30 Haziran 2010 Çarşamba

Rüya çift Wimbledon'da




Yaklaşık 2 ay önce belirttiğim üzere rüya çift Hingis/Kournikova Wimbledon'da bugün ilk kez boy gösterdi.

Ladies' Invitation Doubles kategorisinde ilk maçlarını Britanyalı çift Hobbs/Smith'e karşı oynadılar ve korttan 6-2 6-4'lük galibiyetle ayrıldılar.

Onları tekrar beraber görmek çok güzel, aslında keşke çiftlerde oynamayı deneseler, çok hoş olurdu gerçekten..

29 Haziran 2010 Salı

Isner, Letterman'da



John Isner, efsane maçtan sonra Amerikalı ünlü komedyen David Letterman'a konuk olmuş. Letterman'ın programında bir top 10 bölümü bulunuyor. Video'da da Isner'in maç sırasında aklından geçenlerin sıralaması yer alıyor. 1 numara güzelmiş :)

Not: Youtube'la ilgili sorunlar katlanarak devam ediyor, eğer video'yu göremiyorsanız host dosyalarını değiştirmenin vakti gelmiştir. Ne yapmanız gerektiğini burada bulabilirsiniz; http://youtubehostdosyasi.com/

Venus yenildi / Serena devam



Dün yine mi Williams'lar finali olacak diye düşünürken Pironkova bombayı patlattı. Çok kısa bir süre izleyebildim ama Venus'ün her topu dışardaydı, bir türlü ritim bulamadı. Zaten basit hata sayılarındaki 29'a 6'lık Venus üstünlüğü maçı yeterince anlatıyor.

Serena ise Na Li'yi iki sette geçerken ilk set oldukça yakın geçti diyebilirim. Ancak ilk seti kazanan Serena ikinci sette 3 oyun verse de neredeyse hatasız bir oyun ortaya koydu.

Kanepi'nin son dönemdeki harika performansı Kvitova tarafından sonlandırıldı. 2. set tie break'inde 5-2'lik avantajını koruyamayan Kanepi ayrıca maç boyunca 5 maç sayısından da yararlanamadı.

Günün maçında ise Bepa, Kimmie'yi bir set geriden gelip yenmeyi başardı. Açıkçası beni epey şaşırttı, ben ikinci sette yine mental olarak çökmesini bekliyordum Bepa'nın ama gerçekten bugün çok iyi bir görüntü sergiledi. Bunda tabii Kimmie'nin etkisi oldu, son iki sette çok fazla hata yaptı.

Yalnız ben artık set veya maç puanlarında çift hata görmek istemiyorum, birazcık sakin olun rica ediyorum..

28 Haziran 2010 Pazartesi

4. turun ardından #2



Erkeklerde de çeyrek finalistler belli olurken, Federer, Nadal ve Murray 3 setlik rahat maçlarla galip geldiler.

Nadal'ın rakibi Ferrer'i 5 sette geçen Soderling oldu. Yine hikayesi olacak bir maç bizi bekliyor. Murray, Tsongay'lya Federer ise Berdych'le karşılaşacak. Bu maçlarda harika duruyor.

Beni en çok şaşırtan sonuç Hewitt'in Djokovic'e yenilmesi oldu. İlk iki seti kazandıktan sonra Djokovic oldukça zorlanmaya başlamıştı, yine nefes almada problemler yaşadı ki yüzünden de anlaşılıyordu. Hewitt 3. seti alınca döndü bu maç dedim, dördüncü setin başında servis kırdırsa da sete döndü ve 4-4 30-0'a kadar harika oynadı Hewitt, işte bundan sonra ne oldu bilmiyorum. Öldürücü darbeyi vurmasını beklerken 8 sayı üstüste kaybetti Hewitt, hele kendi servisinde 2 basit 2 çift hata yaptı ki akıllara zarar.

Djokovic'in rakibi ise Yen-Hsun Lu oldu. Lu kariyerinin en iyi maçını oynadı Roddick'e karşı, ha sürpriz mi bu sonuç derseniz, pekte değil Roddick'in hazır olmadığı gün gibi açıktı. Yine de Roddick'e karşı 2 tie break alıp, final setinde 9-7'yle galip gelmesi büyük başarı. Maç boyu yalnız bir kere servis kırabildiğini de hatırlatayım.

4. turun ardından



Bayanlarda 4. tur maçları tamamlandı ve çeyrek finalistler belli oldu. Günün maçında Kim Clijsters, Henin'in Wimbledon hayaline son verdi.

Kimmie maça hiçte iyi başlamamasına rağmen kendine gelmeyi başardı. Henin'de yerde kaldığı bir pozisyonda sağ dirseğinden sakatlık yaşadı. Basın toplantısında durumun ne olduğu bilmediğini ama çok ağrısı olduğunu söylemiş.

Günün bir diğer dört gözle beklenen maçı ise Serena'yla Sharapova arasındaydı. Güzel bir maç oldu eğer Sharapova tie break'te yakaladığı 3 set puanından birini kullanabilseydi farklı bir sonuçta çıkabilirdi. Yine de Masha'nın son dönemde sakatlığından kurtulduğunu ve servislerinde de belli bir istikrar sağladığını görmek güzel.

İkinci çeyreğin sürpriz isimleri Kvitova ve Kanepi çeyrek finalde eşleşti. Bu ikiliden birinin yarı final görmesi çok çok büyük iş. Aynı şekilde Pironkova'nın çeyrek final görmesi de kariyeri açısından müthiş bir başarı. Gerçi onun kurası hakikaten çok şanslıydı ama 4 maçınıda set vermeden kazanması takdire şayan.

Jankovic'te hem sırtındaki problemden hem de sanırım bir hastalığı varmış o sebeple yokları oynadı bugün. Vera'nın rakibi Clijsters şimdi. Şu eşleşmenin galibi lütfen final oynasın diyorum. Bir kez daha Williams'lar finali görmek istemiyorum..

26 Haziran 2010 Cumartesi

Wimby'den kısa kısa #2




Rafael Nadal 2 gün aradan sonra bir beş setlik maç daha çıkardı. Yine setlerde 2-1 geri düştüğü maçta Alman Petzschner'i mağlup etmeyi başardı.

Maçta en çok konuşulan şey ise Nadal'ın molaları oldu. 4 kez sağlık molası alan ve mola öncesi veya sonrası çokta etkilenmiş gözükmeyen Nadal'a en büyük tepki tabii ki rakibinden geldi. Nadal'ın 4. turdaki rakibi De Bakker'i 4 sette geçen Paul Henri Mathieu oldu.

Bayanlarda da harika bir 4. tur eşleşmesi bizleri bekliyor. Rakiplerini set vermeden geçen Serena ve Sharapova birbirlerine rakip oldu. Bugün oynanan bütün maçlar ikişer sette biterken günün sürpriz sayılabilecek galibiyetleri Kvitova ve Zakopalova'dan geldi.

4. turda Serena - Masha, Li - Radwanska, Clijsters - Henin, Zvonareva - Jankovic eşleşmeleri heyecan uyandırıyor.

Çift erkeklerde ise büyük bir sürpriz gerçekleşti ve Nestor / Zimonjic ikilisi Britanyalı çift Eaton / Inglot'a beş sette kaybetti. Turnuvanın 1 numaralı seri başı çift ilk turda da oldukça zorlanmış ve beş setlik bir galibiyet almıştı. Hemen hatırlatayım Nestor / Zimonjic son 2 yılın Wimbledon şampiyonu olduğu gibi bu sene de Avustralya Açık'ta final oynayıp Fransa Açık'ta şampiyon olmuşlardı.

Wimby'den kısa kısa



Wimbledon'a gereken zamanı pek ayıramadım geçtiğimiz bir kaç günde. Anca Marsel'le, Isner - Mahut maçlarını doğru dürüst takip edebildim.

Sonuçlara göz attığım da enteresan skorlar dikkatimi çekti. Gerçi söz konusu çim olunca çokta şaşırmamak lazım ama yine de şaşırtıcı sonuçlar var.

Bayanlarda Stosur'un hele de 1. turda elenmesine imkan vermiyordum. Roland Garros sonrası daha çabuk toparlanacağını düşünüyordum. Diğer taraftan Schiavone'ye ise hiç şaşırmadım, zaten kura değerlendirmesinde de Dushevina tehlikeli olabileceğinden bahsetmiştim. Schiavone'nin RG şampiyonluğu açıkçası hiç bir şey ifade etmiyor, zaten 30 yaşına geldi ve kariyeri boyunca da üst düzey olamadı.

Erkeklerde ise Federer'den sonra Nadal'da beş setlik bir maç oynadı ama Haase'ye fazla geldi diyebiliriz. Federer'in Bozoljac'a da set vermesi soru işaretlerini arttırdı. Djokovic'le Hewitt arasında beklediğimiz 4. tur eşleşmesi gerçekleşti, favorim Hewitt.

Dikkatimi çeken bir diğer şey ise erkeklerde çok fazla 5 setlik maç oynanması. Rekabet düzeyi hakikaten üst düzeyde, kısa geçen maç sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

24 Haziran 2010 Perşembe

Ve sonunda bitti



Tenis tarihinin en müthiş maçlarından biri 3 günün ardından nihayet sona erdi. John Isner, Nicolas Mahut'u 6-4 3-6 6-7(7) 7-6(3) 70-68'lik skorla geçip adını ikinci(!) tura yazdırdı.

Toplam 11 saat 5 dakikada sonuçlanan maçta Isner 112 Mahut 103 ace attı. Bu alandaki bir önceki rekor Karlovic'in geçen sene attığı 78 ace'di. Maçta 980 puan ve 183 oyun oynandı, kırılan servis sayısı ise yalnızca 3. Maçın yalnızca son seti (8 saat 11 dakika), bugüne kadar ki en uzun maçtan (6 saat 33 dakika) daha uzun sürdü.

Mahut'un bu mağlubiyete ne kadar bozulduğu resimden anlaşılıyor. Eh hiçte haksız değil ama daha önce söylediğim gibi herkes bu maçı Isner ve Mahut'un maçı olarak anacaktır.

Maçın sandalye hakemi Mohamed Lahyani ise maç sonrası kendisine sorulan nasıl dayandınız sorusuna harika bir cevap vermiş; "Ben ekonomi sınıfında uçuyorum, kortta hareketsiz geçen 7 saat hiçbir şey değil"

1250 - 1249 =)


Isner - Mahut maçıyla ilgili geyikler tüm hızıyla sürüyor. Bu resmi görünce paylaşmadan geçemedim. Resmi koyan arkadaş o kadar uzun süredir oynanıyor ki çim, toprağa dönmüş demiş. Baya bir güldürdü beni. =)

23 Haziran 2010 Çarşamba

Şaka değil, gerçek..!



Bu maçı nasıl tarif edebilirim bilmiyorum ama sanırım skorbord yeterince açık. Dün başlayan, bu sabah kaldığı yer olan 5. setten devam eden John Isner - Nicolas Mahut maçı yine bitmedi.

Tenis tarihinde yer alan hemen hemen bütün rekorları altüst eden maçta durum 4-6 6-3 7-6 6-7 ve 59-59. Maçta tam 10 saat geride kaldı.

Havanın kararmasına rağmen devam edip etmeme tartışmalarında seyircilerden yükselen "We want more" sesleri, iki raketin birbirlerine olan saygısı görülmeye değerdi.

Yarın kim kazanırsa kazansın bu maç sadece kazananın değil, her ikisinin de ismiyle anılacak.

Marsel'den Veda


Temsilcimiz Marsel İlhan, bugün çıktığı Wimbledon 2. turunda turnuvanın 31 numaralı seri başı Victor Hanescu'ya 4 sette mağlup oldu.

İki tenisçi arasındaki en büyük fark tecrübe oldu. Marsel kritik anlarda servis kırma şanslarından yararlanamadı, yoksa gayet dengeli bir maç olduğunu zaten herkes görmüştür.

Elinden geleni yaptığı ve maç sonuna kadar savaştığı için kendisine teşekkür eder, başarılarının aynen devamını dilerim, her zaman arkasındayız..

21 Haziran 2010 Pazartesi

Müthiş Marsel..!


Marsel İlhan Wimbledon ilk turunda Marcos Daniel karşısında setler de 0-2 geriye düştüğü maçı 3-2 kazanarak adını ikinci tura yazdırmayı başardı.

0-2'den dönüp maç kazanmak mükemmel bir iş, ancak işin buraya kadar gelmemesi gerekiyordu. Daniel'in 5 setlik maç çıkarması zaten zor görünüyordu ama bu kesinlikle Marsel'in galibiyetini gölgeleyemez.

Marsel bizi öyle bir alıştırdıki artık maçların daha kısa sürede bitmesini bekler hale geldik. Bu konuda çok sabırsısız, neyse ki Marsel bizim kadar sabırsız değil.

İki tarafta maça iyi başladı, Marsel ilk setin 7. oyununda servis kırdığında bu seti bitti dedim ama üstüste kaybetti oyunları, Daniel'da havasını yakalayınca özellikle backhand'leriyle adeta çürüttü Marsel'i. İşin enteresan ve en güzel yanı iki set geriye düşsek de hiç umudumu yitirmedim, eminim ekranları başındaki bir çok kişi de benim gibi düşünmüştür. Çünkü Marsel hiç bir zaman boşvermiyor, sürekli savaşıyor..

Üçüncü sette yakaladığı şansları iyi değerlendiren Marsel geri dönüşünde fitilini burada ateşledi. O dakikadan sonra Daniel'ın vücut dilinden de bu maçın bizim olduğu belliydi.

Maçla ilgili rakamlara bakacak olursak Marsel'in yine çok iyi bir servis performansı sergilediğini görüyoruz. Dile kolay 31 ace ve 84 winner'la maçı tamamladı ve ilk servislerinden %81'le puan çıkardı.

Bu arada belirtmek gerekiyor, eski ve yeni federasyon başkanlarımız, Turkcell yetkilileri ve orada bulunan diğer kişilerin desteği çok çok önemliydi. En üst düzeyden isimlerin kort kenarından destek vermesi Marsel için büyük motivasyon kaynağı. NTV Spor'a da teşekkür etmeden geçmeyelim ancak yorumcu beyefendi (kim olduğunu çıkaramadım) "süpper, yazık ve evet" gibi kelimelerin sayısını azaltırsa çok daha güzel bir yayın olacak.

Duygularımı ifade etmenin kolay bir yolu yok, Marsel harika işlerine devam ediyor. Sonuna kadar arkasındayız. Şimdi rakip Romen Hanescu, çok daha zorlu bir maç olacak ama son puana kadar savaşmaya devam...

Federer kabustan uyandı


Son 7 yılın finalisti, turnuvanın 1 numaralı seri başı Roger Federer, belki de tenis tarihinin en büyük sürprizlerinden birinin kıyısından döndü. İsviçreli raket 0-2 geriye düştüğü maçı, çevirmeyi başardı.

Aslında erkekler kurasını değerlendirirken Federer'in çeyreğinin çok rahat gözüktüğünü ama onun hakkında pekte yorum yapmak istemediğimi söylemiştim. İşte tam da bunu demek istiyordum ama zorlanacağı maçın Falla maçı olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti.

Falla tek kelimeyle harika bir tenis oynadı ama işte bazen tecrübe, bazen rakibin büyüklüğü bu tip maçların sonunun gelmemesine neden oluyor. Dördüncü sette durum 5-4 iken maç için servis attığında yaptığı ve sonrasında tie break'te yaptığı hataların hiç bir mazareti olamaz.

Maçı özetleyen en güzel cümle yine Federer'in kendisinden geldi; "Kesinlikle çok şanslıydım. Bu sene kazanmam gereken bazı maçları kaybettim ama bugün kaybetmem gereken bir maçı kazandım"

Günün bir diğer geri dönüşüne de Nikolay Davydenko imza attı. Uzun süren sakatlık döneminden sonra kortlara geçen hafta dönen ve Wimbledon'a yeterince hazırlanamayan Kolya, 2.03'lük dev isim Kevin Anderson'u iki set geriden gelip 63 oyunluk bir maç sonunda mağlup etmeyi başardı.

20 Haziran 2010 Pazar

Wimbledon Bayanlar Kurası


Son şampiyon ve turnuvanın 1 numaralı seri başı Serena Williams açılışı, genç Portekizli de Brito'yla yapıyor. Olası ikinci tur rakibi Petkovic bizlere güzel bir maç izletecektir. İlk çeyreğin diğer öne çıkan isimleri Sharapova, Kuznetsova ve Radwanska. Açıkçası şimdiden dördüncü turdaki Serena - Masha maçını bekliyorum. Ha ama Masha'yı üçüncü turda büyük bir ihtimalle Hantuchova bekliyor olacak, umarım buradan sürpriz çıkmaz. Çeyreğin alt kısmında Birmingham şampiyonu Na Li'de yer alıyor ama bu hafta bir sakatlık yaşadı, ne durumda olduğunu bilmiyorum. Sveta saçmalamazsa üçüncü turda bu ikili karşı karşıya gelecektir. Her ne kadar formsuz olsa da Radwanska'da dördüncü tura çıkar ve Li/Kuznetsova'dan biriyle oynar sanırım.

İkinci çeyreğin iki zıt tarafında Wozniacki ve Stosur yer alıyor. Caro bu hafta ilk turda kaybetti ve bileğinin durumu da sorun yaratabilirmiş gibi duruyor.Yine de 4. tura kadar önü açık gözüküyor. Bu turda ise karşısına kimin geleceğini kestirmek güç. Kağıt üstünde Azarenka favori gözükse de aylardır geçmeyen sakatlığı sebebiyle fazla şans tanımıyorum. Azarenka ilk turda ilginç bir isimler oynuyor. Onun bambaşka bir hikayesi var burada böyle geçiştirmemek lazım ama kısaca 17 yaşında büyük bir yetenek olarak Wimbledon'da yarı final oynayan Mirjana Lucic, oldukça uzun bir aradan sonra yine bir Grand Slam'de boy gösteriyor. Wimby'e kadar fena da oynamadı aslında, Azarenka'yı geçerse kesinlikle sürpriz olmayacaktır. 4. tur için Caro'nun karşısına Zheng'in çıkacağını düşünüyorum. Çeyreğin altında yer alan Stosur ise RG üzüntüsünü üzerinden atabilirse onun da önü dördüncü tura kadar açık ve sonrası da gelebilir.

Jankovic, Henin ve Clijsters üçüncü çeyrekte yer alıyor. Çok zorlu eşleşmeler var burada. Jankovic ilk turda kısa sürede Britanya'nın bütün ilgisini üstüne çeken Robson'la oynayacak. Geçiceğini düşünüyorum, 4. turda karşısına Wickmayer'in gelmesini diliyorum ama o da ilk turda Birmingham'da kaybettiği genç Amerikalı Riske'yle oynayacak. Wicky bu kez hata yapmaz diye umuyorum. Sakatlıktan çıktıktan sonra Clijsters hakkında fazla yorum yapma şansımız olmadı, müthiş iki maç oynadıktan sonra Azarenka'ya karşı tutunamadı bu hafta. Yine de 4.tura kadar önü açık, bu turda ise büyük olasılıkla Henin ile oynayacak ki yine dört gözle beklediğimiz bir eşleşme.

Son çeyrekte ise harika eşleşmeler var, burada baya güzel maç çıkacak. Çeyreğin altında Venus yer alıyor ki bu sene de en büyük favori. İkinci turda büyük ihtimalle Makarova'yla oynayacak ama Makarova'nın önce Szavay'ı geçmesi lazım, güzel maç olacak. Schiavone'de çeyreğin üst kısmında açılışı Dushevina'yla yapacak. Bu maç enteresan olabilir, Dushevina her ne kadar WTA arenasında beklentilerin çok çok altında kalsa da eski bir Junior Wimbledon şampiyonu olduğunu unutmamak lazım. Bu çeyrek Peer - Ivanovic ve Groenefeld - Safina eşleşmeleri de dikkat çekiyor.

Söz konusu WTA oldu mu artık ne diyeceğimi pek bilemiyorum. Ancak Wimbledon'dan çıkacak sürpriz ihtimali diğer Grand Slam'lere göre daha az. O yüzden yine Williams'lardan en az biri finali görecektir ve gören de şampiyon olacaktır diye düşünüyorum.

Wimbledon Erkekler Kurası


Son şampiyon ve turnuvanın 1 numaralı seri başı Roger Federer, açılışı Falla'yla yapacak. Federer'in çeyreği çok rahat gözüküyor ama onun hakkında çokta kesin konuşmak istemiyorum. Davydenko, Lopez, Berdych ve Melzer bu çeyreğin öne çıkan isimleri. Queen's de Nadal'ı iki sette geçen Lopez bu hafta ilk turda maçtan çekildi, durumunu bilemiyorum da dördüncü turda Federer'in karşısına çıkabileceğini sanmıyorum. Çeyreğin alt kısmında Davydenko var ama o da sakatlıktan çıktıktan sonra hiçte sevmediği çimde fazla ileri gidemeyecektir. O da Marsel'in olası üçüncü tur rakiplerinden biri. Bu çeyrekte öne çıkan en güzel ilk tur maçı Marsel'i bir yana koyacak olursak Tipsarevic'le Clement arasında olacak. Fransız Clement çimde izlemeyi en sevdiğim oyuncular arasında. Ayrıca bu çeyrek dikkat edilmesi gereken bir diğer oyuncu da Litvanyalı Ricardas Berankis. Genç oyuncu çok yetenekli ve çimde oynamayı iyi biliyor.

İkinci çeyreğin öne çıkan isimleri Djokovic, Hewitt ve bana göre geçen sene finalde kariyerinin en iyi maçını oynayan Andy Roddick. Ancak Roddick'i oldukça zorlu bir ikinci tur maçı bekliyor. Büyük ihtimalle karşısında Llodra çıkacak ki son iki haftada baya iyi tenis oynadığını söyleyebilirim, Ayrıca çiftlerde de Wimbledon şampiyonluğu olan bir isim. Roddick'in form durumu en büyük soru işareti, hiçte iyi sinyaller vermiyor, Llodra için iyi bir şans. Djokovic'te son 2 haftada iyi bir görüntü çizmedi, o da ikinci turda olası Dent maçını geçerse büyük ihtimalle dördüncü turda Hewitt'e kaybedecektir. Hewitt, Halle'de şampiyonluğa ulaşırken harika bir tenis oynadı, burada da devam ettirip çeyrek finali hatta yarı finali görecektir diye düşünüyorum.

Üçüncü çeyreğin öne çıkan isimleri Verdasco, Tsonga ve Murray. Ne olacağını kestirmenin en zor olduğu grup burası. Tsonga ve Verdasco çime ayak basmadan Wimby'e geliyor, Murray ise Queen's de oldukça sıradan bir görüntü çizdi. Ancak karşılarına çıkabilecek bir isim de yok gözüküyor. Sam Querrey ilk turda Stakhovsky'i geçebilirse belki buradan bir sürpriz yapabilir.

Son çeyreğin öne çıkan isimleri Soderling ve Nadal. Nadal açılışı Nishikori'yle yapacak, Nadal geçecektir. İkinci turdaki rakibi ise Blake - Haase galibi olacak. Haase, mental problemlerini bir maçlık ara verebilirse 5 setlik bir maç izleyebiliriz. Üçüncü turda ise büyük ihtimalle Gulbis çıkacak karşısına ama Gulbis'de çime ayak basmadan geliyor, Roland Garros'daki sakatlığı ne alemde bilmiyorum. Dördüncü turda ise karşısına bence ilk turdaki Mahut - Isner maçının galibi çıkacaktır. O maçta baya güzel olacağa benziyor. Tabii bu çeyrekten en büyük beklenti Soderling - Nadal çeyrek finali. Soderling'in ilk turda Ginepri'ye set vereceğini düşünüyorum ama sürprizden emin değilim. Dördüncü turda ise saçmalamazsa Baghdatis'le seyir zevki yüksek bir maç bizleri bekliyor.

19 Haziran 2010 Cumartesi

Haftanın Şampiyonları





Haftanın şampiyonları Eastbourne'de Makarova ve Llodra, Hertogenbosch'da ise Stakhovsky ve Henin oldu.

Çim kort sezonunda Amelie Mauresmo'yla çalışmaya başlayan Llodra, bu birlikteliğin meyvesini Eastbourne şampiyonluğuyla almış oldu. Bayanlarda ise Makarova tek kelimeyle mükemmel bir hafta geçirdi. Elemelerde kazandığı 3 maçla ana tabloya çıkan Rus raket sırasıyla Pennetta, Petrova, Kuznetsova, Stosur ve son olarak finale Azarenka'yı mağlup etmeyi başardı, hem de bir tek set dahi vermeden. Uzun süredir yakından takip ettiğim Makarova'nın böylesi bir hafta geçirmesi beni çok çok mutlu etti..

Hertogenbosch'da ise Stakhovsky harika bir hafta geçirdi. Zayıf bir ana tabloya sahip olsa da o da set vermeden, finalde ise kortta bir saate kalmadan maçı noktaladı. Stakhovsky Wimbledon ilk turunda Querrey'le karşılaşacak, kim elenirse elensin yazık olacak. Bayanlarda ise Justine Henin zayıf tabloyu iyi değerlendirdi ve şampiyonluğa ulaştı. Petkovic'in son sette 3-0 önde olduğunu da belirtmeden geçmeyeyim..


ATP Eastbourne
Michael Llodra def. Guillermo Garcia-Lopez 7-5 6-2

WTA Eastbourne
Ekaterina Makarova def. Victoria Azarenka 7-6(5) 6-4

ATP Hertogenbosch
Sergiy Stakhovsky def. Janko Tipsarevic 6-3 6-0

WTA Hertogenbosch
Justine Henin def. Andrea Petkovic 3-6 6-3 6-4

Rakiplerimiz belli oldu


Üç eleme turunu geçip Wimbledon ana tabloda oynama hakkını kazanan Marsel İlhan'ın ilk turdaki rakibi Brezilyalı Marcos Daniel oldu.

Marsel'in kurası gayet iyi gözüküyor. Daniel bir toprakçı, bu sezon toprak sezonuna kadar kazandığı maç sayısı yalnızca 2. Ayrıca Mart ayında oynanan Miami Masters eleme turunda Marsel'in rakibine karşı iki setlik bir galibiyeti bulunuyor.

İlk turu geçeceğine yürekten inanıyorum. İkinci turda ise Hanescu - Andrey Kuznetsov galibiyle oynayacak ki Kuznetsov geçen senenin Junior Wimbledon şampiyonu. Hanescu ise büyük bir tecrübeye sahip ancak çim kort için ideal bir oyuncu olduğunu söylemek güç.

Bir diğer temsilcimiz İpek Şenoğlu ise turnuvaya Anabel Medina Garrigues ile katılacak. İlk turdaki rakipler Jankovic/Scheepers ikilisi.

Murray, Davis Cup'ta yok


Temmuzun 2. haftasında Türkiye ile Büyük Britanya arasında oynanacak olan Davis Cup 2. grup playoff mücadelesinde Andy Murray yer almayacak.

Bizim için kazanma şansı doğdu diyebiliriz. Yine de pek umutlu değilim, bir tek Marsel'le zor. Murray'in yerine de büyük ihtimalle bu sezon Marsel'i iki kez mağlup eden James Ward alınacaktır.

17 Haziran 2010 Perşembe

Ve Marsel Wimbledon Ana Tablo'da..!


Marsel İlhan tarih yazmaya devam ediyor. Üçüncü eleme turunda rakibi Karanusic'i 3 sette deviren milli temsilcimiz Türk tenis tarihinde ilk kez Wimbledon ana tablosu gören raket olmayı başardı.

5 set üzerinden oynanan son eleme turunda Marsel ilk iki sette zorlanmasına rağmen, kritik anlarda kırdığı servislerle, setleri kendi hanesine yazdırmayı bildi. Zorlu iki setten sonra rahatlayan Marsel üçüncü sette ise fazla zorlanmadı.

Müthiş bir başarı, resmen bir rüya gerçek oldu. Amerika Açık ve Avustralya Açık'tan sonra şimdi sıra Wimbledon'da.

15 Haziran 2010 Salı

Wimby'e 1 adım kaldı


Temsilcimiz Marsel İlhan, Wimbledon eleme ikinci tur maçında Aljaz Bedene'yi 6-2 6-4 ile geçip son tura kalmayı başardı.

Üçüncü ve son turda rakip Hırvat Roko Karanusic oldu. Karanusic ikinci turda Hernych'i 3-6 7-5 8-6'yla geçerken oldukça zorlu bir maç oynadı. 28 yaşındaki raket Dünya sıralamasında 284. basamakta yer alıyor.

Final turunun 5 set üzerinden oynanacak olması kötü bir sezon geçiren rakibimiz karşısında bizim için avantaj olacaktır.

14 Haziran 2010 Pazartesi

Haftanın Şampiyonları




Topraktan çime geçişi 3 turnuvayla yaptığımız haftada Hewitt, Querrey ve Na Li haftanın şampiyonları oldular.

Federer'in kalesi olarak tanımlayabileceğimiz, hafta başında dünya evine(!) girdiği Halle'de, Hewitt uzuuuuuuun bir aradan sonra Federer'i yenmeyi başardı. En son 2003'de yendiği rakibini bir set geriden gelip devirmeyi başardı Hewitt. Ayrıca Avustralyalı raket çim kort finallerinde 7-0'lık bir galibiyet kaydını da yakaladı.

Queens'de ise bolca sürprizin yaşandığı haftada ne Nadal ne Roddick ne de Murray finali dahi göremedi. All American Final'ın yaşandığı Queens'de gülen taraf Sam Querrey oldu. Dev raket bu şampiyonlukla birlikte bu sezon 3 farklı zeminde şampiyonluk yaşayan ilk isim olmayı da başardı.

Birmingham'da ise geçen senenin yarı finalinde galip gelen Na Li, bu sene finalde de Sharapova'ya rövanş izni vermedi. Masha finale kadar iyi bir hafta geçirmişti, kazanacağını düşünüyordum, olmadı.

Haftanın gerçek şampiyonu ise yağan yağmur oldu. Halle'de oyun fazla aksamazken özellikle Birmingham'da program alt üst oldu. Hem teklerde hem çiftlerde herkes üstüste maç oynadı. Yağmura bir hafta daha izin verdim ama Wimbledon'da yağmasın artık..!

Marsel'den ilk adım


Marsel İlhan, Wimbledon eleme tablosundaki ilk maçını Belçikalı Ruben Bemelmans'a karşı oynadı ve korttan üç setlik galibiyetle ayrıldı.

Bemelmans'la bu sene İsrail'de de oynayan ve iki setlik galibiyet alan Marsel, 11 numaralı seri başı olarak girdiği elemelerde ikinci tura yükseldi.

İkinci turda rakip Sloven Aljaz Bedene. Klasmanda 286 numarada yer alan 21 yaşındaki raket iyi bir toprak kort oyuncusu.

11 Haziran 2010 Cuma

Schiavone HAAAAAAYIIIIIIIIIIIIIIIIIRRR..!




Başlığa ismini yazmasam eminim kimse tanıyamazdı. Evet maalesef fotoğraflar Francesca Schiavone'ye ait.

Neresinden tutsam elimde kalıyor, böyle bir çekimi kim nasıl hangi kafayla gerçekleştirdi bilemiyorum. Beni daha da düşündüren şey Schiavone'nin bu çekime onay vermesi. Yani şunları gördükten sonra arkama bakmadan kaçardım Fran'ın yerinde olsam..

2. fotoğraf normal, keşke o tarzda bir çekim olsaymış. 3. fotoğrafda biraz da photoshop'la göğüsler falan büyütülmüş, seksi durduğu düşünülmüş herhalde. Ama ilk fotoğrafa diyecek sözüm yok. Yüzü tanınmaz halde, giydiği mini şort tam bir kabus ama en fenası şortun kenarından çıkan g-string...

İnsanın gece rüyasına girer bu fotoğraflar, ilk fotoda yüzüne 3 saniyeden fazla bakamıyorum korkudan =))

Momo geri dönüyor


Amelie Mauresmo tenise geri dönüyor ama düşündüğünüz anlamda değil. 2006 Wimbledon şampiyonu, bu sene Wimbledon süresince Michael Llodra'nın yardımcı antrenörlüğünü yapacakmış.

8 Haziran 2010 Salı

Federer nikah tazeledi


Roger Federer, bu hafta oynanan ATP Halle turnuvasının organizatörleriyle, kariyerinin sonuna kadar bu turnuvaya katılacağına dair bir sözleşme imzaladı.

Zaten ben kendimi bildim bileli bu turnuvaya katılıyor, biraz formalite icabı oldu. Son beş katılımında da şampiyon olan Federer'in turnuvada 32-3'lük bir galibiyet kaydı bulunuyor.

Federer anlaşmayı imzalarken çok mutlu olduğunu ve evleniyormuş gibi hissettiğini söylemiş..

7 Haziran 2010 Pazartesi

Fransa Açık 2010 Şampiyonları









Men's Singles
Rafael Nadal def. Robin Soderling 6-4 6-2 6-4

Women's Singles
Francesca Schiavone def. Samantha Stosur 6-4 7-6(2)

Men's Doubles
Nestor / Zimonjic def. Dlouhy / Paes 7-5 6-2

Women's Doubles
Williams / Williams def. Peschke / Srebotnik 6-2 6-3

Mixed Doubles
Srebotnik / Zimonjic def. Shvedova / Knowle 4-6 7-6(5) 11-9

Boys' Singles
Agustin Velotti def. Andrea Collarini 6-4 7-5

Girs' Singles
Elina Svitolina def. Ons Jabeur 6-2 7-5

6 Haziran 2010 Pazar

Toprağın Efendisi




Roland Garros'da tek erkekler şampiyonu bir yıl aradan sonra yine Rafael Nadal oldu. Soderling'i 6-4 6-2 6-4'lük üç sette deviren İspanyol raket burada beşinci kupasını ısırdı.

Final hiçte beklendiği gibi çekişmeli geçmedi. Ben sürpriz olmayacağından adım gibi emindim ama Soderling'in bir set almasını bekliyordum açıkçası. Maçla ilgili söylenebilecek tek şey Soderling'in bir kez bile servis kıramaması. Nadal servislerini çok geliştirdi ama bu kadar da değil yani.

Maçtan sonra oldukça duygusal anlar yaşayan Nadal göz yaşlarına hakim olamadı. Kupa seremonisinde ise sana karşı en iyi oyunumu oynadım, aksi halde seni yenmek imkansız olurdu diyerek Soderling'in de hakkını verdi.

Rafael Nadal, toprak sezonunda kazandığı 22 maç, 4 kupa ve verdiği yalnızca 2 setle resmen şov yaptı. Toprağın efendisi lakabını sonuna kadar hakeden Rafa, 1 numarayı da Federer'den devraldı.