31 Mayıs 2010 Pazartesi

Seri sona erdi / Sammy çeyrekte



Samantha Stosur, Stuttgart finalinde kaybettiği Justine Henin'i, bu kez Roland Garros 4. turunda 3 sette geçmeyi başarıp, çeyrek finalde Serena Williams'ın rakibi oldu.

Sammy harika tenisine devam ediyor. Bu sezon toprakta oynadığı 20 maçın 18'ini kazanmayı başardı. Henin 04'den bu yana süren 24 maçlık galibiyet serisi de böylece sonra erdi.

30 Mayıs 2010 Pazar

İlk çeyrek finalistler



Roland Garros'da dördüncü turun ilk bölümü tamamlanırken bayanlarda mükemmel bir maça tanıklık ettik.

Wozniacki'yle Pennetta arasındaki üç saatlik maç tam bir kapışma şeklinde geçti. İlk iki setin tie break'te sonuçlandığı maçta oynanan tenis üst düzeydi. Sanırım turnuvanın en güzel maçlarından biri oldu. Sürekli uzun ralliler ve iki taraftan da harika bir defans izledik. Özellikle Wozniacki ara ara Nadal'dan esintiler sundu. İlk sette Pennetta'nın kaçırdığı set puanı şansları maçın dönüm noktası oldu.

Dünden kalan maçta Henin, Sharapova'yı 6-3'lük son setle geçmeyi başardı. 2010'un en iyi isimlerinden Venus Williams ise bir önceki turda oldukça zorlu bir maç oynayan Petrova'ya iki sette yenilmekten kurtulamadı. Petrova'yı böyle maçlar kazanırken görmek çok güzel. Schiavone ve Dementieva'da diğer çeyrek finalistler oldu.

Erkeklerde Berdych, Murray'in çekirge vari sıçrayışlarına 3 sette son verirken, geçen senenin finalistleri Federer ve Soderling'de çeyrek finalde birbirlerine rakip oldular. Tsonga ise ilk seti kaybettikten sonra kasığındaki sakatlık sebebiyle maçtan çekilmek zorunda kaldı.

Üçüncü turun ardından



Roland Garros'da üçüncü tur maçları bir maç hariç tamamlandı. Havanın kararması nedeniyle yarına kalan maçta Sharapova ve Henin setleri paylaştı. Bu ara kime yaradı derseniz Henin derim sanırım, Masha ikinci sette maça dönmek için iyi bir performans ortaya koydu ve final seti için avantajlıydı.

Erkeklerde iki enteresan bir de beklenen bir sürpriz vardı. Turnuvaya neredeyse hiç hazırlanmadan gelen Roddick'in burada oldukça iyi tenis oynayan Gabahvili karşısında kaybetmesi beklenen sürprizdi, belki 3 sette bitmeyebilirdi..

Melzer'in Ferrer'i, Ginepri'nin Ferrero'yu geçmesi ise bana sürpriz oldu. Ginepri de toprakta kendisinden beklenmeyecek derecede iyi bir turnuva geçiriyor. Querrey ve Starece'den sonra 5 sette Ferrero'yu geçmek Amerikalı raket için oldukça olumlu bir sonuç.

Bayanlarda son dönemin formda ismi Rezai, Petrova'ya yenilerek turnuvaya veda etti. Serena, Stosur, Jankovic ve Peer yoluna devam eden isimler oldu.

4. turla birlikte maç kalitesi de gittikçe yükseliyor. Venus - Petrova, Pennetta - Wozniacki, Serena - Peer, Cilic - Soderling, Murray - Berdych ve Verdasco - Almagro maçlarına imkanınız olursa göz atın derim..

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Sveta düşüşte


Maria Kirilenko, Avustralya Açık'taki Sharapova galibiyetinden sonra bu kez de Fransa Açık'ta Kuznetsova'yı turnuva dışına iterek büyük bir sürprize daha imza attı.

Aslında bu büyük bir sürpriz değil, bu galibiyeti değerli kılan Kuznetsova'nın son şampiyon olması. Ancak Kuznetsova son dönemde zaten berbat oynuyordu. İlk turdaki rahat Cirstea galibiyetinden sonra Petkovic karşısında 4 maç sayısı çevirerek maçı kazanmıştı.

Bugün de 2 maç sayısı çevirmeyi başardı ama devamı gelmedi. Bu sonuçla birlikte Kuznetsova tam 4 yıl aradan sonra ilk 10'un dışına düşecek.

28 Mayıs 2010 Cuma

Bir Garip İzlenim


Bu sabah yine gazeteyi merakla acaba Roland Garros'a ne kadar yer ayırdılar diye karıştırırken Cengiz Semercioğlu'nun "Roland Garros'da Federer'i izlemek" başlıklı Roland Garros izlenimlerini aktardığı köşeyi gördüm.

Cengiz bey geçtiğimiz gün Federer ve Venus'ü izlemiş, bu tarz yazıların insanların ilgisini bu spora çekmek bakımından önemli olduğunu düşünüyorum, tabii doğru aktarıldığında..

Aşağıdaki bölüm yazıdan aynen copy/paste yapılmıştır;

"Roland Garros’ta en çok ilgimi çeken oynanan oyuna olan saygıydı. Oyun sürerken kimse yerinden kalkmıyor... Kimse yüksek sesle konuşmuyor. Tiyatro izlenir gibi, ibadet eder gibi izleniyor bu oyun... İnsan bu ayin atmosferini canlı olarak yaşayınca, ocak ayında Avustralya Açık’ta Türk seyircilerin Marsel İlhan’ı meşaleler ve tezahüratla desteklenmesinin vehametini daha iyi anlıyor."

Vaayy bee dedim şunu okuyunca, maçlara hiç bir zaman etki etmekten çekinmeyen, sevmedikleri oyuncuyu bozmak için her türlü sesi çıkaran, zaman zaman oyuncular tarafından bile şikayet edilen Fransız seyircisi, maçları tiyatrodaymış gibi, bir ayin atmosferinde izliyormuş Cengiz beye göre...

Fransız seyircisini tenisi bilen insanlara anlatacak değilim, ha ama şu var, Fransız seyircisinin de sevdiği ya da sevmese bile büyük saygı duyduğu tenisçiler var. Hiç bir zaman onlara yönelik bir müdahaleleri olmuyor, Federer'de tabii ki bu isimlerden biri, o yüzden Cengiz bey denk gelmediği için böyle bir yorum yapmış der geçerdim. Taa ki son cümleyi okuyana kadar. Mesele yine Marsel İlhan'ın Avustralya Açık'taki Fernando Gonzalez maçı. Onu da buradan açıkladık, sadece buradan değil bir çok siteden de benzer tepkiler geldi ama belli ki Cengiz bey hiçbirini okumamış.

Bu kadarla bitmiyor izlenimler;

"Düşünün biletiniz olsa bile oyun oynanırken yerinize geçip oturamadığınız bir yer Roland Garros... Kapı önlerinde kuyruklar oluyor ve herkes yerine geçebilmek için set arasını ya da mola zamanını bekliyor. Adam binlerce euroluk özel loca ya da VIP yer almış ama yerine istediği zaman geçemiyor, bize ne kadar yabancı bir olay değil mi..."

Sanki Dünya'nın her yerinde farklıymış gibi anlatıyor, muhakkak Roland Garros'da bu işi daha sıkı tutuyorlardır, sonuçta bir Grand Slam ama hiç bir turnuvada da insanlar elini kolunu sallaya sallaya korta giremez. Ve final yine harika, bu sadece Cengiz beyle alakalı değil, bir çok yazar bunu yapıyor, dönüp dolaşıp kendimize laf sokmaya çalışmamızı anlayamıyorum...

25 Mayıs 2010 Salı

İlk tur sona erdi





Sezonun ikinci Grand Slam'i Fransa Açık'ta ilk tur maçları bugün oynanan maçlarla tamamlandı.

İlk turun son gününde toprağın kralı korta çıktı. Rafael Nadal 6-2'lik üç sette kazandı ancak maç 2 saat 23 dakika gibi bu skora göre uzun sayılabilecek bir sürede bitti. Gianni Mina kesinlikle çok yetenekli bir oyuncu, Monfils'e sadece görüntüsüyle değil, oyun tarzıyla da benziyor. Geçen burada Junior finali oynadığını ve henüz 18 yaşında olduğu ekliyelim. Aslında kendisini çokta uzakta aramamak lazım geçtiğimiz mart ayını Antalya'daki futures turnuvalarında geçirdi, katıldığı 5 turnuvanın birini de kazanmayı başardı genç raket.

Erkeklerde Verdasco, Hewitt, Ferrero, Ferrer, Melzer ve Kohlschreiber üçer sette rakiplerini geçerken Andy Roddick, Nieminen önünde setler 1-2 geriye düştüğü maçı çevirmeyi başardı. Roddick'in beş setlik maçı çokta şaşırtıcı değil zira Miami'de yaşadığı şampiyonluktan bu yana hiç maç yapmamıştı. RG hazırlıklarını turnuvadan hemen önce oynadığı 2 özel maçla yaptı ki bunun yetersiz olduğu ortada. Yine de bu kadar uzun süre sonra 5 setlik bir maç kazanması onun için olumlu olmuştur.

Günün enteresan sonuçları Querrey ve Monaco'dan geldi. Querrey, vatandaşı Ginepri'ye, Monaco gibi bir toprakçı da Zemlja'ya 4'er sette kaybetti.

Bayanlarda eski şampiyon Justine Henin, 07'deki şampiyonluktan sonra ilk maçını kazanmayı başardı. Aslında tehlikeli olabilecek bir rakipti Pironkova ama fazla sorun çıkartamadı. Sharapova, Bartoli, Wickmayer, Peer ve Zvonareva'da sorun yaşamadan kolayca ikinci tura yükseldiler.

Uzun zamandır takip ettiğim ancak son dönemlerde ilgimi kaybettiğim Anastasia Pivovarova'da ilk tur maçında Olaru'yu rahat geçti. Elemelerde üç maçınıda üç sette kazandıktan sonra ilk turu çok iyi oynadığını söylemem gerekiyor. Çok yetenekli bir oyuncu ancak 2 senedir yaşadığı ufak tefek sakatlıklar sebebiyle bir türlü istenen seviyeye gelemedi. Onu kazanırken görmek çok güzel. Sanırım sezonun geri kalanında biraz daha dikkat edicem kendisine.

Günün maçı/sürprizi: Tekrar yazmaya gerek yok bir önceki postta belirttiğimiz gibi Kimiko Date-Krumm'un Dinara Safina'yı 3 sette mağlup ettiği karşılaşma hem günün maçı hem de sürprizi olmuştur.

40'lık Kimiko'dan tenis dersi




Öncelikle Safina'ya koca bir yuh çekiyorum. 40 yaşındaki Kimiko Date Krumm, 14 yıl aradan sonra çıktığı ilk Fransa Açık maçını 2 saat 34 dakikalık ve 3-6 6-4 7-5'lik üç set sonunda kazanmayı başardı.

Safina maç boyu Kimiko'nun oyununu bozmaya çalışmaktan başka bir şey yapmadı. Son 2 yılın finalisti olarak bana göre çok acınası bir performans ortaya koydu. Yaptığı 17 çift hatayı bir kenara koyalım, son iki sette yalnız ve yalnız 5 (yazıyla "beş") winner yaptı.

Maç boyu sağ baldırı sarılı oynayan, ikinci setten itibaren oldukça zorlanmasına rağmen bir şekilde oyunda tutunan Kimiko, üçüncü sette de 1-4'den geri dönerken de adeta gençlere taş çıkardı..

Safina açıkça görülüyor ki sırtındaki problemden kurtulabilmiş değil, aksini düşünmek bile istemiyorum çünkü iki sene önceki Safina'ya geri dönüş yapması onun için büyük yıkım olur.

Kimiko, Virginia Wade'den sonra Roland Garros'da maç kazanan en yaşlı ikinci oyuncu oldu. Ayrıca eklemek istiyorum, Kimiko 1989'da ilk Roland Garros tecrübesini tadarken Safina daha 3 yaşındaydı =)

24 Mayıs 2010 Pazartesi

İkinci günün ardından






Roland Garros'da ikinci gün bir kaç maç dışında tamamlandı, bugün epey yoğun bir program vardı.

Erkeklerde son şampiyon Federer, açılışı Luczak önünde rahat geçen üç setle yaparken, Djokovic Korolev'e, Monfils Kindlmann'a Gonzalez Alves'e birer set bıraktı.

Bugün bir kaç geri dönüş izledik. Bunlardan birini Carsten Ball, Philipp Petzschner karşısında gerçekleştirirken, uzun sakatlık döneminin ardından kazandığı challenger'larla yeniden form yakalamaya çalışan Japon Nishikori'de Giraldo karşısında 0-2'den dönmeyi başardı.

Seri başlarından Tommy Robredo Victor Troicki'ye, Feliciano Lopez ise Alman Reister'e 3 sette boyun eğdi. Robredo'nun son zamanlarda iyi oynamadığını ve Troicki'nin de tehlikeli bir isim olduğunu biliyoruz ancak Lopez'in hemde böyle bir oyunla yenilmesi beni şaşırttı diyebilirim.

Bayanlarda Serena, Wozniacki, Ivanovic, Li, Dementieva ve Radwanska ikişer sette galip gelmeyi bildiler. Schiavone ve son dönemin iyi performans gösteren ismi Dulgheru'da bir set geriden gelip kazanmayı başardılar.

Strasbourg'da final oynayan Barrois ise dramatik bir maça imza attı, ilk seti çok rahat kazandıktan sonra ikinci sette de avantajı yakalamıştı, yanlış hatırlamıyorsam 2-3 maç sayısından yararlanamadı ve ardından önce ikinci seti ardından maçı kaybetti.

Günün maçı: Kuralar çekildiğinde ilk turun en zorlu eşleşmesi olarak gösterilen Andy Murray - Richard Gasquet maçı beklentileri boşa çıkarmadı. Yalnız maçın tamamı değil bana göre 2.5 setlik ilk kısmı oldukça güzel geçti. İlk iki sette Gasquet, karşısında durgun Murray'i bulunca coştu baya, backhand şov izledik. Ancak sol bacağındaki artık kronik diyebileceğimiz sakatlık onu rahatsız etmeye başlayınca işin tadı kaçtı. Üçüncü sette maça noktayı koyabilirdi Gasquet ama yaptığı basit hatalar Murray'i oyunda tuttu. Sonrası ise sakatlık molaları ve fazla efor sarfetmeden geçirilen oyunlar.. Rallilerden sakınan ve hemen puana gitmeye çalışan Gasquet karşısında Murray fazla zorlanmadı.

Günün sürprizi: Sanırım Lopez'in üç setlik Reister yenilgisi bana göre günün sürprizi olmuştur. İlk sette berbat oynadıktan sonra ikinci sette servis oyunlarında istikrar sağladı ve sete ortak oldu. İkinci set sonunda maçtaki ilk servis kırma şansını hem de set puanında yakaladı ancak yararlanamayınca tie'da Reister'in servisindeki iki set puanını çevirse de, üçüncüde başarısız oldu. Maçta burada bitti zaten, üçüncü sette şanslar elde etti ama basit hataları ve Reister'in ilk servis puanlarıyla maça veda etmek zorunda kaldı.

Bir ... olsaydın? #2


Herhalde Roland Garros boyunca devam edecek bu seri, bu sefer karşımızda Flavia Pennetta var.

Bir ülke olsaydın?
-İtalya, tabii ki!

Bir şehir olsaydın?
-Roma, ben güneydoğudaki Brindisi'den geliyorum ama Roma'ya aşığım

Bir yemek olsaydın?
-Pizza

Bir içecek olsaydın?
-Mojito

Bir film olsaydın?
-
Gladyatör

Bir araba olsaydın?
-Porsche 911, hızlı ve seksi.

Bir özel gücün olsaydı?
-Uçabilmeyi isterdim. (Cilic'te uçayım istiyor, ne meraklılarmış uçmaya)

Bir televizyon dizisi olsaydın?
-Lost (bravo, güzel seçim)

Tarihten bir zaman olsaydın?
-Feminist hareket

Venus'e sansür


Şu görüntüye bakınca, Rtük'ten TRT'nin Venus maçlarına sansür uygulamasını isteyesim geliyor =))

23 Mayıs 2010 Pazar

Bir ... olsaydın?


Marin Cilic'le bugün kazandığı ilk tur maçının ardından eğlenceli bir soru-cevap röportajı yapmışlar. Cilic'e sormuşlar "..." olsaydın ne olurdun..?

Bir ülke olsaydın?
-Hırvatistan, benim ülkem ama daha da önemlisi harika bir ülke ve yaşamak için çok güzel bir yer.

Bir şehir olsaydın?
-Melbourne, Akdeniz havasına sahip harika bir şehir, yapılabilecek çok şey var ve insanları çok rahat.

Bir yemek olsaydın?
-Fileminyon, az pişmiş ama çokta az değil

Bir içecek olsaydın?
-Coca Cola

Bir film olsaydın?
-Braveheart, hikayeyi seviyorum, karakterler ve destansı savaşlar, mükemmel bir film.

Bir araba olsaydın?
-Mercedes S50, güç, hız ve güvenliğin kombinasyonu.

Bir özel gücün olsaydı?
-Uçabilmeyi isterdim.

Bir futbolcu olsaydın?
-Kaka, en sevdiğim oyuncu.

Tarihten bir zaman olsaydın?
-İsa'nın doğumu

Pazar Seansı





Sezonun ikinci Grand Slam'i Fransa Açık bayanlarda son şampiyon Svetlana Kuznetsova'yla start aldı. Kuznetsova maça girmekte zorlansa da ısındıktan sonra Cirstea'ya şans tanımadı.

Erkeklerde seri başı olarak mücadele eden Tsonga, Soderling, Cilic, Youzhny, Garcia-Lopez ve Montanes maçlarını kazanırken. İlk seri başı kaybedeni Ernests Gulbis oldu.

Gulbis son dönemde oldukça formdaydı ve Roland Garros öncesi adeta parlıyordu ancak alışık olduğumuz yoğun Fransız desteği altında alabileceği bir seti Benneteau'ya kaybettikten sonra ikinci set ortalarında yaşadığı talihsiz bir pozisyon sonunda sağ baldırından bir problem yaşadı ve üçüncü setin hemen başında maçtan çekildi. Sakatlanmasa güzel hikayesi olabilecek bir maç izleyebilirdik.

Bayanlarda Venus, Rezai, Pennetta, Kirilenko ve Cibulkova seri başı olarak maçlarını kazanırken, 10 numaralı seri başı Victoria Azarenka son dönemdeki sakatlıklarınında etkisiyle Gisela Dulko önünde hiç bir varlık gösteremedi. Bunu bir sürpriz olarak görmüyorum.

22 yaşındaki İsveçli raket Johanna Larsson'da, Estoril'de şampiyonluğa ulaşan Sevastova karşısında aldığı rahat galibiyetle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Larsson henüz pek adını duyuramadı ama geçen seneden bu yana özellikle sert kortlarda çok başarılı challenger turnuvaları oynuyor. Yavaş yavaş kendini bu seviyede de gösterecektir diye umuyorum..

Günün maçı: Jo-Wilfried Tsonga'nın Daniel Brands'i 4-6 6-3 6-2 6-7(2) 7-5'lik beş set sonunda yendiği maç bana göre günün maçı olmuştur. Tsonga'nın sırtındaki problem nedeniyle biraz temkinli oynaması Alman raketi henüz maçın başında devreye sokunca güzel bir maç izleyeceğimiz belli olmuştu. Brands, uzun boyu ve güçlü fiziğiyle, gerektiği zaman oyuna soktuğu birinci servisleri ve etkili forehand'leriyle çok güzel bir mücadele ortaya koydu. Brands'de challenger'larda çok iyi maçlar çıkartan ama bir üst seviyede henüz istikrar yakalayamamış bir isim.

Günün sürprizi: Bana göre günün sürprizi Özbek Akgül Amanmuradova'ın MJ Martinez Sanchez'i iki sette geçmesi olmuştur. Martinez Sanchez'in Roma'daki müthiş şampiyonluğundan sonra burada en azından 4. tur görmesini bekliyordum ancak Amanmuradova karşısında kendi oyunundan çok uzak bir görüntü çizdi.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Haftanın Şampiyonları




Roland Garros öncesi son hazırlıklarda tamamlandı ve artık soluksuz geçecek iki haftaya hazırız.

Strasbourg'da Sharapova kariyerinin toplamda 22. toprakta 2. şampiyonluğuna ulaştı. Baya da iyi bir görüntü sergiledi RG öncesi.

Varşova'da Dulgheru, ünvanını korumayı başardı, onun da henüz 2. şampiyonluğu. RG'de kurası oldukça iyi, bu performansla 4. tur görürse şaşırmayacağımı söyleyebilirim. En azından 3. tur görmesi lazım.

Nice'de de Gasquet kariyerinin 6. şampiyonluğuna ulaşırken 07 Eylül'ün de bu yana ilk şampiyonluğu olması, tam da RG öncesi iyi oldu. Ancak ilk turda Murray'le oynayacak, süper bir eşleşme olduğu kesin..

Masha keyifli


Masha epey mutlu görünüyor, aksi epey zor olurdu, hem çeyrek finali hem yarı finali program nedeniyle bugün oynamak zorunda kaldı.

Eh iki maçtanda galip ayrılan taraf olunca geriye keyifli bir uyku çekmek kalıyor..

21 Mayıs 2010 Cuma

Fransa Açık Erkekler Kurası


İş toprakta oynamak olunca erkekler için de dengeler değişiyor. Kimin ne yapacağını kestirmek zor.

Federer açılışı Luczak'la yapacak, ikinci turda 08 Avustralya Açık'ta kendisine kök söktüren Tipsarevic çıkabilir. Üçte Lopez, dörtte de Monfils/Wawrinka galibi çıkar. Çeyreğin alt kısmında geçen senenin flaş ismi Soderling yer alıyor ama hiç umut vermiyor bu sene. Çeyrek finalde Federer'in karşısına çıkabileceğini sanmıyorum. Burdan Cilic veya Gulbis'in çıkması daha olası bana göre.

Herhalde turnuvanın en zor kuralarından biri Murray'e çıkmıştır. Zaten zor günler geçiriyor, bu kura ona hiç yardımcı olmayacak. İlk turda Gasquet, ikide Chela, üçte Baghdatis, dörtte Berdych var gibi gözüküyor. Murray'in dördüncü tur dahi görmesini beklemiyorum. Alt kısımda Tsonga'nın önü dördüncü turda oynayacağı Youzhny/Robredo maçına kadar açık.

Üçüncü çeyreğin üst kısmında Roddick yer alıyor, söz konusu toprak olunca Roddick'e de fazla güvenemiyorum, üçüncü turda olası Monaco maçı var ki zor olacaktır. Dördüncü turda onu Ferrer bekliyor olacak, favorim Ferrer tabii ki. Djokovic'in de önü dördüncü turdaki Ferrero maçına kadar açık. Onun haricinde çeyreğin alt kısmı temiz duruyor.

Son çeyrekte Rafael Nadal, Monfils'e ikizi kadar benzeye Gianni Mina'yla açılışı yapacak. Burada Hewitt - Chardy ilk tur maçı var. Hewitt favori tabii de Fransız seyircisiyle Chardy mutlaka güzel bir maç çıkartacaktır. Zaten buradan çıkacak isim Nadal'ın kurbanı olacak. Nadal'ın önü açık çeyrek finale kadar. Çeyreğin üst kısmında güzel bir eşleşme olacak, üçüncü turda Almagro - Gonzalez maçı izlemeye değer. Burdan çıkacak isim de Verdasco'yla oynayacaktır. Yani çeyrekte Nadal'ın karşısına Verdasco, Gonzalez veya Almagro çıkacaktır diye düşünüyorum.

Nadal'ın turnuva öncesi 2 numaraya yükselmesi iyi oldu, olası Nadal - Federer maçını dört gözle bekliyorum ama Federer'in final görüp göremeyeceğini de kestiremiyorum. Kim olursa olsun umuyorum ki Nadal kupayı ısıran taraf olacak.

Fransa Açık Bayanlar Kurası


Sezonun ikinci Grand Slam'i Fransa Açık pazar günü başlıyor, kuralarda çekildiğine göre hızlıca bir bakış atalım istedim..

İlk çeyrek oldukça heyecanlı gözüküyor. Serena turnuvayı Voegele karşısında açıyor, açıkçası 4. turda karşısına Peer çıkabilir ama onu da geçecektir bana göre. Ayrıca bu çeyrekte Sharapova ve Henin'de bulunuyor. Bu ikili aksilik olmazsa 3. turda bize güzel bir maç izleticek. Çeyrek finale Sharapova/Henin - Stosur/Zheng maçının galibi çıkacak, yani büyük ihtimalle bu Henin olacak ve ilk çeyrek finalde Serena - Henin karşı karşıya gelecek. Gerçi ben Sharapova'yı tercih ederim ama ilk hali çok daha heyecan verici.

İkinci çeyreğin üst kısmında Jankovic'in geçen haftaki performansını göz önüne alırsak önü açık duruyor. Wickmayer'in toprakta iyi olmadığını düşünürsek 4. turda Suarez Navarro - Jankovic maçı güzel olur. Geçen senenin finalisti Safina'nın işi zor, zira çıkabilirse üçüncü turda Zvonareva onu bekliyor olacak. Çeyreğin alt kısmında Radwanska, Errani karşısında sürpriz yaşamazsa üçüncü turda Ivanovic büyük ihtimalle karşısına gelecektir. Alt kısım için yorum yapmak zor, Zvonareva'nın son durumunu bilmiyorum ama normal şartlarda Jankovic'in karşısına çeyrek finalde çıkması lazım.

2009'un şampiyonu Kuznetsova bu çeyrekte ve açıkçası hiç umut vermiyor. Toprak sezonunda yalnızca 1 maç kazanabildi. Roma'da kaybettiği Kirilenko, olası 3. tur rakibi. Açıkçası üçüncü çeyreğin üst kısmından çıkacak hiç kimse beni şaşırtmaz. Alt kısımda yer alan Wozniacki'nin işi de son sakatlık durumundan sonra zor. İlk turda Kudrayavtseva, ikide Garbin, üçte Dulgheru karşısına çıkabilir. Wozniacki'nin çeyrek final görmesine pek şans vermiyorum, benim burdan çeyrek finalist adayım Safarova olacak.

Son çeyrekte ilk turun en güzel maçlarından biri Azarenka - Dulko arasında olacak. Burdan çıkacak isim üçüncü turda Martinez Sanchez'le karşılaşabilir, o da dördüncü turda karşısında Dementieva'yı bulacak. Bu çeyreğin alt kısmı da karışık duruyor, 2 numaralı seri başı Venus, ilk turda Schnyder'le, ikide Santonja, üçte Cibulkova'yı karşısında bulabilir, toprakta tehlikeli isimler ama Venus iyi tenis oynuyor. 4. turda aksilik olmazsa Rezai'yi görebiliriz Venus karşısında.

Durum böyle, güzel bir turnuva olması dileğiyle..

Rafa'ya özel saat


Rafael Nadal ve Cenevreli saatçi Richard Mille, Nadal için özel olarak üretilen "Tourbillon Watch RM 027 Rafael Nadal" modelini Paris'te tanıttı.

Oldukça hafif olan bu saati maçlarda kolunda bulunduracak Rafa, fiyatı ise tam 525.000 dolar..

Eksikler artıyor


Bir kaç gün önce Roland Garros'da yer alamayacak isimleri yazmıştık, her geçen gün yenileri ekleniyor.

Karlovic, Moya ve Stepanek'te son olarak turnuvada yer alamayacak raketler arasına katıldı.

Marsel elendi


Marsel İlhan, Simone Bolelli karşısına çıktığı Fransa Açık eleme üçüncü maçını maalesef 7-5 5-7 3-6 ile kaybetti.

73 dakikalık ilk seti kazanmasına rağmen maçı kaybetmiş Marsel, takip edemediğim için maçın gidişatını bilemiyorum, birileri bizi aydınlatırsa sevinirim..

Edit: İkinci sette bir maç sayısından yararlanamamış Marsel, hay allah daha da üzüldüm şimdi..

20 Mayıs 2010 Perşembe

Odesnik'e 2 yıl men..!


Amerikalı raket Wayne Odesnik, ITF tarafından yapılan soruşturma sonucunda, Avustralya'da üstünde bulunan yasaklı bir madde nedeniyle 2 yıl kortlardan men cezası aldı.

Odesnik, bir çeşit büyüme hormonu olan maddeyi hiç kullanmamasına ve testlerde temiz çıkmasına rağmen madde kullanımıyla ilgili gerekli izinleri almadığı için bu cezaya çarptırıldı. Cezası 29 Aralık 2009'dan başlatıldı ve dolayısıyla 2012 sezonuna kadar yasaklı durumda.

Yaptığı basın açıklamasında öncelikle ITF'in verdiği cezayı kabul ettiğini, omzundaki sakatlık sebebiyle doktor tavsiyesiyle maddeyi bulundurduğunu ve o zaman doping ihlali yaptığının farkında olmadığını ancak maddeyi hiç kullanmadığını belirtti.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

2 gitti 1 kaldı / Rakip Bolelli


Marsel İlhan, Roland Garros eleme ikinci maçındaki rakibi Roberto Bautista-Agut'u 6-3 6-2'yle geçip üçüncü ve son eleme turuna yükseldi.

Marsel yine iyi bir servis performansı ortaya koydu ve servisini kırdırmadan maçı bitirmeyi başardı.

Son turda rakip İtalyan Simone Bolelli. Bolelli ikinci turda rakibinin çekilmesiyle raket dahi sallamadan turu geçti.

Bolelli inişli çıkışlı bir kariyere sahip, istikrarlı olduğunu söylemek güç, geçen sene klasmanda 36 numaraya kadar yükselmeyi başarmış sonrasında ve özellikle Amerika Açık sonrası büyük bir düşüş yaşamıştı.

Yine geçen sene Fransa Açık'a ana tablodan katılmış ve ilk turda Berdych'i 5 setlik bir maç sonunda mağlup edip, ikinci turda Chardy'e 5 sette mağlup olmuştu.

Marsel için zor bir eşleşme ancak her zaman dediğim gibi iyi yerlere gelmek için sürekli iyi kura bekleyemezsiniz. Umuyorum Marsel bu turu da geçip adını ana tabloya yazdıracaktır..

F1 Monaco


Daniela Hantuchova, Formula 1 Monaco grand prix'ini izlerken..

Yoklama Listesi


Roland Garros'a sayılı günler kala bir çok isim sakatlıkları nedeniyle turnuvadaki yerlerini alamayacak. Bayanlarda Clijsters, Mirza, Lisicki. Erkeklerde Del Potro, Nalbandian, Haas, Davydenko, Blake, Andreev ve Gilles Simon şu ana kadar katılamayacaklarını açıklayan isimler.

18 Mayıs 2010 Salı

Ana tabloya 2 kaldı


Marsel İlhan, zorlu Fransa Açık eleme ilk maçında, rakibinin ikinci sette çekilmesiyle ana tabloya ilk adımı attı.

Rakibin neden çekildiğini bulamadım ama Marsel ilk sette 2-4'den geri dönmeyi başardı ve ikinci sette de break avantajını yakalamıştı.

İkinci eleme maçında rakip İspanyol Roberto Bautista-Agut oldu. Daha kolay bir rakip olduğu kesin ama yine de dikkat etmek lazım.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Korkuluk Marsel


Fotoğraf nereden bilemiyorum ama herhalde Amerika Açık günlerindendir. Marsel, kafasındakinden biraz tedirgin olmuş korkuluk gibi duruyor =)

Edit: Fotoğraf Miami'denmiş..

Haftanın Şampiyonları




Madrid Masters sona ererken teklerde neler olduğunu hepimiz biliyoruz zaten. Ancak yeni bir rekor daha kırılmak üzere, bu rekorun altında da Bryan biraderlerin imzası var.

Bryan biraderler Madrid Masters'da kariyerlerinin 61. çiftler şampiyonluğuna ulaşarak bu alanda rekoru ellerinde bulunduran Todd Woodbridge - Mark Woodforde ikilisini yakalamayı başardı. Ayrıca rekor için de Roland Garros'u hedef göstermeyi ihmal etmediler.

Madrid Masters
Rafael Nadal def. 6-4 7-6(5)

Madrid Premier
Aravane Rezai def. Venus Williams 6-2 7-5

16 Mayıs 2010 Pazar

Rafa'dan bir rekor daha


Madrid Masters finalinde Rafael Nadal, Roger Federer'i 6-4 7-6(5)'yla geçip 18. Masters şampiyonluğuna ulaştı.

Nadal, Roma Masters şampiyonluğuyla Andre Agassi'ye ait olan 17 Masters şampiyonluğunu egale etmişti ve bugün bu rekor da artık Nadal'a geçti.

Nadal kuşkusuz tarihin en iyi toprak kort oyuncusu, sanırım buna itiraz edecek kimse olmaz. Üç toprak kort Masters turnuvasını üstüste kazandı ve üç turnuvada yalnızca 2 (yazıyla "iki") set kaybetti.

Finalde ise öyle acaip bir Nadal yoktu, fazla da etkili olduğunu söylemek doğru olmaz ama işte Nadal bu seviyeyle bile Federer'e set vermedi. Eski ezici formu yok denilen zaman da bile 3 Masters kazanmayı başardı.

Nadal'ın sıralamada tekrar 2 numaraya yükselmesiyle Roland Garros için muhtemel bir Nadal - Federer finali olası hale geldi. Ancak ben Federer'in Roland Garros'da final görebileceğini sanmıyorum, en azından son 1-1.5 aydaki oyunuyla..

Rezai Fırtınası


Kariyerinin en iyi haftasını geçiren Aravane Rezai, Venus'ü 6-2 7-5 ile devirip Madrid'de mutlu sona ulaşmayı başardı.

Turnuvada kaybettiği tek set, Henin'e karşı oynadığı ilk maçın ilk setiydi, sonrasında ise fırtına gibi bir Rezai izledik. Hafta boyunca zaman zaman oyununda düşüşler olsa da sürekli daha sert vuran, her sayıyı almak için uğraşan ve oyunun yönünü değiştirme konusunda çok başarılı bir tenis ortaya koydu.

Finalin ikinci setinde 2-5'den dönmeyi başarırken 6 set puanı çevirdi ve hiç birinde pes etme eğilimi göstermedi. Korttaki duruşu ve kararlılığı beni çok etkiledi bu hafta.

Bütün hafta oynadığı seviyeyi gelecek turnuvalara ama en önemlisi Roland Garros'a taşıyabilecek mi, bunu zaman gösterecek..

Seri sona erdi



Muhteşem ikilinin muhteşem serisi Madrid'de Williams kardeşler tarafından sonlandırıldı.

Üstüste Miami,Stuttgart ve Roma'da şampiyonluğa ulaştıktan sonra Madrid'de finali iki sette kaybettiler.

Olsun önemli değil, birlikte oynamaya devam etsinler de ben başka bir şey istemiyorum :)