetsova / Zvonareva def. Errani / Vinci 5-7 6-4 6-3</div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;"><b>Mixed Doubles</b></div><div style="text-align: center;">Mattek-Sands / Tecau def. Vesnina / Paes 6-3 5-7 10-3</div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;"><b>Junior Boys'</b></div><div style="text-align: center;">Luke Saville def. Filip Peliwo 6-3 5-7 6-4</div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;"><b>Junior Girls'</b></div><div style="text-align: center;">Taylor Townsend def. Yulia Putintseva 6-1 3-6 6-3</div></div>Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-32399060385807105852012-01-29T17:53:00.000+02:002012-01-29T17:53:08.903+02:00Durdurulamayan Adam: Novak Djokovic<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_LQrY5lYTzUbakfgMoDwknKJkLFj5oQlsFqjx5ywQeOzP1drzQ4yW3nARyWvbc795HWWcEAX6YtLmTGhoNPxj7MeFthfK_kStIIXdkmhbH5heK7uiGP_cm5uEHCj7Z5YPdb8z121gZAkU/s1600/nole.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_LQrY5lYTzUbakfgMoDwknKJkLFj5oQlsFqjx5ywQeOzP1drzQ4yW3nARyWvbc795HWWcEAX6YtLmTGhoNPxj7MeFthfK_kStIIXdkmhbH5heK7uiGP_cm5uEHCj7Z5YPdb8z121gZAkU/s400/nole.jpg" width="295" /></a></div><br />
2012 Avustralya Açık erkekler şampiyonu, turnuva tarihinin en uzun finalinde Rafael Nadal'ı 5-7 6-4 6-2 6-7(5) 7-5'lik beş sonunda deviren Novak Djokovic oldu.<br />
<br />
Ne denir bilmiyorum, seremonide iki tenisçiye de sandalye verilmesi maçı özetler nitelikteydi.<br />
<br />
Maça iki rakette tutuk başladı. Özellikle Novak set boyunca rölantide oynayıp sanki gücünü saklıyormuş gibi bir görüntü çizdi. İlk 4 oyunda 2 kez raket değiştiren Nole, Rafa'ya karşı rölantide oynayamayacağını ilk seti kaybettiğinde anladı.<br />
<br />
İkinci setin başıyla birlikte vites arttıran Novak, oyunun kontrolünü iki set boyunca hemen hemen hiç bırakmadı. İlk sette özellikle köşeler vurduğu toplarla puanlar çıkartan Rafa, iki set boyunca çok çok az puanda oyunu dikte eden taraf oldu. Kısa sürede 5-2 geri düşen Rafa, 3 set puanı kurtarıp durumu 5-4'e getirse de 40-30'da sandalye hakeminin overrule'ladığı puana itiraz edip konsantrasyonunu yitirince önce backhand down the line'a engel olamadı, ardından da çift hatayla seti Novak'a teslim etti.<br />
<br />
Üçüncü set de ikincinin kopyası şeklinde gerçekleşti, yine setin 4. oyununda servisini kırdıran Rafa, double break'le seti kaybetti. Ekranlara yansıyan bir istatistik maçın en çarpıcı istatistiğiydi. Üçüncü setin sonunda Rafa'nın baseline'dan turnuva boyunca kazandığı puan yüzdesi 56'yken, finalin ilk üç setinde %20'ydi. E Rafa baseline'dan puan kazanamayacaksa nerden kazanacak yorumunu yapmak kaçınılmaz oldu.<br />
<br />
Bu anda Mats Wilander'in yorumu ise hem güldürdü hem de Rafa'nın neden kaybettiğini açıkça ortaya koydu. Rafa'nın ikinci servis hızı 132km'yi görünce Wilander, Caroline Wozniacki'nin ikinci servisinden biraz daha hızlı vurdu dedi. (ki 120'lerde attığı da oldu) <br />
<br />
Dördüncü set ise Rafa'nın maça geri dönüşü oldu. Setlerde 2-1 geriye düşünce sanırım biraz rahatladı, maç gidiyor nasolsa diyerekten daha agresif vuruşlara yöneldi, daha çok çizgilere oynadı, oyunun yönünü değiştirdi, Federer'i şaşkına çeviren oyunu Novak'a karşı oynamaya başladı. Dördüncü setin başında enteresan bir enstantane ekranlara yansıdı. Kort girişinin yanında ayakta duran görevlilerden birinin, Rafa'nın kazandığı puan sonrası yumruklarını sıkıp come on çekmesi atmosferi yansıtır cinstendi.<br />
<br />
Nole buna rağmen maçı bitirecek noktaya gelmeyi başardı. 4-3 öndeyken Rafa'nın servisinde 40-0'ı yakaladı. Ancak üstüste muazzam puanlar oynayan Rafa sette tutunmayı başardı ve tie break'e kadar geldik.<br />
<br />
Tie break nefesleri kesti desem yeridir. 3-2'de mini break'i yakalayan Rafa, bir sonraki puanda kurguladığı oyun sonrası boş korta yolladığı top banta çarpıp dışarı çıkınca bir anda soğuk duş etkisi oldu. Bir sonraki puanıda kaptıran Rafa 3-5 geri düştü ancak çok çok az farkla dışarı giden Nole'un vuruşuyla mini break'i geri aldı ve sonrasında 7-5'le tie break'i bitirdi. Dördüncü set bittiğinde Rafa dizlerinin üstüne çöküp vamos'larken adeta maçı kazanmış gibi bir reaksiyon verdi.<br />
<br />
Verdiği reaksiyon bu setin onun için ne anlama geldiğini gösteriyordu. Zira son 5 yılda 5 setlik maç kaybetmeyen Rafa, maçı 5. sete taşımıştı.<br />
<br />
Bu dakikadan sonra Rafa rüzgar gibi oynadı, yorgunluktan eser yokken, Nole tarafında ufak tefek yorgunluk sinyalleri gözüküyordu. Maçın belki de turnuvanın en dramatik anı Rafa 4-2 30-15 öndeyken yaşandı. Yine nefis kurguladığı puan sonrasında file önünde yanlış hatırlamıyorsam backhand'iyle topu boş korta bıraktı ama top az farkla dışardaydı. 40-15'e gelip oyunun kilidini açacak puan Nole'a yazıldı ve ayakta durmakta bile zorlanan Nole servis kırıp sete geri döndü.<br />
<br />
O puandan sonra Rafa adeta durdu, konsantrasyonunu yitirdiği çok açıktı. 4-4'te maçın en uzun rallileri arka arkaya gelince Nole kendini yere bırakmaya başladı. Herkes maç bitti, Nole bitti, artık Rafa bitirecek diye beklerken bana kalırsa Rafa'nın aklı hala o puandaydı. Üstüste 2 oyunda servis kırma puanlarını çevirse de son oyunda yine filenin azizliğine uğradığı bir puan sonrası dağıldı ve bu muhteşem maçı kaybetti.<br />
<br />
İlk 3 sette tenis üst düzeydeydi ama yine de iki tarafında en iyi tenisi değildi. Dördüncü set ve beşinci setin yarısında ise olağanüstü bir tenis izledik. Bugün kazanan 7. kez üstüste Djokovic oldu. Rafa bu mağlubiyetin üstesinden nasıl gelecek bilmiyorum. Tabii ki seremonide de dediği gibi savaşmaya devam edecek ama bu maç kolay kolay unutulur cinsten değil. <br />
<br />
Muhteşem bir geri dönüş, 4-2'ye gelmiş bir 5. set, yorgun bir Nole, avucunun içine gelmiş şampiyonluk. Herkes kaybeder Rafa kaybetmez diyeceğimiz bir pozisyon. Ama bazen olmuyor işte. Bilemiyorum ama sanki Rafa'nın Nole'u yenmesi için toprağa kadar sabretmesi gerekiyormuş gibi geliyor. </div>Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-54723815147630285222012-01-28T12:45:00.000+02:002012-01-28T12:45:12.824+02:00Grand Slam Şampiyonu Yeni Dünya 1 Numarası<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhROqLMdawFOuKo-FanML91bHGN4HJKyWessf5KFo_xD3LZZq-zReO3QqrAlCAKDbcOzrTcXvYwoNHVF2bo27h7pCVMDkC89sVasUIlNIPlsv4wb9cFbUPoV465Lv06NFCo9QQpPBTF0OsO/s1600/vika.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhROqLMdawFOuKo-FanML91bHGN4HJKyWessf5KFo_xD3LZZq-zReO3QqrAlCAKDbcOzrTcXvYwoNHVF2bo27h7pCVMDkC89sVasUIlNIPlsv4wb9cFbUPoV465Lv06NFCo9QQpPBTF0OsO/s400/vika.jpg" width="400" /></a></div><br />
2012 Avustralya Açık kadınlar şampiyonu Maria Sharapova'yı 6-3 6-0'la deviren Victoria Azarenka oldu.<br />
<br />
Masha bize söyleyecek fazla bir şey bırakmadı. 5 yıl önce Serena'ya kaybettiği ve çok kötü oynadığı finalden sonra bugün yine aynı kortta çok kötü bir maç çıkardı.<br />
<br />
İlk Grand Slam finalini oynayan Vika'nın tedirginliği daha ısınma sırasında belli oluyordu. Maça da son derece gergin ve tutuk başladı. İlk oyunda servisini kırdırırken yaptığı 2 çift hata da bunu kanıtlar nitelikteydi. Vika için final 0-2 0-30 geriye düştüğünde başladı. Masha'nın basit hatasıyla aldığı puan sonrasında kendini buldu diyebilirim.<br />
<br />
Bu andan sonra zincirlerinden kurtulmuş gibi çizgilere çok güzel oynadı, vurduğu derin toplarla da Masha'nın erken reaksiyon vermesini engelledi. Tabii Masha'nın çok çok kötü bir gününde olduğunu da belirtmek gerekiyor. İkinci setin başında ekrana yansıyan istatistik çok çarpıcıydı. Turnuva boyunca baseline'dan %59'la puan çıkaran Masha, final maçının ilk setinde %18'le puan çıkarmıştı.<br />
<br />
Vurdukları winner sayısı eşit olmasına rağmen basit hata sayıları 30'a 12. Aldıkları toplam puanlarda ise 61'e 38'lik Vika üstünlüğü var. Yani demem o ki ilk setin 3. oyunundan itibaren 13 oyunun 12'sini alan ve maçı tam anlamıyla domine eden Vika, kariyeri açısından muhteşem bir şampiyonluk kazandı.<br />
<br />
Yıllardır bekliyoruz Vika ne zaman Grand Slam finali görecek diye, hep bir şanssızlıklar, sakatlıklar yaşadı. Çok iyi olduğu zamanlarda mental sorunlardan çekti ama bugün herşeyi geride bıraktığı gün olabilir.<br />
<br />
Artık kimsenin itiraz edemeyeceği şekilde Grand Slam sahibi yeni Dünya 1 numarası Victoria Azarenka. </div>Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-17767571195876265452012-01-27T16:19:00.000+02:002012-01-27T16:19:00.985+02:00Savaşan Murray, kazanan Djokovic<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3-hZ1b-yngNcXwGKjX_2rNlO7wDReI-J1p7IGZ0X0VWlwpeCGYQ_KdbZW4b5NfQVuvScgvjrix4sLNR0H9dgnC526_QEQmkT0imRhD4fNA6lHzVFMyNSidkjiI3QyXKgklc7qY-CfZZTd/s1600/nole.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3-hZ1b-yngNcXwGKjX_2rNlO7wDReI-J1p7IGZ0X0VWlwpeCGYQ_KdbZW4b5NfQVuvScgvjrix4sLNR0H9dgnC526_QEQmkT0imRhD4fNA6lHzVFMyNSidkjiI3QyXKgklc7qY-CfZZTd/s400/nole.jpg" width="293" /></a></div><br />
2012 Avustralya Açık erkekler ikinci finalisti Andy Murray'i 6-3 3-6 6-7(4) 6-1 7-5 ile deviren Novak Djokovic oldu.<br />
<br />
Tek kelimeyle MUAZZAM bir maç oldu. Mutlaka arşivlere girmesi gereken 5 saatlik her yönüyle mükemmel bir maç izledik. İki tenisçiyi de ayakta alkışlamak lazım. Ancak maçın tek cümleyle özetleyecek olursam Murray savaştı, Djokovic kazandı olur.<br />
<br />
Tabii bu demek değil ki Djokovic haketmedi ama Murray kendisinden beklemediğimiz bir oyun ortaya koydu. Bugünden sonra, biraz antipatik bulunan Murray, yepyeni bir hayran kitlesi elde edecektir.<br />
<br />
Maç tam da beklediğimiz gibi başladı. Nole kendi oyununu oynuyor, Murray de bütün büyük maçlarda olduğu gibi rakibine ayak uydurmaya çalışıyordu. İlk set böyle biraz da sıkıcı bir şekilde sona erdi. Hatta ilk set sonunda oflamaya falan başladım, bari 3 sette bitsin de işkenceye dönüşmesin diye düşünüyordum. Çünkü Murray her büyük maçta izlediğimiz üzere tutuk bir şekilde oynuyordu. Maçın gidişatını değiştiren an 2. setin 3. oyunu oldu. Setin başında servisini kırdırıp 0-2 geriye düşen Andy, 10 dakika süren bu oyunda 2 servis kırma şansını çevirip oyuna tutununca double break'le 0-3'e dönecekken, sette kalmayı başardı. Bu noktadan sonra da bambaşka bir Andy izledik.<br />
<br />
Andy'nin oyunundaki farklılık neydi diye soracak olursanız, sadece vurmaya başladı diyebilirim. Nole'a ayak uydurmak yerine onlarca basit hata yapsa da hep büyük vuruşlar yaptı, çizgilere vurdu, derin toplar yolladı, sürekli koşup topun arkasında kalmayı bildi. İkinci seti hanesine yazdırıp break'le üçüncü sete de hızlı biri giriş yaptı. Ancak oyun olarak tartışmasız üstün taraf olmasına rağmen bunu skorborda yansıtamadı. Setin ilk 4-5 oyununda 1/9'luk servis kırmayla oynaması bunda en büyük etkendi. Nole sette kaldıkça direnci arttı ve yanlış hatırlamıyorsam Nole 5-4 öndeyken 3 set puanı kaçırdı Murray'in servisinde. Bu set puanlarını da müthiş çevirdi Andy, baskı altında 1 ace, ardından forehand cross court çıkardı ki tam çizgi üstündeydi bu top. Tie break'te ise yine üstün bir oyunla 7-4'le seti hanesine yazdırdı.<br />
<br />
Üçüncü set tam 88 dakika sürdü. Bu kadar uzun süren, fiziksel ve mental olarak iki tarafı da bir hayli yıpratan seti Murray'in kazanması, artık maç Murray'in yorumunu yaptırdı. Ancak enteresan şekilde sanki seti kaybeden oymuş gibi oyundan düştü. Fiziksel olarak hareket edemeyecek duruma geldi. 88 dakika da kazandığı set avatanjını 25 dakika da kaybetti.<br />
<br />
Final setinin başında da değişen bir şey yoktu. Nole 4. setle birlikte oyunun kontrolünü eline geçirdi ve final setinde de 5-2'lik üstünlüğü kolayca elde etti. Ancak Murray, kendisinden beklemediğimiz bir şekilde savaşmaya devam etti, önce servisine zor da olsa tutundu. Bu noktada Andy'nin yüz ifadesi, beden dili hala maçta olduğunu gösteriyordu ki öyle de oldu. Müthiş bir ilk puandan sonra love break'le sete geri döndü ve sonraki oyunda 5-5'lik eşitiği sağladı. Kritik Nole servislerinde durum 15-40 olduğunda artık Murray için 2 maç puanı yorumunu yaptık. Nole bu anda son 15 puanın 12'sini kaybetmiş bir şekilde servislerini kullandı ve nasıl oldu bilemiyorum ama 3 servis kırma puanını çevirip servisine tutundu. Son oyun yine çekişmeye sahne olsa da Andy seti maçı kaybetti.<br />
<br />
Maç sırasında Eurosport yorumcusu yıllardır Murray'in büyük maçlarda bu şekilde oynamasını bekledik dedi. Gerçekten de öyle, ilk 3'e karşı özellikle Grand Slam'lerde oynadığı maçlarda büyük sıkıntısı vardı Andy'nin. Bu maç eski Andy'i düşününce kolay kolay toparlanamayacağı bir yenilgi oldu. Eğer gerçekten bu maçla bir şeyler değişecekse, maçın bütün pozitif yönlerini oyununa dahil etmeli derim. Evet çok büyük hayalkırıklığı ama bugün gösterdiği çabayı ve ruhu artık istikrarlı bir şekilde görmemiz gerekiyor. Ivan Lendl'ın ona çok büyük katkısı olmuş, oyunundaki gözle görülür değişiklik bunun ispatıydı. Umarım uzun vadede kazanan Andy olacak.<br />
<br />
Djokovic için fazla bir yorum yapmaya gerek yok. Geçen seneden beri böyle maçları kaybetmemeyi öğrendi. Bir şekilde oyunda kalmayı başarıyor. 5 setlik, fiziksel ve mental olarak yorucu bir maçtan çıkacak olması Nadal'ın işine gelecektir tabii ama çok da büyük bir farklılık yaratmayacak. Zira Nadal'da geçen seneki 0-6'yla maça başlayacak. Her halükarda güzel bir final bizleri bekliyor.</div>Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-81206819255808708142012-01-26T15:46:00.000+02:002012-01-26T15:46:14.477+02:00İlk finalist Rafael Nadal<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPY3FaDdhPn5Z9H6YEZh3qQN-5L2SPjQMyzE99mmUsiJrgW0LbQmcWKI7XK_GxAA6PbUECHs0bq3Ib-WZZaSiCA9gNqox-8l4opeNlXi9c1ULwFVuSEGiG1Rv5BG7N-rImduZ1IoR3KYfZ/s1600/rafa.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPY3FaDdhPn5Z9H6YEZh3qQN-5L2SPjQMyzE99mmUsiJrgW0LbQmcWKI7XK_GxAA6PbUECHs0bq3Ib-WZZaSiCA9gNqox-8l4opeNlXi9c1ULwFVuSEGiG1Rv5BG7N-rImduZ1IoR3KYfZ/s400/rafa.jpg" width="266" /></a></div><br />
2012 Avustralya Açık Erkeklerde ilk finalist, Roger Federer'i 6-7(5) 6-2 7-6(5) 6-4'lük dört sette mağlup eden Rafael Nadal oldu.<br />
<br />
<br />
Yine adına yakışır bir tenis ortaya koydu iki tarafta. Zaten kaç kere hayalkırıklığı yarattıki bu eşleşme!? İlk sette üstün bir Fed izledik. Özellikle ikinci servislerinde kusursuz oynadı. Break'i geri çevirip tie break'e taşımayı başardı Rafa ama tie'da üstünlüğü çabuk yitirdi. İlk set sonunda güzel bir istatistik yansıdı ekrana rallilerinin uzunluğuna göre puan dağılımı, 9 ve üstü vuruşluk rallilerde Fed ikiye katlamıştı Rafa'yı. Bana göre çarpıcı bir istatistik çünkü Fed ilk sette oldukça hareketli ve hızlıyken, ikinci setle birlikte ayakları gözle görülür biçimde yavaşladı.<br />
<br />
Maç sırasında hep not tutmama rağmen bu kez tutmaya üşendim, o yüzden bir çok enstantaneyi atlamış olabilirim ama aklıma gelen bir kaç tanesini bahsetmeden geçmeyeyim. Maçın genelinde çok güzel ralliler yaşandı ama ilk sette Fed'in bir slice winner'ı var ki gerçekten inanılmazdı. Eurosport international yorumcusu bunun üstüne aynen şöyle dedi; "Federer makes Harry Potter look like a muggle" Bilmeyenler için hemen not düşeyim muggle Harry Potter kitaplarında/filmlerinde büyücülük yeteneği olmayanlar için söylenen bir lakap.<br />
<br />
İkinci sette break'i yakaladıktan sonra arkasına bakmadı Rafa, 5-2'de verilen havai fişek arasından sonra da fırtına gibi döndü. Fed bildiğin uyudu bir süre, üçüncü sette 0-1 15-40'a gelince durum uyandı. Servis oyunu resmen vites yükseltti bu dakikadan sonra çok daha iyi bir görüntü çizdi. Kritik 7. oyunda 4. seferde servis kırmayı başarınca Rod Laver'a heyecan geldi ama bir sonraki oyunda Rafa cevap vermeyi bildi. Tie'a giden sette durum 6-1'den 6-5'e gelse de set Rafa'nın oldu.<br />
<br />
Dördüncü sette de Fed bir şekilde oyunda tutunmayı başardı. Rafa yanlış hatırlamıyorsam ilk iki üç oyunda 3-4 tane servis kırma puanı kaçırdı. Kritik 9. oyunda servis kırmayı başaran Rafa, bir sonraki oyunda servislerini final için attı. Bu oyunda Rafa çok net bir şekilde gergindi. İlk maç puanını kaçırıp, ikinci de bitirdi ama yine yanlış hatırlamıyorsam 1 puan dışında bütün puanlar Fed'in basit hatalarından geldi.<br />
<br />
Maçın kısa özeti bu şekilde. Şimdi gelelim ufak bir analize, ortada bir gerçek var ki Rafa, Grand Slam'lerde Fed'i nasıl yeneceğini çözmüş durumda. 7-2'lik üstünlük bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bunda en büyük etken 5 setlik maçlarda Rafa'nın fiziki üstünlüğü. Eurosport Int. yorumcuları bugün nefis analizler yaptı hem Fed'le hem Rafa'yla ilgili. Tek tek onları yazacak zamanım yok. Ama genel itibariyle iki yorumcunun da anlaştığı nokta Rafa'nın skorbordda ne yazdığına bakmaksızın her an her puanda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığı ve bunun için yeterki fiziksel güce sahip olduğu. Fed'in ise bunun aksine oyunun her puanında kendisi gibi oynamadığı, seyirciyi ikna edemediğiydi. Yani Rafa bugün kaybetse bile en azından elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyor seyirciler ama Fed bugün kaybedince daha iyisini yapabilirdi diyoruz.<br />
<br />
Kısmen katılıyorum bu yoruma, Fed'in en büyük sorunu Rafa'nın oyununa karşı bir plan kuramaması. Kafasından neler geçiyor bilemiyorum, bugün zaman zaman servis-vole'ler denedi, maçın genelinde topları erken almaya çalıştı ama bu sefer de basit hata sayısında Rafa'yı ikiye katladı. Rafa'nın ise oyun planı daha net, olabildiğince backhand'e oynayıp oyunu kurgulamaya çalışıyor. Kimilerine göre zayıf görülen servislerini dışarı doğru açmaya çalışıyor, kimi zaman servis şeklini değiştirip puan çıkarmaya çalışıyor. Yani kısacası Rafa'nın ne yapmaya çalıştığını izlerken anlayabiliyorsunuz, bir planı var ve ona sadık kalıyor. Fed ise Rafa karşısında ne yapacağını tam bilemeden oynuyor. Karşısında Djokovic veya Murray ya da herhangi biri olduğunda ise bildiğimiz Fed'e dönüşüyor. Bu sadece benim yorumum değil, kim olduğunu çıkaramadığım yorumcu da buna benzer bir düşüncedeydi.<br />
<br />
Maç sonu röportajı ise tek kelimeyle inanılmazdı. Bizim blogları takip eden anti-Rafa'cılar, onun sözleri hakkında ne düşünüyorlar merak ediyorum açıkçası. Bu seviyedeki bir sporcudan beklenmedik derecede alçakgönüllü bir konuşma yaptı. Gerçi biz biliyoruz onun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu da fanatizm bazen insanların gözünü karartabiliyor. Jim Courier, Rafa'ya Roger Federer senin kariyerin için ne anlam ifade ediyor sorusuna özetle ondan sürekli bir şeyler öğreniyorum, benden hep bir iki adım önde şeklinde konuştu. Djokovic - Murray maçı için oyunculara maçla ilgili söyleyeceğin bir şey var mı sorusuna ise Djokovic şöyle oynamalı, Murray böyle oynamalı falan dedikten sonra Murray için ama bana sormasa daha iyi olur, son 6 maçı kaybettim şeklinde konuştu. Yakında düşer videolar eklerim.</div>Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-25709155313983873212012-01-26T14:52:00.001+02:002012-01-26T14:54:52.643+02:00AO Kadınlar Finali: Masha vs Vika<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpyzyt7KVFL4qCzdWQhFKpB7PogsIP2PxEKY8wwVFGeokkBn4a6xmsmAsdUqxvNwglQPDjW97o8fHCz_paQt6enYQwqZ5rBLb1r0eKG30R3jaa4ipSv4jkckMNkzGDfciSRwTuEMeditpM/s1600/masha.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="260" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpyzyt7KVFL4qCzdWQhFKpB7PogsIP2PxEKY8wwVFGeokkBn4a6xmsmAsdUqxvNwglQPDjW97o8fHCz_paQt6enYQwqZ5rBLb1r0eKG30R3jaa4ipSv4jkckMNkzGDfciSRwTuEMeditpM/s400/masha.jpg" width="400" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_OdDA64ZbBx51IJ1XJY7bdr07IH4gEB9gF_Iz8EswCt1R9Z5AzGju4L8fXDCtdaZmcJaEZ57f-sYW7cgpmkQ_d4u3VaKHE2t6-jgeLowrh-Oi_ITRKi25EONZUe1bJw6jJ8hdRO9cIipU/s1600/vika.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_OdDA64ZbBx51IJ1XJY7bdr07IH4gEB9gF_Iz8EswCt1R9Z5AzGju4L8fXDCtdaZmcJaEZ57f-sYW7cgpmkQ_d4u3VaKHE2t6-jgeLowrh-Oi_ITRKi25EONZUe1bJw6jJ8hdRO9cIipU/s320/vika.jpg" width="320" /></a></div><br />
<br />
Yarı finale yükselen isimlere baktığımızda oldukça yakın geçicek maçlar olduğunu farketmiştik. Buradan kim çıkarsa çıksın bence şampiyonluğu hakedicektir diye düşünüyorum. Tabii gönlümün kimden yana olduğunu söylememe gerek yok.<br />
<br />
Vika, Clijsters'ı geçerken şaşırttı baya, hele de ikinci seti kaybettikten sonra bildiğimiz Vika kesin çökecektir diye düşündüm ama iyi tutundu gerçekten, bunda Kimmie'nin katkısı da var elbette. Kariyerinin ilk Grand Slam finaline çıkacak, bence çok daha önce gerçekleşmesi gerekiyordu ama şanssızlıklar, sakatlıklar vs derken bu zamana kadar beklemek zorunda kaldık.<br />
<br />
Masha da çok da iyi oynamadığı maçta geçen senenin flaş ismi Petra'yı 3 sette geçmeyi başardı. İyi bir servis performansı göremedik Masha'dan ama işte eline geçen fırsatları çok iyi değerlendirdi. 5te 5 servis kırmayla oynadı. Öte yandan maçı üçüncü sete taşıyan Petra, son sette eline geçen fırsatları değerlendiremedi.<br />
<br />
Masha, kariyerinin 4. Grand Slam'i için cumartesi günü korta çıkacak. Maça heyecan katan bir diğer unsur da kazananın 1 numaraya yükselecek olması.</div>Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-79854485604900276352012-01-23T13:04:00.000+02:002012-01-23T13:04:00.394+02:00Capon başardı !<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHuIGZdTLocP9xIvhJM1kBmXeBYaAUe8i8OY_E-hpFA_IOHxCeaqsFGpKyqW1QZrD1Dhv40502l2m1u7cwrNCDWCY4_OKp9PnXHuuyJ0uHg9mRxEo_7sENtlpZf0ec-zSqbO1v0Zo2j9Sl/s1600/kei.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHuIGZdTLocP9xIvhJM1kBmXeBYaAUe8i8OY_E-hpFA_IOHxCeaqsFGpKyqW1QZrD1Dhv40502l2m1u7cwrNCDWCY4_OKp9PnXHuuyJ0uHg9mRxEo_7sENtlpZf0ec-zSqbO1v0Zo2j9Sl/s320/kei.jpg" width="235" /></a></div><br />
Avustralya Açık'ta 8. gün Djokovic - Hewitt maçı dışında tamamlandı. O maçta birazdan başlıyor. Günün sürprizi kuşkusuz benim capon Kei Nishikori'den geldi.<br />
<br />
Aslan parçası Tsonga'yı zorlasın demiştim ama bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Tsonga'nın 70 basit hata yapmasının da katkısı var tabii ama çok hareketli, iyi return'ü olan çok yetenekli bir çocuk bu Kei. Avustralya Açık'ta 80 yıl sonra ilk kez bir Japon çeyrek finali gördü. Tebrik ediyorum kendisini :)<br />
<br />
Çeyrek finaldeki rakibi Kukushkin'in üçüncü sette çekilmesiyle tur atlayan Murray oldu. 5 setlik maçtan sonra antrenman gibi maç oynayan Murray'i yenmesini beklemiyorum, belki bir set ha..?<br />
<br />
Kadınlarda son çeyrek finalistler de Sharapova - Makarova ve Errani - Kvitova şeklinde oldu. Burda sürpriz çıkmaz Masha - Petra yarı finalini izleriz.<br />
<br />
Masha - Lisicki maçı tam da beklediğim gibi geçti. Genelde kısa puanlar ama çok güçlü vuruşlar. Keyifli bir maç oldu bana kalırsa. Makarova'da tarih yazdı ama Serena berbat oynadı desek yeridir. Zaten Chris Evert de maçtan sonra izlediğim en kötü Serena Williams maçıydı demiş. Errani - Zheng maçında da tabii ki istediğim gerçekleşmedi ve Errani kura şansıyla çeyrek finali görmeyi başardı. Geçen Amerika Açık'ın Kerber'i oldu diyebiliriz.</div>Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-87537339137144721692012-01-22T13:56:00.000+02:002012-01-22T13:56:33.179+02:00AO'ya bir bakış ve Kimmie'nin dönüşü<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXI4TXpNanJ8sGZvVQCS7t2ov6qG1GTInsg8PSSaRcI_5dsCW9_P6WyqIAtnzalQ43tNibyHD07S3VMD3Krb9B3l3HOFioox_jeUXxe_N-nEwrOJZsrxLvTuul70_N-x_KK49rwpAthAZW/s1600/kimmie.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="281" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXI4TXpNanJ8sGZvVQCS7t2ov6qG1GTInsg8PSSaRcI_5dsCW9_P6WyqIAtnzalQ43tNibyHD07S3VMD3Krb9B3l3HOFioox_jeUXxe_N-nEwrOJZsrxLvTuul70_N-x_KK49rwpAthAZW/s400/kimmie.jpg" width="400" /> </a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"> </div>Avustralya Açık'ı bu sabah itibariyle açmış bulunmaktayım. Zaten blog konusunda inanılmaz bir motivasyon kaybı yaşıyorum, üstüne 10 gündür İstanbul dışında olunca ne sezon başını takip edebildim ne de Avustralya Açık'ı.<br />
<br />
Turnuvada izlediğim ilk maç bu sabahki Caro - JJ maçı oldu. Caro 1.5 set boyunca süpürdü demek yerinde olur herhalde, JJ köşelere çizgilere vurucam diye paso basit hata yaptı. Ha ne zaman toplar biraz daha içeri düşmeye başladı Caro'nun gerçek yüzü ortaya çıktı. Biri şu kıza ne olur puan bitirmeyi öğretsin, kurguladığı puanların yarısını 3-4 vuruşta bitirebilecekken 9-10 vuruşa çıkıyor ralliler. İnanılmaz sıkılıyorum izlerken.<br />
<br />
Kuralara, geçmiş maçlara ve haberlere şöyle bir göz attım da baya dramatik bir ilk hafta olmuş. Bir sürü olay yaşanmış, raket kırmalar, hakem hataları, sahaya giren toplar, seyirci tepkileri vs vs..<br />
<br />
Günün maçı Kimmie'nin dönüşü olmuş tabii ki. ayağını burktuktan sonra ikinci sette çok iyi toparlamış ama tie break'te 6-2'den dönmek farklı bir şey. Tam da Yaz Helvası'nın yazısının üstüne cuk oturmuş bu geri dönüş. Bileğiyle ilgili bir haber bulamadım henüz ama Caro'ya gün doğdu desek yeridir herhalde.<br />
<br />
Kadınlarda beni şaşırtan Makarova oldu. Kendisini 2 sene önceye kadar büyük bir heyecanla takip ediyordum ama üstüne bir şey koyamadıydı. Buradaki çıkışı takdire değer. Kanepi'nin sezona iyi başladığını biliyorum, Bepa da her ne kadar iyi durumda değilse de yenmesi büyük iş. Errani - Zheng'in 4. turu tam bir kura şansı, Zheng çıksa bari çeyreğe. Masha - Sabine maçı da pek bir güzel olacağa benziyor. Serena - Masha çeyreği izleyelim derim.<br />
<br />
Erkeklerde Del Potro - Federer maçını kaçırmamak lazım. Kukushkin'in Troicki'yi ve Monfils'i 5'er sette geçmesine çok şaşırdım ama Murray rahat geçer gibi. Aslan parçası Nishikori'de kurasını değerlendirmiş o da Tsonga'yı zorlamaya bakar artık. Djokovic - Hewitt maçını da dört gözle bekliyorum. Nole'u ne kadar çok sevsem de 2010 Wimby'de Hewitt'e yaptığı artistliğini hala unutmadım. Hewitt için çok zor maç ama bir iki cmon görsek fena mı olur =)</div>Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-65988573785734856342012-01-21T23:26:00.001+02:002012-01-22T13:56:53.629+02:00Takdir-i İlahi (?)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/xGLNP9MEfMg" width="450"></iframe><br />
<br />
Avustralya Açık'ta tek erkekler bölümünün şu ana kadarki en büyük sürprizini, son 16'ya adını yazırmayı başaran dünyanın 92. sırasındaki Kazak Mikhail Kukushin gerçekleştirdi. En son Katar Açık'ta finale yükselerek, Melbourne'e formda gelen Gael Monfils'i 5 set sonunda devirmeyi başaran Kukushkin'in, son oyunda bilinmez bir yardımcısı vardı. Tanrısal müdahale mi yoksa sarhoş müdahalesi mi bilemiyorum; ama maçı son sete kadar taşımayı başaran Kukushkin'in bir üst tura çıkmasına bu olayın da katkısı olduğu yadsınamaz. Monfils videoda yaşananların ardından konsantrasyonunu kaybederek iki çift hata yaptı ve maçı kaybetti. 2012 Avustralya Açık'ın unutulmaz anlarından birisi olarak kayıtlara geçsin.</div>Yaz Helvasıhttp://www.blogger.com/profile/09596650074043526571noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-43254701732584513102012-01-20T15:36:00.003+02:002012-01-20T15:36:27.781+02:00Kim Clijsters, Jada ve Baba<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitEq_oBU_4KNTAuXeANNEkjzjGy1XCkuY0iaXaJd5nypWoPaoIuOSjIyPplmWaJBVfxd7LKczf6KWAhgxvUXII5APLtKAgSPoeGc0r53NJ8XNFJr9cdermeND1lDQZ-3UBzISdxIZiQ2Pa/s1600/Kim-Clijsters-Australian--006.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitEq_oBU_4KNTAuXeANNEkjzjGy1XCkuY0iaXaJd5nypWoPaoIuOSjIyPplmWaJBVfxd7LKczf6KWAhgxvUXII5APLtKAgSPoeGc0r53NJ8XNFJr9cdermeND1lDQZ-3UBzISdxIZiQ2Pa/s400/Kim-Clijsters-Australian--006.jpg" width="400" /></a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Sezonun ilk grand slam'i olan Avustralya Açık bu hafta başladı. Kişisel olarak işlerimin yoğunluğundan dolayı maçları izleme şansı bulamadım. Umarım ikinci haftanın vadettiği birinci sınıf tenis maçlarını ve unutulmaz hikayeleri buraya taşıyacak vakti bulabilirim. Kim Clijsters hakkında Guardian Weekly'nin 20-26 Ocak sayısında yayınlanan duygusal yazıyı ise, blogdaki geç Avustralya Açık açılışının telafisi olarak sizlere sunuyorum. Açılış yazısı ile kadınlarda tarafımı da açık etmiş oldum sanırım.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>Kim Clijsters, Jada ve Baba</b></div>
<div>
<br /></div>
Kim Clijsters, profesyonel spor tarihinin en kayda değer geri dönüş hikayelerinden birini tehdit etmekte olan sakatlıklarıyla ilgili olarak: "Geçtiğimiz yıl her şeyin bittiğini düşündüğüm pek çok an oldu" diyor ve ekliyor: "Bunlar hayal kırıklığına ve ümitsizliğe kapıldığım anlardı, kendimi dipte hissediyordum çünkü bütün sıkı çalışmalarım boşa gitmiş görünüyordu. Ama bu anlar geride kaldı ve kaldı ve rehabilitasyona gitmek motivasyonum geri geldi. Gerçekten çok sıkı çalıştım; ama bu cidden hiç de kolay olmadı."<div>
<br /></div>
<div>
Clijsters dünyadaki en sempatik profesyonel tenis oyuncusu ve sıradan bir hayatı ününün getirdiklerine tercih eden bir süper yıldız olabilir; ama şu anda her zamankinden fazla belirsizlikle karşı karşıya. Clijsters için 2011 yılının son 8 ayı, Wimbledon ve Amerika Açık'tan çekilmesine neden olan bilek ve omuz sakatlıkları ile mide rahatsızlıkları yüzünden berbat oldu.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Clijsters, vücudunu güçlendirmeye konsantre olması gerektiğinin farkına vardı ve uzun bir ara verdi. Geçtiğimiz ay memleketi Belçika'da Caroline Wozniacki ile bir gösteri maçında karşılaştı ve dünya bir numarasını iki sette yenmeyi başardı.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Clijsters o maçta en büyük zaferini, yani 2009'da emeklilikten geri dönüşünün ardından oynadığı henüz üçüncü turnuva olan Amerika Açık'ı kazanışını simgeleyen yeteneklerinden bir kısmını sergiledi. O dönemde 2007 yılının Mayıs ayında bir aile kurmak için tenise veda eden Clijsters dünya sıralamasında yoktu ve turnuvaya wildcard ile katılmıştı. Clijsters, Flushing Meadows'da kazanan ilk wildcard sahibi oyuncu olduğunda Jada isimli küçük bir kız annesiydi ve bütün dünyadaki kadınlara ilham kaynağı olmayı başarmıştı.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Clijsters 2010 yılında da Amerika Açık'taki başarısını tekrarladı ve geçtiğimiz Ocak ayında Avustralya'da bir grand slam daha kazandı. Daha sonra Paris'te bir salon turnuvasına katılarak kısa bir süreliğine Wozniacki'nin yerine dünyanın birinci sırasına oturdu.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Şimdilerdeyse Clijsters son sakatlığını geride bırakmaya çalışıyor. Bu ayın başında, beş aydır oynadığı ilk turnuva olan Brisbane'de, Daniela Hantuchova'ya karşı oynadığı yarı final maçını yarıda bırakmak zorunda kalmıştı.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Yapılan testler yalnızca kalçasında bir kas spazmı yaşadığını gösterdi ve Clijsters da çekilmesinin yalnızca tedbir amaçlı olduğunu açıkladı. Bu onun geçtiğimiz pazartesi günü Melbourne'de başlayan Avustralya Açık'ta oynamaya ne kadar istekli olduğunun bir göstergesiydi. Clijsters, "fiziksel açıdan her zamankinden daha güçlü hissediyorum" diyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kendisinin de kabul ettiği gibi bu onun son Avustralya Açık turnuvası ve bu açıklama aynı zamanda bir yıl dönümü ile çakıştı. Eski bir Belçika futbol milli takımı oyuncusu olan babası Lei'nin 4 Ocak 2009'da hayatını kaybetmesinin ardından 3 yıl geçmişti. Clijsters babasını her gün düşündüğünü belirtiyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
"Genellikle onu eğlenceli halleriyle veya Jada'yı yetiştirirken hatırlıyorum. Tabii ki insanlar taziye mesajları beni etkiliyor; ama onun ölüm yıl dönümü, yani 4'ü sadece bir rakamdan ibaret. O yılın diğer tüm günlerinde benimle birlikte."</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Emeklilikten geri dönüşü, 2009 yılının Mayıs ayında bir Wimbledon'da oynanan bir hazırlık maçıyla gerçekleşmiş ve babasının ölümü ve kızı Jada'nın doğumuyla çevrelenmişti. "Babam öldükten birkaç hafta sonra menajerim aradı, ki kendisi de babamın yakın arkadaşlarından biriydi. Bana, Wimbledon'ın yeni merkez kortunun açılışı için, idolüm olan Steffi Graf, Andre Agassi ve Tim Henman ile özel bir maç yapmamı istediklerini söyledi. Çok mutlu olmuştum."</div>
<div>
<br /></div>
<div>
"Yaşadığım son yılı yeniden düşündüm. 7 aylık hamileyken babamın hasta olduğunu öğrendim. Eşimle birlikte eve gitmek ve hamileliğin bu özel döneminin keyfini çıkarmak istiyordum; ama babamı hastanede gördüm. Ve Jada doğduktan sonra da eve daha kötü haberler duyduktan sonra dönebildik. Babamın çok hasta halini gördükten bir saat sonra Jada'nın ilk gülüşüne şahit oluyor veya onunla eğleniyorduk. Çok garip bir dönemdi."</div>
<div>
<br /></div>
<div>
"Ama o geçen yılda birbirimize çok yakındık. Çok acı verici; ama insanı güçlendiriyor ve hayata yeni bir gözle bakmanı sağlıyor. Ve tabii ki ölüme de. Babamın bu kadar genç öleceğini hiç tahmin etmemiştim. Sadece 52 yaşındaydı."</div>
<div>
<br /></div>
<div>
"Önemli olan Jada'yı tanımış olması ve onu yanına bıraktığımda buna bayılmasıydı. Onu besliyor ve onunla oynuyordu. O benim babamdı, harika bir arkadaş, bir yol gösterici, bir koruyucuydu."</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Clijsters'ın uzun sakatlık listesi, nihai emeklilik kararı çok uzakta olmadığını gösteriyor. "Son bir kez Melbourne'de iyi işler yapmak çok iyi olur. Hayalim ise Wimbledon'ı kazanmak ve Londra Olimpiyatlarında yer almak. Ve tabii ki son bir Amerika Açık da çok özel olurdu."</div>
<div>
<br /></div>
<div>
"Ama son aylar bana hiç bir şey beklememeyi öğretti. Ne olursa olsun oldukça şanslı olduğumun bilincindeyim; çünkü ne olursa olsun harika bir ikinci kariyere sahip oldum. Babam bunu sonsuza kadar hatırlamamı isterdi."</div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<b>Kaynak: "Kim Clijsters, Jada and Dad". Donald McRae. Guardian Weekly, 20-26 Ocak 2012 Sayısı.</b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>Fotoğraf guardian.co.uk internet sitesinden alınmıştır</b></div>Yaz Helvasıhttp://www.blogger.com/profile/09596650074043526571noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-56495169107797354422011-12-18T18:04:00.002+02:002011-12-18T18:06:37.170+02:00Gözle Görülenden Fazlası - Marion Bartoli<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoCJMs4c949-Y8lEQNj7YGzD8IcYD2OLQ88JVW2kmRH5TyboAYrn_hfxasP8g__JsUiGY0JK2MSPFmKXxZlucY8mXq_zRHeRkBKmYMn-C3o_BtKO6-QgzJgRxPepZKAMjgEX5kEQ23yQ_1/s1600/bartoli.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="227" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoCJMs4c949-Y8lEQNj7YGzD8IcYD2OLQ88JVW2kmRH5TyboAYrn_hfxasP8g__JsUiGY0JK2MSPFmKXxZlucY8mXq_zRHeRkBKmYMn-C3o_BtKO6-QgzJgRxPepZKAMjgEX5kEQ23yQ_1/s320/bartoli.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Bu yıl WTA'de dikkat çeken isimlerden biri de Marion Bartoli'ydi. Özellikle Roland Garros'da Fransız seyircisinin desteğiyle yarı finale kadar yükseldi; ancak son şampiyon Schiavone'ye takılarak bir Grand Slam kazanma hayalini ertelemek zorunda kaldı. Sezon sonunda WTA finallerine katılmak için gösterdiği çaba da sakatlık nedeniyle sonuçsuz kaldı ve Bartoli sezonu 9. sırada tamamladı. Daha önce Djokoviç röportajını çevirdiğim Australian Tennis dergisinde, Bartoli'ye dair de güzel bir yazı vardı ve ben de bu yazıyı blogda paylaşmak istedim. Okul günlerine dair iyi anılara sahip olmayanlar ise yazıyı okurken Bartoli'ye sinir olabilirler, benden söylemesi.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;">Marion Bartoli – Gözle Görülenden
Fazlası<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Profesyonel
olmak, çok yüksek bir IQ ve yaratıcı olmak için gereken yeteneğe sahip olan
Marion Bartoli’nin aklına hiç gelmemişti. Yine de, bu yarı-zamanlı çalışan ressam
ve yetenekli öğrenci, bir numaralı Fransız kadın tenisçi olmayı ve de bir Grand
Slam kazanmak için iddialı konuma gelmeyi başardı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Bu
kadar başarılı bir oyuncunun bu kadar düşük profilli olması çok alışıldık bir
durum değil; ancak Marion Bartoli’de göze görünenden fazlası var. Bu yılın
başındaki bir röportajda 175 IQ’ya sahip
olduğunu açıklamıştı. Bu rakamın Beethoven, Albert Einstein, Bill Gates ve Stephen
Hawking’den yüksek olduğunu söylemek, karşılaştırma yapmak adına faydalı
olacaktır. Etkileyici olduğunu söylemek gerek; ancak bu Fransız kız bunu çok
önemli bir şey olmadığını düşünüyor:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">“Yalnızca
9 yaşındaydım. Eminim ki bugün aynı testi yaptırsam, sonuç aynı olmazdı” diyor
ve ekliyor: “Fransa’da bütün çocukların bu testten geçmesi gerekiyor, sonuç da
oldukça yüksek oldu. Ancak bunu çok ciddiye almamalısınız. Ben IQ testinin
birisinin zeki olup olmadığını gösterdiğine inanmıyorum. Bu yalnızca bir test. Ben
bunu çok ciddiye almıyorum ve ben o süper zeka kızlardan değilim.”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Belki.
Ama, diğer taraftan bakarsak, belki de sorunlu bir dahiyi anlatan A Beautiful
Mind filminin en sevdiği filmlerden birisi olması da bu yüzden. Okuldaki
günlerini sevdiğini ise saklamıyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">“Okulda
çok iyiydim. Bunu çok severdim. Benim için her gün okula gitmek çok keyifliydi.
Okula giderken hiç zorlu bir dönem geçirmedim. Hep gülümserdim. Bir şeyler
öğrenmenin, iyi sonuçlar almanın, arkadaşlarımla birlikte olmanın ve eğlenmenin
keyfini çıkarırdım. Benim için tamamen zevkti.” <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Okulunda
başarılı olması, tabii ki, ona yardımcı oldu. Bartoli’nin bugün tenis
kortlarında yer almasının nedeni de okuldaki başarısı. Okulda çok başarılı
olduğu için sporla uğraşmaması gerektiğinin söylenmesi, onun için önemli bir
motivasyon kaynağı olmuş.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">“Her
şeyde iyi olduğumu düşünüyorum. Tamam, belki çok abartılı bir söz; ama
gerçekten, notlarımı görmeliydiniz. Matematikten 20 üzerinden 19, Fransızca’dan
20 üzerinden 28 alırdım. Her şey çok kolaydı. Bir sayfa okuduğumda hepsini
ezberime alırdım. Bu doğuştan gelen bir yetenekti ve bu şekilde çalışabildiğim
için çok şanslıydım; çünkü bu durum bana tenis oynamam için vakit yaratırdı.”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">“Herkes
bana, sadece okula gelmemin daha faydalı olacağını ve belirli bir seviyede
olmadığım için spor yapmamam gerektiğini söylüyordu. Bense: ‘Tamam, okulda her
şey çok kolay oluyor, belki de benim için fazla kolaydır. ’ Ben biraz daha
zorlu bir şeyler yapmak istiyordum, bu nedenle de: ’Yapamayacağımı mı
düşünüyorsunuz? Ben size yapabileceğimi göstereceğim’ dedim.”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Öyle
dahi olsa, profesyonel bir tenisçi olmayı aklının ucundan dahi geçirmiyordu.
Sadece olayla bu şekilde gelişti.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">“Bir
tenisçi olacağımı hiç düşünmemiştim. ‘Tamam, junior turnuvalarında bir Amerika
Açık veya bir Grand Slam kazanmayı deneyeceğim’ dedim ve kazandım. Sonra
profesyonel seviyeye geçtim ve ‘Tamam, birkaç ITF turnuvası kazanmayı
deneyeceğim’ dedim ve onları da kazandım. Bazı hedefler koyar ve onlara
ulaşırsınız. Ama hiçbir zaman bugünden itibaren profesyonel bir tenis
oyuncusuyum demedim, asla. ”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">İlk
WTA karşılaşmasına yaklaşık 10 yıl kadar önce, Roland Garros’da çıktı ve ilk
turda kaybetti. Kariyerinde, her oyuncunun en büyük hedeflerinden biri olan Wimbledon
finalini gördü. Bu olay 2007 yılında gerçekleşti. Yarı finalde Justine Henin’ı,
en büyük hayallerinden biri olan Wimbledon şampiyonluğundan ederek finale
yükseldi; ancak Venus Williams’a karşı finali kaybetti. Bir kaç gün sonra ilk
kez ilk 10’a girerek en iyi Fransız kadın oyuncu ünvanını kazandı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Bu yıl,
Indian Wells finaline kalmayı başararak yeniden bu seviyeye ulaştı. Sonrasında
birkaç basamak geriye düşmesine karşın, kariyerinin en başarılı dönemi
sayılabilecek bir dönemi geride bırakarak ilk 10’a yeniden yerleşti. Bu dönem,
Roland Garros’da bir yarı final, Eastbourne’de bir şampiyonluk ve Wimbledon’da
bir çeyrek finali içeriyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Bu
arada, bir Wimbledon finalisti olmanın Bartoli’ye All England Club’da özel
üyelere tahsis edilen bir soyunma odasını kullanma ayrıcalığını kazandırdığını
da ekleyelim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Bartoli
bu konuyla ilgili olarak: “Burası oldukça özel” açıklamasını yapıyor. “Oldukça
az kişilik bir kulübe üye olduğunuzu düşünüyorsunuz. Dürüst olmak gerekirse, bu
kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor. Her şey sizin için yapılmış. Orada, bazı
hanımlar size yardımcı oluyorlar. Örneğin, yağmur varsa ve yağmur gecikmesi
esnasında eşyalarınızın yıkanması gerekiyorsa, bunu sizin için onlar
yapıyorlar. Veya kıyafetinizin ütülenmesi gerekiyorsa onu da yapıyorlar. Ben
onlardan çok fazla talepte bulunmuyorum. Ben bir günde 200 iş isteyen
insanlardan değilim, ama eğer bir şeye ihtiyacınız varsa, bunu yaptırabilme
şansınız var. Bu Wimbledon’ı benim için oldukça özel kılıyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Bartoli’nin
yaşadığı türdeki lüks ve ayrıcalıklara karşın, profesyonel turda olmak oldukça
zor bir iş. Her hafta kendinizi ispat etmeniz için sürekli bir baskı var; ancak
yalnızca bir kazanan olabilir. Oyuncuların da rahatlamak için çeşitli yönemleri
var. Bazıları PlayStation oynayarak, bazıları müzik dinleyerek, bazıları da
okuyarak dinleniyor. Bartoli ise resim yapıyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">“Yağlı
ve sulu boya çalışmaları yapıyorum. Ancak bunları tura getirmek çok zor; çünkü
yağlı boyanın kuruması için on güne ihtiyaç var ve ben bir yerde en fazla yedi
gün kalıyorum. Eğer uçağa almak için üzerini kağıtla kaplarsanız kağıt boyaya
yapışıyor, bu da iyi değil. Sulu boyayı da yolculukta yanında taşımak oldukça
zor o nedenle tur zamanı onları yanıma alamıyorum.”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">“Ama
eve döndüğüm zaman çalışıyorum. Cenevre’de yaşadığım için çok şanslıyım; çünkü
etrafımda göller ve dağlar var, günün içerisinde farklı gölgeler oluşuyor ve
kışın da güneş ya var ya da yok. Pek çok farklı şeyi resimlerime
taşıyabiliyorum. Ancak bu sadece eğlenmek için. Kendime bir sanatçı diyemem. Bu
fazla kendini beğenmişlik olur. Ben sadece resim yaparak rahatlamayı seviyorum.”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">“Favori
ressamım Van Gogh. Onun yaptıklarını gerçekten çok beğeniyorum...New York veya
Paris’teyken müzelere gitmeyi çok seviyorum. Böylece zihnimi kortlardan uzaklaştırarak
rahatlıyor ve zihnimi tazeleyerek kortlara dönüyorum”, diyor Bartoli.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">“Dört
yaşımdan beri resim yapmayı çok seviyorum. Ayrıca bir şeyler inşa etmeyi de
severdim. Çok küçük bir çocukken hiç oyuncak bebeklerle oynamazdım. Hep
legolarla oynar veya puzzle yapardım. İşte bu benim. Böyle şeyler yapmayı
seviyorum. Çok dikkatliydim ve her şeyin düzen içinde olmasına özen
gösterirdim. 7 yaşımdayken Beyaz Saray’ın 3D puzzle’ını yapıyordum. Tam 500
parçaydı ve ailem sürekli bana bakıyordu. 6 saat boyunca onunla uğraşır ve hiç
sıkılmazdım. Bana bakarlardı ve ben konuşmazdım bile.”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Bu
örnek, yaptığı işte kendini kaybetme konusunda doğuştan gelen yeteneğiyle
Bartoli’nin kendi seçeceği her işte başarılı olabileceğini gösteriyor. Ve,
kendisi de dahil olmak üzere, kimse Bartoli’nin profesyonel tenisi seçmesini beklemediğini
de düşünürsek, bir numaralı Fransızın bu işte de başarılı olduğu kuşku
götürmez.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 18px;"><b>Kaynak: "More Than Meets the Eye, Australian Tennis Dergisi, Eylül 2011 Sayısı</b></span></div>Yaz Helvasıhttp://www.blogger.com/profile/09596650074043526571noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-38922742136979735722011-12-13T13:19:00.001+02:002011-12-13T13:19:59.532+02:00İlk öpene araba !<object height="269" width="470"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/KzF2dekZqwo?version=3&hl=en_US"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/KzF2dekZqwo?version=3&hl=en_US" type="application/x-shockwave-flash" width="470" height="269" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true"></embed></object><br />
<br />
Belçika'da düzenlenen Diamond Games gösteri maçları kapsamında Clijsters ve kardeşi Elke, Wickmayer Wozniacki ikilisine karşı çiftler maçı oynamış. Maç dediysek tam anlamıyla geyik, video'da Clijsters sandalye hakeminin mikrofonundan Wicky'i ilk öpen erkeğe araba vericem gibi bişiy demiş heralde :) korta atlayan adamın çabası takdire şayan, yalnız korumaların işini ne kadar ciddiye aldığı da ortada..<br />
<br />
İkinci video'da da Caro'nun küçük çaplı dans gösterisi yer alıyor. Beni güldüren danstan çok arka planda çalan "Sexy Bitch" şarkısı oldu.<br />
<br />
<object height="269" width="470"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/LbsTjyeAE_k?version=3&hl=en_US"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/LbsTjyeAE_k?version=3&hl=en_US" type="application/x-shockwave-flash" width="470" height="269" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true"></embed></object>Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-4725217743920828942011-12-10T01:30:00.001+02:002011-12-10T16:19:35.361+02:00Kuzey Işığı Yükseliyor - Angelique Kerber Röportajı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDdyIdQLq2Aqi9SeAk9JIzO001eF_MeNUgyOUdKlUJ2dkXiqxY9fL8758Lf3FzuNQCiVLUEeeshB00kM3tKVAUgM4MOx7Mnb3dEwdcTzPp0tT_Fp0r87MLYMe6sGBdxFB8Ky5MQDBS_ozu/s1600/kerber.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDdyIdQLq2Aqi9SeAk9JIzO001eF_MeNUgyOUdKlUJ2dkXiqxY9fL8758Lf3FzuNQCiVLUEeeshB00kM3tKVAUgM4MOx7Mnb3dEwdcTzPp0tT_Fp0r87MLYMe6sGBdxFB8Ky5MQDBS_ozu/s320/kerber.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Angelique Kerber'in ismi bu blogda en son şu şekilde geçmişti:<br />
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<o:p></o:p></div>
<div style="margin-bottom: 0.0001pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0.0001pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm;">
<b><span class="apple-style-span"><span style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: white; background-image: initial; background-origin: initial; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">"Amerika
Açık'ta bu senenin hikayesini maalesef Alman Angelique Kerber yazdı. Maalesef
diyorum, seveni, seyredeni varsa özür diliyorum, olmadığına eminim zaten de
benden çıksın.</span></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><br />
<br />
<span class="apple-style-span"><span style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: white; background-image: initial; background-origin: initial;">Kendisini
Antalya'da, İstanbul'da izlemiş biri olarak, biri bana Amerika Açık yarı finali
oynayacağını söylese o anda harakiri yapardım herhalde." <o:p></o:p></span></span></span></b></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
Peki ben bu blogun sahibinin böylesine nefretini kazanmış kızın
hikayesini, hem de itiraf edeyim Amerika Açık’ta bir maçını dahi izlememişken, neden
bir kez daha bu bloga taşıyorum? Röportajın içeriğinin de, özellikle Petko ile karşılaştırırsak oldukça sıkıcı olduğunu eklemeliyim.<br />
<br />
Onca eksiye karşın röportajı buraya koyarken, şu soruyu kendinize sormanızı istiyorum: Yarı finale
kadar adını kimsenin duymadığı ortalama yetenekteki bu kızın Alman olması tesadüf mü? Bu sorudan hareketle yazının içine, biraz da yazıya hareket katmak amacıyla Almanya'ya dair notlar ekledim. Sonuna da burada sorduğum soruyla ilgili görüşlerimi ekledim. Yalnızca röportajı okumak istiyorsanız italikle yazılan kısımları atlayabilirsiniz.</div>
<br />
<b>Kuzey Işığı Yükseliyor</b><br />
<br />
Angelique Kerber nasıl sıfırdan Amerika Açık’ın yarı finaline kadar geldi? Başarısıyla diğer Alman tenisçilerini unutulmaya iten bu kız kim? Tennis Magazin, yaptıklarına kendisinin dahi inanamadığı bu kızla memleketi Kiel’de buluştu.<br />
<br />
Angelique Kerber annesi Beata ile Hamburg hava limanına geldiğinde, onu karşılayacak kimse yoktu. Babası Slawek, Neumünster yakınlarındaki TC Boostedt’te tenis dersi vermek zorundaydı. Kız kardeşi Jessica ise Kiel’deki kozmetik salonunu boş bırakamadı. Bu nedenle Kerber’in, kariyerindeki en büyük başarıyı yarı finale kalarak elde ettiği New York’tan dönüşü de Hamburg-Kiel otobüsünde sonlandı. Amerika Açık’ta rüya gibi bir deneyim yaşayan ve eskiye göre 440.000 dolar kadar zenginleşen birisi için dikkat çekici bir durum. Hayatının eskisi gibi olmayacağı ise, Kiel otobüs garından evine gitmek için bir taksiye bindiği zaman belli oldu.<br />
<br />
<i>İşte Almanya ile Türkiye arasındaki farklara muhteşem bir örnek. Amerika Açık'ta yarı final oyna, sonra da otobüsle memleketine dön. </i><i>Bunu Avrupa merkezci bir doğru-yanlış karşılaştırması olarak görmeyin; ama Hiddink'in "duygusalsınız" derken kastettikleri biraz da burada yatıyor. Bizim bir tenisçimiz yarı final oynayıp memlekete dönse herhalde önce omuzlara alınır, sonra spordan sorumlu devlet bakanının tahsis ettiği arabayla istediği yere giderdi. Kıza bir Berliner tepsisi yaptırıp getiren bile olmamış.</i><br />
<br />
Eve dönerken taksici ona “Siz televizyondaki harika tenisçi Angelique değil misiniz?” diye soruyor. Kerber sekiz yıldır profesyonel olmasına karşın, memleketinde ona ismiyle hitap etmeleri onun için yeni bir durum.<br />
<br />
Bir gün sonrası. Kieler Westring’de, üniversite alanının köşesinde bulunan Campus Suite’deyiz (Almanya’da bilinen bir kahve dükkanları zinciri). Cuma günü öğleden önce burası ana baba gününe dönüyor, çünkü öğrenciler kahve molası vermişler. Angelique Kerber kahve dükkanına girince, sanki bir amfiye girmiş gibi gençlerden oluşan bir kalabalığın ortasına düşüyor. “Burada bir sürü şey oluyor – aynı benim gibi” diyor Angelique ve gülümsüyor. Sonrada başından geçenleri saymaya başlıyor: Televizyon programları, röportajlar, fotoğraf çekimleri, radyo yayınları. Şaşkınlıkla “Almanya’da ne kadar çok şey olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu” diyor.<br />
<br />
Bir anda sahne ışıklarının altında – Daha önceleri sadece sıkı taraftarlar ve tenis dünyasının içindeki isimler tarafından bilinen Kerber’in, bu duruma öncelikle kendisinin alışması gerekiyor. Son dönemde başarılı sonuçlar, iddialı demeçler ve modelleri aratmayan fotoğraflarla Alman kadınlar tenisini yeniden canlandıran Andrea Petkoviç, Sabine Lisicki ve Julia Görges manşetleri süslemekteler. Kerber mi? O hala oynuyor mu? Kerber’in, bu rüya üçlünün karşısına çıkarabileceği çok az şey vardı. Çok terbiyeli, çok sakin, çok renksiz. Amerika Açık’a kadar durum böyleydi. 1996’da Steffi Graf’tan bu yana son dörde kalan ilk tenisçi oldu. Hem de dünya sıralamasında 92. iken. Bir mucize, sansasyonel bir başarı.<br />
<br />
<i>Siz de fark etmişsinizdir ki, Almanya'da kadın tenisiyle ilgili içinde Steffi Graf geçmeyen bir yazı bulmak, Nadal'ın şortunu düzeltmediği maç bulmaktan zor.</i><br />
<br />
23 yaşındaki tenisçi, Amerika Açık’ta gerçekten neler yaşandığını şöyle açıklıyor: “Neler olduğunu tam olarak ben de bilmiyorum.” Başarının etkileri Kerber’i tamamen hazırlıksız yakalamış. “New York’ta bu kadar ilerleyebileceğime hiç ihtimal vermiyordum. Nasıl olduğunu da hala anlamıyorum.” Hayretini daha iyi anlatabilmek için başka kelimeler arıyor. “Bütün bu yaşananlar tam bir çılgınlık” diyor ve ardından biraz sessizleşiyor.<br />
<br />
Onu Campus Suite’deki bu gürültünün içinde anlamak bir hayli zor. “isterseniz başka bir yere gidelim” diyor Kerber ve ekliyor “Burası çok gürültülü”.<br />
<br />
Kahve dükkanına, Kiel’deki Maritim Otel’in restoranından daha zıt bir yer olamaz. İçeride bizden başka müşteri yok, müzik bile yok. Cam duvarın arkasında, Kiel fiyortunun sularından güneş yansıyor. Kerber, yerini alırken: “Canlı görünmese de daha iyidir” diyor. Ama burası onun dünyası değil. 22 yıldır Kiel’de yaşıyor; ancak daha önce Maritim Oteli’nde hiç bulunmamış.<br />
<br />
<i>Fiyort (fjord) muhabbeti açıldığına göre Kiel'den biraz bahsetmek gerek. Kiel, Almanya'nın en kuzeyinde, yani Danimarka sınırına yakın bir yerlerdedir. Hatta milliyetçi Danimarkalılara sorarsanız buraların Alman işgali altındaki İskandinav toprakları olduğunu söyleyebilirler. Parayı da Norveç'e, İsveç'e gidip gelen gemiler sayesinde bulmuşlardır. </i><br />
<i><br /></i><br />
Kiel’de, ona daha çok uyan bir yer, arabayla birkaç dakika uzaklıkta bulunuyor. Kerber’in kariyeri, Düstenbrook tenis topluluğunun asırlık ağaçlarla çevrili on yerinde başladı. Kulübü bugün ziyaret edenler, burada herkesin hitap ettiği şekilde Angie’nin fotoğrafları ve gazetede yayınlanan makalelerinin kapladığı bir duyuru panosu görüyorlar. Fotoğrafta, şanslı bir sarışın kız elinde kupasını tutarken görülüyor. İlk başkan Rathje: “Angie bu çevrede kazanılacak ne varsa kazandı. Çoğu zaman da kendisinden sonraki yaş kategorilerinde” diyerek o günleri hatırlıyor.<br />
<br />
Bildiğimiz Kerber: Ulusal düzeyde kısa zamanda yaşıtlarına üstünlük sağlamıştı. 15 ve 26 yaşlarındayken 18 yaş altı Almanya şampiyonuydu. Orta okul mezuniyetinin ardından 2003 yılında WTA turuna katıldı ve Berlin elemelerindeki ilk maçında dünya 61 numarası Marion Bartoli’yi yenmeyi başardı. Beklentiler yaratan bir sonuç. Ancak o her zaman bir harika çocuk veya üstün başarılı birisi olmaktan uzaktı – Bunu, kendisini sabit bir hızla geliştirip ilk 50 yakınlarında oynamaya başladığı yıllar gösterdi. Yine de bir türlü büyük bir çıkışa imza atamadı.<br />
<br />
Bugün, dünya sıralamasının 33.sü ve Amerika Açık yarı finalisti olarak, profesyonel olarak geçirdiği ilk yıllarına biraz gülüyor. Geriye baktığında: “O zamanlar tam olarak o kadar sistematik başlamamıştım” diyor.
<br />
<br />
2011’in ilk yarısında alınan on ilk tur mağlubiyetinin ve berbat bir Wimbledon turnuvasının ardından Alexander Waske ve Rainer Schüttle’nin Offenbach’taki tenis akademisine gitti. Kerber’in bağlı olduğu “Global Sports Management” menajerlik şirketini yöneten Dirk Hordorff, ona, çevresindeki pek çok kişiye olduğu gibi, bu yolu izlemesini tavsiye etmişti. Kerber “Ama ben değişiklikleri sevmem, bu adımı atmam zor oldu” diye bir itirafta bulunuyor. Offenbach’taki ziyareti sürekli önüne koymalarından sonra, Akademiye annesiyle birlikte yol aldı. “Çünkü kariyerimde bir şeylerin değişmesi gerektiği kesindi. Öbür türlü bulunduğum alt seviyeden kurtulamazdım.” Kaya sertliğinde bir fitness antrenmanını tamamladı. İki gün sonra en iyisi kas ağrıları nedeniyle eve dönmek olurdu; ancak o programı tamamladı ve Amerika Açık’ta hayatının turnuvasını oynadı. Gerçek olmak için fazla basit görünüyor; ama öyle.<br />
<br />
<i>Röportajın bu kısmı WTA'in düştüğü durumu gözler önüne seriyor. Tabii ki her başarının ardında azmetmek ve buna göre gereken çalışmayı yapmak yatar; ama iki grand slam arası yapılan ekstra fitness antrenmanları sizi birinci turdan yarı finale çıkarıyorsa, yapıda bir bozukluk olduğu aşikardır. Bu hikayedeki "çalışırsak kazanırız" teması biraz ilkokul müsameresi tadında kalmış.</i><br />
<br />
Herbie Horst, Kerber’in kariyerini daha profesyonelce yürütme kararı hakkında “Hayatının en iyi kararıydı” diyor. Horst Schleswig-Holstein’da antrenörlük yapıyor. Kerber ile de çocukluk ve gençlik döneminde beş yıl kadar birlikte çalıştı. “Oyunu her zaman iyi anlıyordu” diyerek o günleri hatırlıyor. Kerber ile bu yaz karşılaştığında, herkesin düşündüğü; ama söylemeye cesaret edemediği şeyler hakkında onunla konuştu. Ona: “Angie, gelişimin durmuş durumda. Yalnızca çizgide oynuyorsun ve bir kontra oyuncu haline geldin. Ama senin doğanda ofansif oynamak var – geri gelmelisin” dedi. Horst kuzeyde bir otorite, bu nedenle sözünün ağırlığı var. Kendini orta noktada konumlandırmadan, akıllı ve sakin konuşuyor. Kerber ile birlikte, Julia Görges ve Mona Barthel’i de keşfeden kişi ki, her üç isim de Ağustos ayında ilk 100 içerisinde yer aldılar. Sonunda Horst’un analizi Kerber’i korkuttu.<br />
<br />
Maritim Otel’deki zamanımız kısa; çünkü Kerber’in RTL ile randevusu var. Ama o arkasına yaslanıp rahatlıyor ve “Biraz daha bekleyebilirler” diyor.<br />
<br />
O günleri yaşayanlar şimdi yeni bir Angelique Kerber'i tanıyorlar. Daha açık, daha rahat, neredeyse özgür. Artık dudakları kenetli değil. Bu değişiklikler, sadece gelen büyük başarıya mı bağlı? Kerber, “Hayır” diyor ve ekliyor: “Daha önceden açık olmaya başladım; çünkü total olarak daha pozitif bir insan haline geldim.” Ailesiyle olan göbek bağı, eski yapıların yeniden ortaya çıkması ve son dönemde gelen başarılar – bunların hepsi çiçek açmasını sağladı.<br />
<br />
“Ne kadar yeteneğe sahip olduğunu gösterebilmesi ona korkunç iyi geldi” diyor annesi Beata ve ekliyor: “Bu beni onun adına çok memnun etti.” Almanya’da Polonya kökenli bir anne-babadan dünyaya gelen Beata Kerber de meslekten. Kadınlar 40-Kuzey Ligi’nde oynadı ve kocası Slawek’i de Tenis sayesinde tanıdı. Ayrıca Kiel Tenis Merkezi’nde yöneticilik yapıyor, burası kızının kariyerinin biçimlenmesinde önemli bir durak. Tenis koçu olan babası 1990’da TG Düstenbrook’un baş antrenörü olmak için Bremen’den Kiel’e gelirken, kendinden önceki koçun yerine yerleşti. Burası anne Kerber’in de şu anda çalıştığı Tenis salonundaki kortların üstünde yer alıyordu. “Angelique bu salonda büyüdü. Sadece bir merdivenden inerek oraya ulaşıyordu” diyor annesi. Angie’nin profesyonel tenisçi olmasına şaşmamak gerek.<br />
<br />
“Hayır, hayır” diyerek yeniden konuşmaya başlıyor annesi. “Bunun böyle olmasını hiç planlamamıştık. İki kızımız için de tenis kortları büyük bir oyun alanıydı.” Ailesi Angelique’in yeteneğini keşfettikten sonra, burada geçen oyun vakitleri aynı zamanda babasıyla doğru antrenmanlara dönüştü. Angelique Kerber başlangıç günlerini: “O zamanlar keyifliydi. Kim bir tenis salonunda yaşadığını söyleyebilir ki?” diyerek anıyor.<br />
<br />
Kerber 15 yaşına geldiğinde, ailesi taşındı. Ama tenis kortlarına olan yakınlık ailenin genlerinde var. Sadece anne Beata’nın işi dolayısıyla da değil. Beata’nın anne-babası 2005 yılında Polonya’nın Puszczykowo şehrinde bir tenis merkezi açtılar ve adını da kız torunlarından esinlenerek “Angie” adını verdiler.<br />
<br />
RTL’nin televizyon ekibi yaklaşmadan önce, Angelique Kerber ile Kiel fiyortunun önündeki iskelede fotoğraf çekimi yapıyoruz. Arkadan bir İskandinav teknesi yaklaşırken “Denizde mutluyum, böyle bir şey yalnızca Kiel’de var” diyor Kerber. Fotoğraflarda her şeyi doğru yapıp yapmadığından emin olmak istiyor. Yapabileceği fazla bir yanlış yok zaten. Gülüşü gerçek, çevre harika. Angelique Kerber zirvedeki yeni Alman tenisçi rolüne oldukça yakışıyor.
<br />
<br />
<i>Öncelikle eğer röportajı buraya kadar sabırla okuduysanız teşekkür ederim. Şimdi baştaki soruma dönerek, bu başarıda Almanya'nın rolünü iki nedene bağlamak istiyorum. Kanımca bunlardan birincisi birikim, ikincisi de yerellik. </i><br />
<br />
<i>Kerber'in hikayesinin özetinde şu var: Bir ülkede yaptığın işte kendini geliştirmek adına ne kadar çok fırsat varsa, siz de hayatta o kadar çok şans sahibi olursunuz. Kerber'i fark edebilecek pek çok insan, neredeyse doğumundan itibaren yanında olmuşlar. ATP Hamburg ve WTA Stuttgart turnuvalarını izlemiş biri olarak, ülke içindeki turnuvalarda binlerce kişinin desteğini gördüğüne de eminim. Yani, motive olmak için de birden çok şansı var. Her zaman Steffi Graf gibi üstün yetenekli insanlara sahip olamazsınız; ancak sisteminizi elinize geçecek her yeteneği en iyi şekilde kullanacak şekilde kurarsanız, elinizdeki isimleri standart üstü başarılara ulaştırabilirsiniz. 8 yıl boyunca dişe dokunur bir başarı elde edemeyen bir isme bile.</i><br />
<br />
<i>Yerellik konusunda ise biraz daha açıklama yapmam gerekiyor. Yazının içindeki güzel bir örnek, büyük şehir Hamburg'dan yalnız dönen Kerber'in taksici tarafından tanınması. Taksicinin büyük bir tenis meraklısı olması düşük ihtimal; ama muhtemelen yerel basın bu başarıyı gündeme taşıdığı için Kerber kentte meşhur olmuş. Türkiye'de yerel basın denince genellikle uzak diyarların az tirajlı gazeteleri akla gelir; ancak Almanya'da gerek Hamburg, Köln gibi büyük şehirlerde gerekse ufak yerleşim yerlerinde yerel gazeteler, ulusal gazeteler kadar tiraja sahiptir. Bu durum sahiplenme duygusunu beraberinde getiriyor, oyuncuların da hedefelrini çeşitlendirmelerini sağlıyor. İçinizde futbolla ilgilenenler varsa, güzel bir örnek Podolski'nin aslında bir orta sıra takımı olan Köln'ün efsanesi olmasıdır. Belki iddialı bir söylem ama ben Türkiye'de daha çok sporcu yetiştirmek için, İstanbul dışına çıkmanın da önemli bir seçenek olduğuna inanıyorum.</i><br />
<br />
<b>Kaynak: <i>"Nordlicht im Aufwind"</i> Tennis Magazin - Kasım/Aralık 2011 Sayısı</b>Yaz Helvasıhttp://www.blogger.com/profile/09596650074043526571noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-52904345525119820612011-12-09T00:34:00.000+02:002011-12-09T00:34:01.149+02:00Makiri hızlı çıktı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjhHCBoebyEGJdeePEf4SiPQx3fzrh_hFkUkNNdjw2NPKkX5u2O9SD7Wwm1jD-jEqssHL65ekm-YL5LhAcfy1ov5tYSpW5xLI6clsWNPFZ0zdj03eAf7ei43N8NZrJoIQz_UnXurEIDdBs/s1600/Kirilenko-Ovechkin.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjhHCBoebyEGJdeePEf4SiPQx3fzrh_hFkUkNNdjw2NPKkX5u2O9SD7Wwm1jD-jEqssHL65ekm-YL5LhAcfy1ov5tYSpW5xLI6clsWNPFZ0zdj03eAf7ei43N8NZrJoIQz_UnXurEIDdBs/s320/Kirilenko-Ovechkin.jpg" width="238" /></a></div><br />
Makiri'nin buz hokeyci yeni sevgilisi Alex Ovechkin twitter'dan yukarıdaki resmi paylaşıp yeni sevgilim diye herkeslere duyurmuş.<br />
<br />
Bu kız ne zaman ayrıldı Andreev'den, hani evleniyordu bunlar noldu anlamadım.. Neyse..Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-72267438287892143862011-12-09T00:26:00.000+02:002011-12-09T00:26:33.708+02:00Robin'den kötü haber<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdSsuH4DS85qR0L8O57b-ZOaJ6mb_peFpQBRPyNFCHgcaWMBrTnpN6ev22vrIAzc60l2zldDmtMCOPBg_JTplnmnNV42odxG95vdMi2bkjVGPKA2a-nWHlPYAEp-W8z_qjFjecfThr3bxj/s1600/robin.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="190" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdSsuH4DS85qR0L8O57b-ZOaJ6mb_peFpQBRPyNFCHgcaWMBrTnpN6ev22vrIAzc60l2zldDmtMCOPBg_JTplnmnNV42odxG95vdMi2bkjVGPKA2a-nWHlPYAEp-W8z_qjFjecfThr3bxj/s320/robin.jpg" width="320" /></a></div><br />
Uzun zamandır napıyor ne ediyor haber alamadığımız Robin'den maalesef kötü haber geldi. Hala mononükleoz tedavisi sonrası iyileşme dönemini tamamlayamamış. Dolayısıyla önümüzdeki sezon Avustralya Açık'da şimdiden yer alamayacağını açıkladı.<br />
<br />
2011'e de bomba gibi girmişti ama önce sakatlıklar ardından hastalık fena vurdu. Antrenmanlara ocak ayında başlayacağını ve en kısa sürede kortlara dönmek istediğini belirtmiş twitter'dan.Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8931742538692836089.post-50848114835073717442011-12-05T14:15:00.000+02:002011-12-05T14:15:16.444+02:005. kez İspanya<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQYPuoUDp9pEBmvlrUePvTzVm82kyLD6wj3ESA7p66xymQhEcFm4EABkSz4E25TFi1oB87BCejtoeYoeLRmaWBL_BzOplY_wfa4ShhUzGPEuHS395cjWgluWGyXluNh3EZ6xSQlrLmHdpG/s1600/dcup.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="210" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQYPuoUDp9pEBmvlrUePvTzVm82kyLD6wj3ESA7p66xymQhEcFm4EABkSz4E25TFi1oB87BCejtoeYoeLRmaWBL_BzOplY_wfa4ShhUzGPEuHS395cjWgluWGyXluNh3EZ6xSQlrLmHdpG/s400/dcup.jpg" width="400" /></a></div><br />
Toprakta olduğu için sonucu çoktan belli olan Davis Cup finalinde İspanya Arjantin'i 3-1'le geçip 2000'den bu yana 5. şampiyonluğuna ulaştı.Berke B.http://www.blogger.com/profile/06195016011548646926noreply@blogger.com0