9 Temmuz 2012 Pazartesi

Bu Finalde Tarih Yazılacak

Evet,Wimbledon erkekler finalinden bahsediyoruz..Yarı finallerin ilk ayağında dünya bir numarasını 4 sette yenen rekor adam Roger Federer mi, yoksa 1938den bu yana Britanyalıların ilk finalisti olan Andy Murray mi kahraman olacak onu ise Pazar günü göreceğiz.


Merkez korttaki ilk maçta,oyunun büyük bir kısmında kusursuza yakın oynayan Fedex,Nole'yi yenerek gülen taraf oldu. İkilinin son 7 maçının 6sını kazanan Djokovic,bu skor avantajına rağmen bugun baştan sona maça inanmamış bir görüntü çizdi desek çok da yanlış olmaz. Federer'in backhand kanadında alışkın oldugumuz slicelar yerine çok daha agresif ve isabetli düz vuruşlar gördük bugün. Nole oyunu önceki maçlarda olduğu gibi oyunu Roger'in backhandine yıktı ancak bu sefer Ekselansları geri çizgide çok sağlam durdu ve sadece 10 basit hatayla maça noktayı koydu. Bugün Federer adına bir diğer olumlu gelişme adeta bir makine gibi tam ihtiyacı olan yerlerde bulduğu etkili servisleri oldu. 2.sette biraz sallansa da maçı 4 sette bitirmeyi bildi ve 1 yıldan fazla süreden sonra bir Grand Slam finaline çıktı.



İkinci maç Britanyalılar için çok daha heyecan vericiydi kuşkusuz. 38den beri hiç bir vatandaşlarının finale çıkamaması,buna en çok yaklaşan isim olan Murray'nin de karşısında hep Rafa'yı bulması onlar için büyük hayalkırıklığıydı. Ancak bu sene Rafa'nın erken elenmesinden sonra gözler direk Andy'e çevrildi. Daha 3.turdan itibaren İskoç rakedin bu hasrete bu sene bir son verebileceği konuşuluyordu. Nitekim Murray bunu başardı. Maçın başından sonuna kadar bütün merkez kortun desteğiyle ve Tsonga'nın da amaçsız ve savruk oyunuyla maçı 3-1 alarak tarih yazmaya biraz daha yaklaştı.

Murray Finale Doğru




Erkeklerde günün ikinci maçında merkez kortta Britanyalıların en büyük umudu Andy Murray ile İspanyol David Ferrer karşılaştı. Bu maçın yarıfinalde rakibini belirleyecek tablonun diğer çeyreğinde Nadal ın olmaması iki tenisçiyi, de heyecanlandırmıştı hiç kuşkusuz. İlk sette Ferrer set için servis kullanmanın avantajını kullanamayınca ibre Murray'e döndü diye düşünsek de Ferrer seti tiebreakte almayı başardı. İlk setin neredeyse karbon kopyasını izlediğimiz ikinci sette Ferrer gene set için servis kullanırken oyunu alamadı ve tiebreak e gidildi. İspanyol tenisçi burada da mini break avantajınu kullanamayınca Murray affetmedi ve setlerde durumu eşitledi. Uzun süren rallileriyle adeta bir Roland Garros maçı izlediğimiz diğer setleri alan Murray yarıfinalde Tsonga'nın rakibi oldu.

Cuma günü Fedex-Djoker günü

Wimbledon 2012 tek erkeklerde bugün çeyrek final günüydü. Merkez korttaki ilk maçta 3 numara ve 6 kez wimbledon şampiyonu Roger Federer adeta bir antreman havasında gecen maçta Mikhael Youzhny i 3-0la geçti. Böylece Federer in Wimby'de bu sene en kolay bitirdiği maç çeyrek final maçı oldu.Bunda Youzhny in daha önce 14 kez yenildiği Ekselansları ile bir Grand Slam çeyrek finalinde karşılaşmanın getirdiği stresi kaldıramamasının da etkisi büyük. Hatta bir ara Youzhny kraliyet locasında dönüp Andre Agassi'ye ''O'nu yenmek için ne yapabilirim ? '' diye sorması da bunun hoş bir örneği..Maçın skoruna bakıp akıllarda sıkıcı bir karşılaşmöa canlanabilir ama özellikle 2.setin ortalarından itibaren Federer'in ritim bulmasıyla çok sayıda epik puan izledik.



Tablonun üst kısmındaki diğer çeyrek final mücadelesi dünya 1 numarası  Novak Djokovic ile turnuvanın bu sneeki sürprizlerinden Alman Florian Mayer i karşı karşıya getirdi.Youzhny'nin aksine Mayer maça iyi başladı hatta servis kırarak öne de geçti ama hemen ardından servisini kırdırdı.Setteki,belki de maçtaki kırılma noktası ise ilk sette skor 4-4ken üstüste 3 servis kırma şansını değerlendiremeyip kendi oyununda da 40-15ten seti vermesi oldu. Bu kendi servisinizde Djokovic gibi bu sporun tepesinde birkaç adamdan birine yapabileceginiz bir hata değil..Maçın devamında Novak sonraki setleri de rahat aldı ve yarıfinalde Federer'in rakibi oldu.Bir anlamda erken final diyebileceğimiz bu maçta bakalım ekselansları Nole'yi yenip 1 numara hayaline biraz daha yaklaşabilecek mi ??

30 Haziran 2012 Cumartesi

Ekselansları Sarsıldı Ama Yıkılmadı

Wimbledon 2012 tek erkeklerde Rafa Nadal ın dünya 100 numarası Lukas Rosol a elenmesinden sonra dün bir diğer büyük sürpriz daha gerçekleşiyordu.Ekselansları Roger Federer ilk iki maçının tam aksi bir görüntü çizerken,büyük ihtimalle Rosoldan feyz alan fransız çim spesiyalisti Julien Benneteau ilk iki sette Federer'e adeta kök söktürdü. İkinci sette 3 set puanından yararlanamayıp 0-2 geri düşünce Fedex silkelendi.

Son 9 seneden gelen 7 final 2 çeyrek finalden sonra 3.turda elenme ihtimali,hele de olası bir finalde kendisini bekleyen Nadal yokken Roger'ı kendisine getirdi. Üstelik kariyerinde kıramadığı bir iki rekordan biri olan dünya bir numarasında en uzun süre kalma rekorunu turnuva sonunda egale etme şansı da elinden gidiyordu. 25 dkda kazanılan rahat 3.setten sonra Benneteau 'nun yasadıgı fiziksel problemlerin de yardımıyla,Federer kariyerinde 8.kez 0-2 den geri gelip maç kazandı ve 4.tura yükseldi.

Roger dün maçını kazanarak bir anlamda tarihi tekerrür ettirdi.  2009 Roland Garros'da Nadal Soderling' e 4.turda elendikten 1 gün sonra, Federer 0-2den geri gelip maçını kazanarak sonrasında şampiyonluğa kadar yürümüştü.Bakalım aynı şeyi Wimby'de de yapabilecek mi ?

19 Mart 2012 Pazartesi

Ekselanslari geri mi donüyor ??




Indian wells 2012 deki oyunlariyla djokovic nadal ve federer hakkinda sayfalarca yazi yazilabilir belki ama en epiğinin federerinki olacagina suphe yok.

Djokovicten baslarsak,olaganustu ve insanlikdisi gecen bi 2011 in ardindan 2012 ye konsantre olmak yeterince zor,kusku yok. Ama Nole'nin konsantrasyon eksikligi grand slam ve olimpiyat harici tum turnuvalarda devam edecek gibi duruyor. Zira yilin başında gelen avusturalya aciktaki sampiyonluktan sonra oyununda bir dusus olduğu aşikar. Tabi ki 2011 deki oyununu her macta bekleyemeyiz ama bu sene novak in aklinda olimpiyat altini ve kariyer grand slami icin roland garros olduğu zaten herkes tarafindan soyleniyor.


Nadal a gelirsek,geçen seneki Nole dominasyonuna 2012 de bir de eski günlerine takdire şayan bir geri dönüş yapan Roger var. Bu sene bu üçlü içinde işi en zor olan Rafa gibi duruyor. Bir de buna gecen yılki Roland Garros'tan beri ,yani 10 ay oluyor,turnuva kazanamadigini eklersek rafanin turdaki mental olarak en saglam oyunculardan biri olmasina ragmen zorlanması normal.


Gelelim Fed-ex'e. Geçen sezon, her ne kadar world tour şampiyonu olarak kapatnsa da,roger standartlarinda bir oyuncu icin hic kolay bi sene olmadi. Finallerin adinin tamamen degismesi,3 numaradan kurtulamamak ve 2003 wimbledondan beri ilk defa bir seneyi grand slamsiz kapatmak Federer icin ardi ardina geldi. Hep en buyuk basariyi hedeflerken birden turnuvalarda favori olarak adinizin bile gosterilmemesi cok yikici bir sey olsa gerek. Ama ekselansları kendi tenis tarihine yakisani yapti ve muhteşem bir geri donusle daha 2012 nin 3. ayindayken 3 sampiyonluk kazandi. En sonuncusunun yarifinalde gelen ustun nadal galibiyetiyle daha da guvenini pekiştirdiğini soylersek yanlis olmaz. Üstelik arada uzun bi suredir bu kadar az puan farki olmamisti.

Bundan sonra Federer ayni formda kalabilirse bu sene Nole- Roger senesi olacak gibi duruyor.

31 Ocak 2012 Salı

Avustralya Açık 2012 Şampiyonları



Men's Singles
Novak Djokovic def. Rafael Nadal 5-7 6-4 6-2 6-7(5) 7-5

Women's Singles
Victoria Azarenka def. Maria Sharapova 6-3 6-0

Men's Doubles
Paes / Stepanek def. Bryan / Bryan 7-6(1) 6-2

Women's Doubles
Kuznetsova / Zvonareva def. Errani / Vinci 5-7 6-4 6-3

Mixed Doubles
Mattek-Sands / Tecau def. Vesnina / Paes 6-3 5-7 10-3

Junior Boys'
Luke Saville def. Filip Peliwo 6-3 5-7 6-4

Junior Girls'
Taylor Townsend def. Yulia Putintseva 6-1 3-6 6-3

29 Ocak 2012 Pazar

Durdurulamayan Adam: Novak Djokovic


2012 Avustralya Açık erkekler şampiyonu, turnuva tarihinin en uzun finalinde Rafael Nadal'ı 5-7 6-4 6-2 6-7(5) 7-5'lik beş sonunda deviren Novak Djokovic oldu.

Ne denir bilmiyorum, seremonide iki tenisçiye de sandalye verilmesi maçı özetler nitelikteydi.

Maça iki rakette tutuk başladı. Özellikle Novak set boyunca rölantide oynayıp sanki gücünü saklıyormuş gibi bir görüntü çizdi. İlk 4 oyunda 2 kez raket değiştiren Nole, Rafa'ya karşı rölantide oynayamayacağını ilk seti kaybettiğinde anladı.

İkinci setin başıyla birlikte vites arttıran Novak, oyunun kontrolünü iki set boyunca hemen hemen hiç bırakmadı. İlk sette özellikle köşeler vurduğu toplarla puanlar çıkartan Rafa, iki set boyunca çok çok az puanda oyunu dikte eden taraf oldu. Kısa sürede 5-2 geri düşen Rafa, 3 set puanı kurtarıp durumu 5-4'e getirse de 40-30'da sandalye hakeminin overrule'ladığı puana itiraz edip konsantrasyonunu yitirince önce backhand down the line'a engel olamadı, ardından da çift hatayla seti Novak'a teslim etti.

Üçüncü set de ikincinin kopyası şeklinde gerçekleşti, yine setin 4. oyununda servisini kırdıran Rafa, double break'le seti kaybetti. Ekranlara yansıyan bir istatistik maçın en çarpıcı istatistiğiydi. Üçüncü setin sonunda Rafa'nın baseline'dan turnuva boyunca kazandığı puan yüzdesi 56'yken, finalin ilk üç setinde %20'ydi. E Rafa baseline'dan puan kazanamayacaksa nerden kazanacak yorumunu yapmak kaçınılmaz oldu.

Bu anda Mats Wilander'in yorumu ise hem güldürdü hem de Rafa'nın neden kaybettiğini açıkça ortaya koydu. Rafa'nın ikinci servis hızı 132km'yi görünce Wilander, Caroline Wozniacki'nin ikinci servisinden biraz daha hızlı vurdu dedi.  (ki 120'lerde attığı da oldu)

Dördüncü set ise Rafa'nın maça geri dönüşü oldu. Setlerde 2-1 geriye düşünce sanırım biraz rahatladı, maç gidiyor nasolsa diyerekten daha agresif vuruşlara yöneldi, daha çok çizgilere oynadı, oyunun yönünü değiştirdi, Federer'i şaşkına çeviren oyunu Novak'a karşı oynamaya başladı. Dördüncü setin başında enteresan bir enstantane ekranlara yansıdı. Kort girişinin yanında ayakta duran görevlilerden birinin, Rafa'nın kazandığı puan sonrası yumruklarını sıkıp come on çekmesi atmosferi yansıtır cinstendi.

Nole buna rağmen maçı bitirecek noktaya gelmeyi başardı. 4-3 öndeyken Rafa'nın servisinde 40-0'ı yakaladı. Ancak üstüste muazzam puanlar oynayan Rafa sette tutunmayı başardı ve tie break'e kadar geldik.

Tie break nefesleri kesti desem yeridir. 3-2'de mini break'i yakalayan Rafa, bir sonraki puanda kurguladığı oyun sonrası boş korta yolladığı top banta çarpıp dışarı çıkınca bir anda soğuk duş etkisi oldu. Bir sonraki puanıda kaptıran Rafa 3-5 geri düştü ancak çok çok az farkla dışarı giden Nole'un vuruşuyla mini break'i geri aldı ve sonrasında 7-5'le tie break'i bitirdi. Dördüncü set bittiğinde Rafa dizlerinin üstüne çöküp vamos'larken adeta maçı kazanmış gibi bir reaksiyon verdi.

Verdiği reaksiyon bu setin onun için ne anlama geldiğini gösteriyordu. Zira son 5 yılda 5 setlik maç kaybetmeyen Rafa, maçı 5. sete taşımıştı.

Bu dakikadan sonra Rafa rüzgar gibi oynadı, yorgunluktan eser yokken, Nole tarafında ufak tefek yorgunluk sinyalleri gözüküyordu. Maçın belki de turnuvanın en dramatik anı Rafa 4-2 30-15 öndeyken yaşandı. Yine nefis kurguladığı puan sonrasında file önünde yanlış hatırlamıyorsam backhand'iyle topu boş korta bıraktı ama top az farkla dışardaydı. 40-15'e gelip oyunun kilidini açacak puan Nole'a yazıldı ve ayakta durmakta bile zorlanan Nole servis kırıp sete geri döndü.

O puandan sonra Rafa adeta durdu, konsantrasyonunu yitirdiği çok açıktı. 4-4'te maçın en uzun rallileri arka arkaya gelince Nole kendini yere bırakmaya başladı. Herkes maç bitti, Nole bitti, artık Rafa bitirecek diye beklerken bana kalırsa Rafa'nın aklı hala o puandaydı. Üstüste 2 oyunda servis kırma puanlarını çevirse de son oyunda yine filenin azizliğine uğradığı bir puan sonrası dağıldı ve bu muhteşem maçı kaybetti.

İlk 3 sette tenis üst düzeydeydi ama yine de iki tarafında en iyi tenisi değildi. Dördüncü set ve beşinci setin yarısında ise olağanüstü bir tenis izledik. Bugün kazanan 7. kez üstüste Djokovic oldu. Rafa bu mağlubiyetin üstesinden nasıl gelecek bilmiyorum. Tabii ki seremonide de dediği gibi savaşmaya devam edecek ama bu maç kolay kolay unutulur cinsten değil.

Muhteşem bir geri dönüş, 4-2'ye gelmiş bir 5. set, yorgun bir Nole, avucunun içine gelmiş şampiyonluk. Herkes kaybeder Rafa kaybetmez diyeceğimiz bir pozisyon. Ama bazen olmuyor işte. Bilemiyorum ama sanki Rafa'nın Nole'u yenmesi için toprağa kadar sabretmesi gerekiyormuş gibi geliyor.

28 Ocak 2012 Cumartesi

Grand Slam Şampiyonu Yeni Dünya 1 Numarası


2012 Avustralya Açık kadınlar şampiyonu Maria Sharapova'yı 6-3 6-0'la deviren Victoria Azarenka oldu.

Masha bize söyleyecek fazla bir şey bırakmadı. 5 yıl önce Serena'ya kaybettiği ve çok kötü oynadığı finalden sonra bugün yine aynı kortta çok kötü bir maç çıkardı.

İlk Grand Slam finalini oynayan Vika'nın tedirginliği daha ısınma sırasında belli oluyordu. Maça da son derece gergin ve tutuk başladı. İlk oyunda servisini kırdırırken yaptığı 2 çift hata da bunu kanıtlar nitelikteydi. Vika için final 0-2 0-30 geriye düştüğünde başladı. Masha'nın basit hatasıyla aldığı puan sonrasında kendini buldu diyebilirim.

Bu andan sonra zincirlerinden kurtulmuş gibi çizgilere çok güzel oynadı, vurduğu derin toplarla da Masha'nın erken reaksiyon vermesini engelledi. Tabii Masha'nın çok çok kötü bir gününde olduğunu da belirtmek gerekiyor. İkinci setin başında ekrana yansıyan istatistik çok çarpıcıydı. Turnuva boyunca baseline'dan %59'la puan çıkaran Masha, final maçının ilk setinde %18'le puan çıkarmıştı.

Vurdukları winner sayısı eşit olmasına rağmen basit hata sayıları 30'a 12. Aldıkları toplam puanlarda ise 61'e 38'lik Vika üstünlüğü var. Yani demem o ki ilk setin 3. oyunundan itibaren 13 oyunun 12'sini alan ve maçı tam anlamıyla domine eden Vika, kariyeri açısından muhteşem bir şampiyonluk kazandı.

Yıllardır bekliyoruz Vika ne zaman Grand Slam finali görecek diye, hep bir şanssızlıklar, sakatlıklar yaşadı. Çok iyi olduğu zamanlarda mental sorunlardan çekti ama bugün herşeyi geride bıraktığı gün olabilir.

Artık kimsenin itiraz edemeyeceği şekilde Grand Slam sahibi yeni Dünya 1 numarası Victoria Azarenka.

27 Ocak 2012 Cuma

Savaşan Murray, kazanan Djokovic


2012 Avustralya Açık erkekler ikinci finalisti Andy Murray'i 6-3 3-6 6-7(4) 6-1 7-5 ile deviren Novak Djokovic oldu.

Tek kelimeyle MUAZZAM bir maç oldu. Mutlaka arşivlere girmesi gereken 5 saatlik her yönüyle mükemmel bir maç izledik. İki tenisçiyi de ayakta alkışlamak lazım. Ancak maçın tek cümleyle özetleyecek olursam Murray savaştı, Djokovic kazandı olur.

Tabii bu demek değil ki Djokovic haketmedi ama Murray kendisinden beklemediğimiz bir oyun ortaya koydu. Bugünden sonra, biraz antipatik bulunan Murray, yepyeni bir hayran kitlesi elde edecektir.

Maç tam da beklediğimiz gibi başladı. Nole kendi oyununu oynuyor, Murray de bütün büyük maçlarda olduğu gibi rakibine ayak uydurmaya çalışıyordu. İlk set böyle biraz da sıkıcı bir şekilde sona erdi. Hatta ilk set sonunda oflamaya falan başladım, bari 3 sette bitsin de işkenceye dönüşmesin diye düşünüyordum. Çünkü Murray her büyük maçta izlediğimiz üzere tutuk bir şekilde oynuyordu. Maçın gidişatını değiştiren an 2. setin 3. oyunu oldu. Setin başında servisini kırdırıp 0-2 geriye düşen Andy, 10 dakika süren bu oyunda 2 servis kırma şansını çevirip oyuna tutununca double break'le 0-3'e dönecekken, sette kalmayı başardı. Bu noktadan sonra da bambaşka bir Andy izledik.

Andy'nin oyunundaki farklılık neydi diye soracak olursanız, sadece vurmaya başladı diyebilirim. Nole'a ayak uydurmak yerine onlarca basit hata yapsa da hep büyük vuruşlar yaptı, çizgilere vurdu, derin toplar yolladı, sürekli koşup topun arkasında kalmayı bildi. İkinci seti hanesine yazdırıp break'le üçüncü sete de hızlı biri giriş yaptı. Ancak oyun olarak tartışmasız üstün taraf olmasına rağmen bunu skorborda yansıtamadı. Setin ilk 4-5 oyununda 1/9'luk servis kırmayla oynaması bunda en büyük etkendi. Nole sette kaldıkça direnci arttı ve yanlış hatırlamıyorsam Nole 5-4 öndeyken 3 set puanı kaçırdı Murray'in servisinde. Bu set puanlarını da müthiş çevirdi Andy, baskı altında 1 ace, ardından forehand cross court çıkardı ki tam çizgi üstündeydi bu top. Tie break'te ise yine üstün bir oyunla 7-4'le seti hanesine yazdırdı.

Üçüncü set tam 88 dakika sürdü. Bu kadar uzun süren, fiziksel ve mental olarak iki tarafı da bir hayli yıpratan seti Murray'in kazanması, artık maç Murray'in yorumunu yaptırdı. Ancak enteresan şekilde sanki seti kaybeden oymuş gibi oyundan düştü. Fiziksel olarak hareket edemeyecek duruma geldi. 88 dakika da kazandığı set avatanjını 25 dakika da kaybetti.

Final setinin başında da değişen bir şey yoktu. Nole 4. setle birlikte oyunun kontrolünü eline geçirdi ve final setinde de 5-2'lik üstünlüğü kolayca elde etti. Ancak Murray, kendisinden beklemediğimiz bir şekilde savaşmaya devam etti, önce servisine zor da olsa tutundu. Bu noktada Andy'nin yüz ifadesi, beden dili hala maçta olduğunu gösteriyordu ki öyle de oldu. Müthiş bir ilk puandan sonra love break'le sete geri döndü ve sonraki oyunda 5-5'lik eşitiği sağladı. Kritik Nole servislerinde durum 15-40 olduğunda artık Murray için 2 maç puanı yorumunu yaptık. Nole bu anda son 15 puanın 12'sini kaybetmiş bir şekilde servislerini kullandı ve nasıl oldu bilemiyorum ama 3 servis kırma puanını çevirip servisine tutundu. Son oyun yine çekişmeye sahne olsa da Andy seti maçı kaybetti.

Maç sırasında Eurosport yorumcusu yıllardır Murray'in büyük maçlarda bu şekilde oynamasını bekledik dedi. Gerçekten de öyle, ilk 3'e karşı özellikle Grand Slam'lerde oynadığı maçlarda büyük sıkıntısı vardı Andy'nin. Bu maç eski Andy'i düşününce kolay kolay toparlanamayacağı bir yenilgi oldu. Eğer gerçekten bu maçla bir şeyler değişecekse, maçın bütün pozitif yönlerini oyununa dahil etmeli derim. Evet çok büyük hayalkırıklığı ama bugün gösterdiği çabayı ve ruhu artık istikrarlı bir şekilde görmemiz gerekiyor. Ivan Lendl'ın ona çok büyük katkısı olmuş, oyunundaki gözle görülür değişiklik bunun ispatıydı. Umarım uzun vadede kazanan Andy olacak.

Djokovic için fazla bir yorum yapmaya gerek yok. Geçen seneden beri böyle maçları kaybetmemeyi öğrendi. Bir şekilde oyunda kalmayı başarıyor. 5 setlik, fiziksel ve mental olarak yorucu bir maçtan çıkacak olması Nadal'ın işine gelecektir tabii ama çok da büyük bir farklılık yaratmayacak. Zira Nadal'da geçen seneki 0-6'yla maça başlayacak. Her halükarda güzel bir final bizleri bekliyor.

26 Ocak 2012 Perşembe

İlk finalist Rafael Nadal


2012 Avustralya Açık Erkeklerde ilk finalist, Roger Federer'i 6-7(5) 6-2 7-6(5) 6-4'lük dört sette mağlup eden Rafael Nadal oldu.


Yine adına yakışır bir tenis ortaya koydu iki tarafta. Zaten kaç kere hayalkırıklığı yarattıki bu eşleşme!? İlk sette üstün bir Fed izledik. Özellikle ikinci servislerinde kusursuz oynadı. Break'i geri çevirip tie break'e taşımayı başardı Rafa ama tie'da üstünlüğü çabuk yitirdi. İlk set sonunda güzel bir istatistik yansıdı ekrana rallilerinin uzunluğuna göre puan dağılımı, 9 ve üstü vuruşluk rallilerde Fed ikiye katlamıştı Rafa'yı. Bana göre çarpıcı bir istatistik çünkü Fed ilk sette oldukça hareketli ve hızlıyken, ikinci setle birlikte ayakları gözle görülür biçimde yavaşladı.

Maç sırasında hep not tutmama rağmen bu kez tutmaya üşendim, o yüzden bir çok enstantaneyi atlamış olabilirim ama aklıma gelen bir kaç tanesini bahsetmeden geçmeyeyim. Maçın genelinde çok güzel ralliler yaşandı ama ilk sette Fed'in bir slice winner'ı var ki gerçekten inanılmazdı. Eurosport international yorumcusu bunun üstüne aynen şöyle dedi; "Federer makes Harry Potter look like a muggle" Bilmeyenler için hemen not düşeyim muggle Harry Potter kitaplarında/filmlerinde büyücülük yeteneği olmayanlar için söylenen bir lakap.

İkinci sette break'i yakaladıktan sonra arkasına bakmadı Rafa, 5-2'de verilen havai fişek arasından sonra da fırtına gibi döndü. Fed bildiğin uyudu bir süre, üçüncü sette 0-1 15-40'a gelince durum uyandı. Servis oyunu resmen vites yükseltti bu dakikadan sonra çok daha iyi bir görüntü çizdi. Kritik 7. oyunda 4. seferde servis kırmayı başarınca Rod Laver'a heyecan geldi ama bir sonraki oyunda Rafa cevap vermeyi bildi. Tie'a giden sette durum 6-1'den 6-5'e gelse de set Rafa'nın oldu.

Dördüncü sette de Fed bir şekilde oyunda tutunmayı başardı. Rafa yanlış hatırlamıyorsam ilk iki üç oyunda 3-4 tane servis kırma puanı kaçırdı. Kritik 9. oyunda servis kırmayı başaran Rafa, bir sonraki oyunda servislerini final için attı. Bu oyunda Rafa çok net bir şekilde gergindi. İlk maç puanını kaçırıp, ikinci de bitirdi ama yine yanlış hatırlamıyorsam 1 puan dışında bütün puanlar Fed'in basit hatalarından geldi.

Maçın kısa özeti bu şekilde. Şimdi gelelim ufak bir analize, ortada bir gerçek var ki Rafa, Grand Slam'lerde Fed'i nasıl yeneceğini çözmüş durumda. 7-2'lik üstünlük bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bunda en büyük etken 5 setlik maçlarda Rafa'nın fiziki üstünlüğü. Eurosport Int. yorumcuları bugün nefis analizler yaptı hem Fed'le hem Rafa'yla ilgili. Tek tek onları yazacak zamanım yok. Ama genel itibariyle iki yorumcunun da anlaştığı nokta Rafa'nın skorbordda ne yazdığına bakmaksızın her an her puanda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığı ve bunun için yeterki fiziksel güce sahip olduğu. Fed'in ise bunun aksine oyunun her puanında kendisi gibi oynamadığı, seyirciyi ikna edemediğiydi. Yani Rafa bugün kaybetse bile en azından elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyor seyirciler ama Fed bugün kaybedince daha iyisini yapabilirdi diyoruz.

Kısmen katılıyorum bu yoruma, Fed'in en büyük sorunu Rafa'nın oyununa karşı bir plan kuramaması. Kafasından neler geçiyor bilemiyorum, bugün zaman zaman servis-vole'ler denedi, maçın genelinde topları erken almaya çalıştı ama bu sefer de basit hata sayısında Rafa'yı ikiye katladı. Rafa'nın ise oyun planı daha net, olabildiğince backhand'e oynayıp oyunu kurgulamaya çalışıyor. Kimilerine göre zayıf görülen servislerini dışarı doğru açmaya çalışıyor, kimi zaman servis şeklini değiştirip puan çıkarmaya çalışıyor. Yani kısacası Rafa'nın ne yapmaya çalıştığını izlerken anlayabiliyorsunuz, bir planı var ve ona sadık kalıyor. Fed ise Rafa karşısında ne yapacağını tam bilemeden oynuyor. Karşısında Djokovic veya Murray ya da herhangi biri olduğunda ise bildiğimiz Fed'e dönüşüyor. Bu sadece benim yorumum değil, kim olduğunu çıkaramadığım yorumcu da buna benzer bir düşüncedeydi.

Maç sonu röportajı ise tek kelimeyle inanılmazdı. Bizim blogları takip eden anti-Rafa'cılar, onun sözleri hakkında ne düşünüyorlar merak ediyorum açıkçası. Bu seviyedeki bir sporcudan beklenmedik derecede alçakgönüllü bir konuşma yaptı. Gerçi biz biliyoruz onun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu da fanatizm bazen insanların gözünü karartabiliyor. Jim Courier, Rafa'ya Roger Federer senin kariyerin için ne anlam ifade ediyor sorusuna özetle ondan sürekli bir şeyler öğreniyorum, benden hep bir iki adım önde şeklinde konuştu. Djokovic - Murray maçı için oyunculara maçla ilgili söyleyeceğin bir şey var mı sorusuna ise Djokovic şöyle oynamalı, Murray böyle oynamalı falan dedikten sonra Murray için ama bana sormasa daha iyi olur, son 6 maçı kaybettim şeklinde konuştu. Yakında düşer videolar eklerim.